Haftalardır Tv haber bültenlerini izlerken kasık bağı gibi gerilmekten içimiz daraldı. Hafakanlar (yürek çarpıntıları) bastı. 24 Haziran Seçimleri için yürütülen kampanyalardaki “düzey”i serinkanlılıkla karşılamak hiç kolay değil. Son olarak 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nın adından “Atatürk’ü Anma”yı çıkaran AKP’li Gaziantep Büyükşehir Belediyesi; bu kez de miting için[…]
Yazının DevamıKategori: CeTVeL
Tektipleştirme Özlemi
Bu günün Türkiye’sini yönetenler, 16 yıl önce halktan oy isterken “Üç Y” olarak adlandırdıkları bir vaatler dizisi sunmuşlardı: “Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele.” Bunu, “yargı”yı da ekleyerek “Dört Y” yapabilirlermiş aslında! Ülke olarak geldiğimiz noktada ne anayasa ve yasalarımızı açıkça çiğneyenlerin üzerine evrensel hukuk ilkeleriyle gidebilecek ne de -hâlen 148[…]
Yazının DevamıQu’est-ce Que C’est? (*)
Türkiye’de, Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) adı verilen, 12 Eylül Askerî Darbesi’nden sonra üniversitelerin başına lök gibi oturtulmuş bir kurum var, biliyorsunuz. Bu YÖK‘çüler geçenlerde, Türkiye’de henüz öğrencisi olmayan Fransız Dili ve Edebiyatı ile Fransızca Öğretmenliği bölümlerine öğrenci alınmamasına karar verdiler. Bu kısıtlama / yasağın açıklanan iki gerekçesi: 1- Fransa ile[…]
Yazının DevamıUlusal Bayram Coşkusu?
19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı haftasındayız. Tüm ulusumuza kutlu olsun. Büyük Önder‘in, işgalci Batı’ya karşı başarılı olmuş ilk ve tek Kurtuluş Savaşı’nı başlattığı gün, 19 Mayıs 1919. Biz bu satırları yazdığımız sırada, AKP’li Gaziantep Belediyesi ulusal bayramımızın adından, “Atatürk’ü Anma”yı çıkarmıştı. Onu, Atatürk sevmez egemen güçlerin sesi,[…]
Yazının DevamıDemokrasi Umudu
Milletvekili genel seçimleriyle cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılacağı 24 Haziran’a doğru geri sayım hız kazandı. Türkiye Cumhuriyeti’nin – kimi çevrelerce son yıllarda ısrarla karalanmaya çalışılan ulusal kahramanımız İsmet İnönü tarafından- çok partili düzene kavuşturulduğu 1946 yılından beri 72 yıl geçti. Bu sürede yaşadığımız iyi kötü siyasal – sosyal deneyimler, bizi ‘demokratik olgunluk’[…]
Yazının DevamıGazetecilik Ağır Suç!
“Gazeteci dilediği gibi yazabilir. Eğer bir ülkede demokrasi varsa gazetecilik olmalıdır. Gazeteciliğin varlık nedeni, halk adına gücü denetlemektir. Anayasamıza ‘dördüncü güç’ olarak medyayı yazdırmak istedik ama kabul etmediler.” CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 29 Nisan Pazar günü Marmaris’te yapılan Anadolu Medya Buluşması ve Yerel Medya Çalıştayı’nın açılışında yukarıdaki sözleri söyledi. Dünya[…]
Yazının Devamı23 Nisan Üzülüyor İnsan
Üç gün önce, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı‘nı kutladık. Kutladık dedikse sözün gelişi; yine bir tür yasak savdık! Dünyadaki tek çocuk bayramında, uzak – yakın kültürlerin minik temsilcileri rengârenk ulusal giysilerinin içinde ülkemizi egzotik bir çiçek bahçesine çevirirlerdi. Çocuklar güzeldir; bunca kirlenmişliğin içinde sakız beyazı gülüşleri, aydınlık bakışlarıyla[…]
Yazının DevamıBüyüklere Masal
Ülkemizde ve dünyada olup bitenleri izlerken kimi zaman kendimizi bir hayvan belgeselinin savunmasız öznesi gibi duyumsuyoruz: Boğazına çöken yabanıl hayvan saldırısı karşısında bir tür felce uğrayıp kaskatı kesilmiş (paralize) durumda… Kimi zaman da ibretlik bir öykünce (fabl), ete kemiğe bürünüyor! Örneğin, İÖ 620’de doğmuş, Eski Yunan köle – düşünür Ezop’un[…]
Yazının Devamı'Atlı Süvari'nin Dönüşü!
Medya, ‘doğru ve güzel Türkçe’ açısından, bizim gazeteciliğe başladığımız 1970’li yıllara oranla çok kan kaybetti. O yıllarda bir muhabir, yazdığı haber metninde örneğin, eş anlamlı iki sözcüğü aynı tümce içinde kullanmışsa meslek büyüklerimiz şu tekerlemeyi söyleyerek kendisiyle en azından dalga geçerlerdi: “Babıâli yüksek kapısından mürur edip geçerken yek bir atlı[…]
Yazının DevamıTRT'den Türkçe İncileri!
Arapça kökenli “liyakat” (ikinci hecesi uzatılarak ve ‘t’ harfi inceltilerek ‘liyaakât’ diye okunur), son zamanlarda sıklıkla kullandığımız bir sözcük. ‘Kişinin iş verilmeye uygunluk, yaraşırlık durumu’ demek. Kamu kurumlarımızın, uzun yıllardır hemen her iktidar tarafından ‘kayırma’ amaçlı kullanıldığını hepimiz biliyoruz. Ama bu denli ‘kör, kör parmağım gözüne’ durumları pek yaşamamıştık. Örneğin[…]
Yazının DevamıYeni Dönemin Rengi
Ülkemizin basın – yayıncılık geçmişi; neredeyse sansür, baskı, gazete – dergi kapatma, gazeteci – yazar hapsetme, kitap toplatma… öykülerinden oluşuyor. Hıfzı Topuz, “Türk Basın Tarihi”nde, II. Abdülhamit döneminin evlere şenlik bir sansür öyküsünü anlatır (sayfa 57). Daha doğrusu, Ahmet İhsan’ın (Tokgöz) “Matbuat Hatıralarım” kitabından aktarır. Ahmet İhsan; adı Tevfik Fikret’le[…]
Yazının DevamıYaşam Tercihi Özgürlüğü
Türkiye, BM’nin dünyadaki ‘mutluluk sıralamasında’ beş basamak gerileyerek 156 ülke arasında 74’üncü olmuş. Buna da şükür; hâlâ, Pakistan’dan bir basamak yukarıdaymışız! Mutluluğumuz, şu trajikomik fıkradaki gibi: Bir Türk, bir Fransız, bir de Alman, resim sergisinde “Adem ile Havva Cennet Bahçesinde” adlı tabloya bakıyorlarmış. Alman, “İkisinin de bedeninden sağlık fışkırıyor, üstün[…]
Yazının DevamıSanat Kim ve Ne İçin
Varlıklarını ancak kendi karanlık düzeninde sürdürebilecek olanlar, sanattan, sanatçıdan öcü gibi korkarlar. Çünkü sanatçı, toplumuna ve insanlığa ışık tutan, ilerleyeceği doğru yolu gösteren kutup yıldızıdır. Hiç kuşkusuz bu kişilerden biri olan İrlandalı yazar Bernard Shaw‘a göre, ‘bizi zulme, adaletsizliğe ve bayağılığa katlanmayacak şekilde geliştiren’ de gerçek sanattır.
Yazının DevamıKadın Her Şeydir
Bugün, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Kadınlar, maddesel olarak mitoloji kahramanı Atlas gibi güçlü değiller. Ama, anne – babalarına, sevgililerine, eşlerine, çocuklarına, toplumlarına, insanlığa, doğaya, hayvanlara… sundukları engin sevgi – saygı, sınırsız özveriyle dünyayı sırtlıyorlar. Rahmetlik Engin Cezzar’ın hayat arkadaşı Gülriz Sururi’yi tanımladığı sözcüklerle onlar, ‘serçe bilekli, aslan yürekli’[…]
Yazının DevamıYazım, Kara Yazım -6
CNN Türk’ün 5 Şubat 2018 günkü bültenlerinde yayımlanan bir otomotiv / vergi haberinin ekrana yazılan başlığı: “Hurda teşviği geliyor” Aynı kanalın ertesi günkü bültenlerinde de -ilgililerini kimse uyarmamış olmalı ki- yazım yanlışı aynen yineleniyor: “Hurda teşviği trafik kazalarını azaltır” İsteklendirme, özendirme, demek olan Arapça kökenli “teşvik”in son sesi ‘k’, sözcük[…]
Yazının DevamıYazım, Kara Yazım -5
Türkçe sözvarlığımızın önemli bir bölümünü, “yansıma” (Fr. onomatopée) sözcükleri yani ‘doğadan, doğrudan aktardığımız sesleri yansıtan’ sözcükler oluşturur. Örneğin, köpeğin ‘hav hav’ sesi çıkarmasına, “havlamak”; yağmur öncesi yüksek elektrik yüklü bulutların çarpışmasıyla çıkan ‘gürrr’ sesine, “gök gürültüsü”; sesin evimize ulaştığı anda camlarımızdaki ‘zangırrr’ diye titreşmesine, “zangırdama” dememiz gibi… 28 Ocak 2018[…]
Yazının DevamıYazım, Kara Yazım -4
Türk Silahlı Kuvvetlerinin Afrin Harekâtı nedeniyle haberlerde en sık karşımıza çıkan dil yanlışı: – Teröristlerin geçiş güzergahında… Yineleyelim; dilimize Farsçadan giren “güzergâh”, ‘yolüstü uğranan, geçilen yer’ demek. Dolayısıyla ‘geçiş‘ tamlayanı gereksiz; “teröristlerin güzergâhı” dememiz yeterli. Bu arada, Doğu kökenli olduğu ve ‘ince g’ içerdiği için “güzergâh” sözcüğünde ‘g’yi izleyen ‘a’nın[…]
Yazının DevamıYazım, Kara Yazım -3
Türkçe Dilbilgisinde, ‘bir sözcüğün içinde birbirini izleyen iki ünsüz harfe yer değiştirterek’ yapılan dil yanlışına “göçüşme” (metatez) denir. Şöyle: Çölmek (çömlek), yanlız (yalnız), ukranya (Ukrayna), arabeks (arabesk)… Aynı sözcük içinde ‘birbirini izlemeyen iki ünlü harfin yer değiştirdiği’ yazım yanlışına ise rastlamamıştık. Şimdi, buna da tanık olduk. Halk TV’nin 1 Şubat[…]
Yazının DevamıYazım, Kara Yazım -2
‘Yabancı’ ya da ‘Türkçeleşmiş yabancı’ sözcüklerin Türkçe yazımına, çoğumuz yabancıyız! Geçen haftalarda, Halk TV’ye sık sık bağlanıp ülkesindeki rejim karşıtı ve yandaşı gösterileri anlatan İranlı meslektaşımızın adı ekrana hep şöyle yazıldı: “Savash Porgham” Bu köşede defalarca anımsattık; Latin Abecesi dışındaki abeceleri kullanan uluslara ait özel adlar, dilimizdeki okunuşuna göre yazılır.[…]
Yazının DevamıYazım, Kara Yazım -1
Yahya Kemal, toplumca ‘doğru ve güzel Türkçe’ konuşup yazabilmemiz için şu umuda bel bağlamıştı: “İmlamız, lisanımız düzelince lisanımız da kafamız düzelince düzelecek; çünkü, o da ancak onlar kadar bozuktur, fazla değil!” Üstadın tanısının doğruluğuna kuşku yok da umutlarının şimdilik boşa çıktığı bir gerçek. Geldiğimiz noktada, toplumca kafamız çok bozuk. Freedom[…]
Yazının Devamı