Büyüklere Masal

Ülkemizde ve dünyada olup bitenleri izlerken kimi zaman kendimizi bir hayvan belgeselinin savunmasız öznesi gibi duyumsuyoruz:

Boğazına çöken yabanıl hayvan saldırısı karşısında bir tür felce uğrayıp kaskatı kesilmiş (paralize) durumda…

Kimi zaman da ibretlik bir öykünce (fabl), ete kemiğe bürünüyor! Örneğin, İÖ 620’de doğmuş, Eski Yunan köle – düşünür Ezop’un şu masalı:

Kurt, dereden su içen kuzuya yaklaşmış:

– Suyumu bulandırıyorsun!

Dere sizden bana doğru akıyor, suyunuzu bulandırmış olamam.

– Ayrıca, sen geçen yıl bana sövmüşsün.

– Doğru olamaz, ben geçen yıl daha doğmamıştım.

– Sen değilsen kardeşindir.

– Benim kardeşim yok ki!

– Seninkilerden biridir mutlaka. Benden iyi mi bileceksin! İşiniz gücünüz benimle uğraşmak, çobanlarınızla köpekleriniz anlattı bana. Sana ve senin gibilere haddini bildirme zamanı geldi!

Ve kurt, kuzuyu kapıp ormanın derinliklerinde kaybolmuş. Kuzucuğu bir daha da gören olmamış.

AYNI SAHNE AYNI OYUN

ABD’nin; Irak ile Libya’dan sonra Suriye’ye yaptığı, bu kurtla kuzu öyküncesine fena hâlde benzemiyor mu?

Köktendinci terör örgütü El Nusra, Şam’ın varoşu Doğu Guta’dan başkente her gün roket yağdırıp onlarca can alıyordu. Esad rejimi ve Rusya; sonunda teröristler dâhil, bölgeyi boşaltabildi.

Tam da o günlerde ABD, Esad’ı aynı bölgedeki Duma ilçesi halkına karşı kimyasal silah kullanmakla suçladı! Suriye, suçlamayı reddetti; BM’den, bölgede inceleme yapılmasını istedi. BM uzmanları, Duma’da 14 Nisan 2018 Cumartesi günü incelemeye başlayacaklardı. Ama ABD, uzmanları beklemeden, Suriye askerî üslerini 103 füze ve uçaklarla vurdu.

ABD’nin 2003’teki Irak’ı işgaline gerekçe yaptığı ‘Saddam kimyasal silah üretiyor’ savı, doğru çıkmamıştı. Bağdat’ın bombalanmasıyla başlayan işgal ve sonrasında bir milyon Iraklı öldü.

Öte yandan, lideri Kaddafi’nin salt ülkesinde ürettiği petrolü dolar ve avro yerine altın karşılığı satmak istemesi nedeniyle Libya adeta coğrafyadan silindi! Aynı emperyalistlerce…

Şimdi de Suriye’de, benzer kanlı oyunun sahnelendiği çok açık. Bizimkiler ise hâlâ ‘yeni dünya savaşına yol açma tehlikesi içeren’ saldırıya sevinmiş görünüyorlar. Komşu evindeki yangına sevinilir mi! Dahası, savaştan Türkiye’ye kaçan dört milyon Suriyeliye, iki milyon kişinin daha ekleneceği söyleniyor. Yine ülkemize akın eden Afganları, Pakistanlıları vb. hesaba katarsak nüfusumuzun onda biri, kaçak ya da göçmenlerden oluşacak. Hem doların lira karşısında alıp başını gittiği ‘kırılgan’ ekonomimiz hem de iç – dış barış açısından çok ürkütücü değil mi bunlar?

Kurtla canciğer kuzu sarması olmak ne kısa ne de uzun erimde akıl kârı gibi görünüyor!

İŞİMİZ, DOĞRU TÜRKÇE

Tekirdağ Çerkezköy’de çalışan kadınlar, sendikalı oldukları için işten atılan hemcinslerine destek eylemi yapmışlar. Eylemde söyledikleri slogan, 30 Mart 2018 akşamı Foks TV ekranına şöyle yazıldı:

“Sendika yoksa işte yok”

Burada, “iş” sözcüğünün sonundaki “de” ek değil; ‘dahi’ anlamında bağlaçtır. Yazımın (imla) doğrusu:

“… iş de yok”

GRAM GRAM ‘EPİGRAM’

Bacayı aştı komşuda ateş / Savaş ‘Trump’etleri çalıyor!