Ülkemizin basın – yayıncılık geçmişi; neredeyse sansür, baskı, gazete – dergi kapatma, gazeteci – yazar hapsetme, kitap toplatma… öykülerinden oluşuyor. Hıfzı Topuz, “Türk Basın Tarihi”nde, II. Abdülhamit döneminin evlere şenlik bir sansür öyküsünü anlatır (sayfa 57). Daha doğrusu, Ahmet İhsan’ın (Tokgöz) “Matbuat Hatıralarım” kitabından aktarır.
Ahmet İhsan; adı Tevfik Fikret’le özdeşleşen dergi Edebiyat-ı Cedide‘nin sahibi ve başyazarıdır. “Hamidiye” sularının İstanbul’da sokak çeşmelerine verildiği günlerdir. Dr. Besin Ömer Paşa bu konuda destekleyici bir makale yazar. Yazının ‘görsel’i olarak da çeşme başında dua eden yaşlı bir adamın resmini basacaklardır. Ancak resim, sansür hazretlerinin onayından geçmez! Ahmet İhsan, baş sansürcü Kara Kemal‘e bir dilekçe yazıp ret nedenini sorar. Yanıt tarihseldir:
“Çeşme resmi hakikaten pek güzel. Dua da herkesin gözünde şüphesiz ki kutsaldır. Lakin bu günlerde gazetelerden neyi çıkartacağımı, neyi bırakacağımı bilmiyorum. Çünkü kötü düşünceli kimseler bu güzel resmi görür görmez, ‘Hah, işimiz duaya kaldı,’ demek istediğimizi sanırlar…”
PEMBE, GÖNLÜM SENDE!
Özetle, sansürcüye yaranılmaz. En doğrusu (!) ülkenin güllük gülistanlık olduğu, insanların bir eli yağda bir eli balda yaşadığı yolunda yazılar yazmak, yayınlar yapmak. Tıpkı, 19. ve 20. yüzyıllarda dünyanın en varsıl adamı olan Amerikalı John Davison Rockefeller (1839 – 1937) için yapıldığı gibi.
98 yaşında hastalanan Rockefeller için her gün tek nüshalık, özel bir gazete basılıyormuş. Gazetede; iş adamının petrol kuyularından bereket fışkırdığı, borsada hisselerinin tavan yaptığı, partisi Cumhuriyetçilerin Demokratları silindir gibi ezdiği, tuttuğu beyzbol takımının önüne geleni perişan ettiği hâttâ günlük fallarda ömrünün kalanını bir delikanlı gibi sağlıklı ve zinde sürdüreceği yazılıyormuş. Adam, bu ‘pembe gazete’ ile çizilen pembe ufuklara dalıp yüz yaşına iki basamak kala, öbür dünyaya ağzı kulaklarında göçmüş!
İŞSİZ KİTLE ÇIĞ GİBİ
2018 Türkiye’sine gelirsek… Medyada yeni bir dönem başlıyor. ‘Amiral gemisi’ Hürriyet ile Posta gazetesini, CNN Türk, Kanal D gibi Tv’leri de bünyesinde barındıran Doğan Medya Grubu, Demirörenler’e satılıyor. Satış gerçekleşirse medyanın yüzde doksanı iktidar kontrolünde olacak. Okur buna ne diyecek?
Önümüzdeki, on bini aşkın işsiz gazeteciye yeni kitlenin ekleneceği bir ‘kara dönem’ midir, yayın çizgisi bakımından ‘pespembe gazetecilik’ dönemi mi; her ikisi birden ya da hiçbiri (!) mi, yaşayıp göreceğiz.
Umarız, işimiz duaya kalmamıştır.
MUHTEMEL İHTİMAL (!)
Halk TV’nin, aslında doğru Türkçeye özen gösteren haber sunucularından İsmail Dükel, 8 Mart 2018 tarihli “Gün Sonu”nda şöyle dedi:
“(Dışişleri Bakanı) Çavuşoğlu, Irak’ta ‘olası’ operasyon ‘ihtimalini’ açıkladı.”
Bilindiği gibi “olası” sözcüğü, Arapça kökenli “muhtemel”in, “olasılık” da “ihtimal”in öz Türkçesi. Dükel’in anlatımı, “olası olasılık” ya da “muhtemel ihtimal” demekten farksız!
GRAM GRAM ‘EPİGRAM’
Pancar ŞEKERİM / Giderayak / Sarıl boynuma da/ Çayımı KITLAMA içeyim!