Bir gün ‘Dünya Siyasî Kara Mizah Tarihi’ yazılacak olsa “Türkiye’nin AKP’li yılları”, kitaptaki en uzun bölümü oluşturur.
Kitap, ‘gözünü hırs bürümüş’ muktedirlerin, neler yapabildiğine ilişkin “Kafkaesk” örnekten geçilmez!
Çek yazar Franz Kafka (1883 – 1924) bilindiği gibi yapıtlarında, gündelik yaşamla “üstgerçekçiliği” (sürrealizm) ustaca harmanlayan bir romancıdır.
Kafka’nın romanlarındaki betimlemeleri andıran, tehditkâr ya da ürkütücü, korkutucu kişiler / durumlar için “Kafkaesk” sıfatı kullanılır.
İktidarın, başta CHP’li belediyeler olmak üzere, muhalifler üzerinde “ikinci dalga” adı verilen gözaltı / tutuklama furyası, hedefindeki kişilerin yakın çalışma arkadaşlarıyla birlikte aile bireylerine değin vardırıldı, biliyorsunuz. Hukuktaki, “suçların (!) şahsîliği” ilkesine karşın…
İSKİ YÖNETİCİSİNE YAPILAN
İBB’de son olarak İSKİ Genel Müdürü Şafak Başa’nın gözaltına alınan 50’yi aşkın görevliden biri olması, “kara mizah”ın doruğu! Ama güldürmüyor.
Başa, bugüne değin üstlenip büyük başarı kazandığı kamu görevleriyle, kifayetsiz muhterisleri kıskançlıktan çatlatacak bir isim;
Kaymakamlıktan mülkiye başmüfettişliğine, oradan akademisyenliğe (doçentliğe) uzanan parlak bir kariyer geçmişi var. Üstelik, ivedilikle geçirmesi gereken kalp ameliyatını, İBB Başkanı İmamoğlu ‘yüzde bin’ adaletsizlikle tutuklanıp cezaevine konulunca “İstanbul’u kurda kuşa bırakmamak” için erteleyip hayatını tehlikeye atacak denli “özveri timsali” bir yurtsever.
İşte o Başa, İSKİ Genel Müdürü olarak aynı ‘üstün sorumluluk duygusu’ gereği, İstanbul’un en önemli içme suyu kaynaklarından Sazlıdere Barajı’nın, ilgili yasa çiğnenip sıfır noktasında yapımına başlanan (sayıları 24 bini bulacak) TOKİ konutlarının yıkımına karar veriyor. Yıkım kararı uygulamaya konulacakken şaşırtıcı (!) bir zamanlamayla Başa hakkında şikâyette bulunuluyor. Şikâyetçi, daha önce bölgede maden arama ruhsatı almak için İSKİ’ye defalarca başvuran ama başvurusu ‘içme suyu havzası’nı koruma haklı gerekçesiyle hep geri çevrilmiş biri.
Üstelik, yasa dışı isteği yerine getirilsin diye adamın sık sık tehditler savurduğu Başa’ya, bu yüzden Valilikçe koruma görevlisi bile verilmiş.
Ve söz konusu kişinin şikâyeti dikkate alınarak Şafak Başa, geçen hafta kendisini polisin karşısında buldu. Elbette bu yolla amaçlanan, “Kanal İstanbul” adı verilen akıl ve bilim dışı projeyi gerçekleştirebilirlerse Kanal’ın içinde kalacak olan Sazlıdere Barajı’na nazır konutları yani “rantın tillahını” korumak.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Kurum da (ki kendisi son yerel seçimde, iktidarın İBB Başkan adayı olarak İmamoğlu’nun karşısına çıkarılıp 996 bin oy farkıyla hezimete uğramıştı), İstanbul Kanalı proje bölgesindeki yeni TOKİ konutlarının yalnızca dar gelirli yurttaşlar için yapılacağını söyleyebiliyor.
Bu arada hiç kimse, bölgedeki alelacele, pıtrak gibi yapılaşmayla ilgili olarak niçin Arap televizyonlarına sürekli reklam verildiğini sormuyor;
Bizim dar gelirliler topluca Arap ülkelerine taşındılar da haberimiz mi yok?
BAŞA’NIN İKTİDAR VERSİYONU (!)
Kafka’nın “Dönüşüm” adlı ünlü yapıtındaki kurgusal karakter Gregor Samsa da dar gelirlidir.
Ailesinin borçlarını kapatmak için var gücüyle çalıştığı günlerden birine, “hamamböceğine dönüşmüş” olarak uyanır.
Kabaca bir örnekle, bizim Millî Eğitim Bakanı’nın, iktidar zulmüne ‘olgun eylemler’le dur diyen gençliği, Vahşi Batı çizgi roman kişiliği “baltalı ilah Zagor”a dönüşmüş olarak gördüğü (!) gibi.
Önce üst düzey akademisyenliğe derken ‘yürürlükteki yasa, kişiye özgü hâle getirilerek’ rektörlüğe, ardından da bakanlık koltuğuna, paraşütle indirilen bu ‘tarikat sever’ arkadaş, kendisinden başka kimsenin dikkatini çekmeyen ‘eli baltalı’ (!) gençleri, “öteki eylemcilerin demokratik haklarını terörize etmekle” suçlamaz mı!
Yaşamakta olduğumuz Kafkaesk zamanlarda, daha ne kadar kurgusal karakterle karşılaşacağımızı öngörebilen beri gelsin!
KÖKTENDİNCİ BAŞARAMAZ
Halkın desteğini, dolayısıyla ülkeyi yönetme gücünü yitirmiş iktidara, önemle anımsatmak gerekiyor:
Türk gençliğinin, ‘ülkeyi altımızdan halı gibi çekip almak isteyenlere’ karşı gösterdikleri toplu direnç, resmî şiddetin dozu ne denli artırılırsa artırılsın utkuyla sonuçlanacaktır.
Çünkü, yürürlükteki Anayasamızın -nedense pek konu edilmeyen- “Başlangıç” bölümü, gençliğe bu görevi veriyor.
“Başlangıç”ın giriş paragrafı, ulusça “Atatürk inkılap (devrim)ve ilkeleri doğrultusunda” olmamızı zorunlu kılıyor.
İkinci paragrafta, “millî iradeyi, millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla (gerekleriyle) belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı” vurgulanıyor.
Ve son paragrafta, “(bu Anayasa) saygı ve mutlak sadakatle yorumlanıp uygulanmak üzere, Türk Milleti tarafından, demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi edilir.” deniliyor.
Köktendinci / zalim kafalara dank etsin artık.
DİL YANLIŞLARIMIZ
İktidar ve bileşenleri tarafından aylardır yinelenen “CHP’nin para kuleleri” iftirasına, şimdi de Ekrem İmamoğlu bir otele girerken taşınan ‘valizler’le ilgili yalan eklendi.
2019 yılında CHP İstanbul İl binası satın alınırken nakit ödenecek miktarın sayılmasına ilişkin görüntüler, yıllardır çarpıtılıp suiistimal ediliyor.
İBB Başkanı İmamoğlu’nun geçen hafta servis edilen oteldeki valizleri de yine ‘içi banknot doluymuş gibi’ sunulmaya çalışılıyor.
Söz konusu valizlerde sinyal kesicilerin (jammer) bulunduğu ortaya konulunca da bu kez Emniyet’çe, ‘belediyelerin jammer kullanamayacağı’ açıklandı. İmamoğlu’nun daha önce IŞİD canilerinden ölüm tehditleri aldığı bilindiği hâlde!
Bu arada, AKP’li belediyelerin hepsi ‘sinyal kesici’ kullanıyormuş ne gam!
(Tıpkı, CHP Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz’ın, 2012’de AKP’li İstanbul Belediyesine 590 bin dolara alınan bir helikopterin, 2019 yerel seçimleri öncesi ederinin yüzde 20’sine satıldığını, geçen hafta belgelerle ortaya koyduğu hâlde, yetkililerin yine kulaklarının üstüne yatması gibi.)
Bir tv kanalı, Emniyet’in açıklamasını şu başlıkla duyurdu:
“Belediyelerin Jammerları İzinsiz Kullanmaları Yasaktır”
Bir başka kanal da CHP lideri Özgür Özel’in sözlerini başlığa taşıdı:
“İBB’nin Jammerlarını Biz Almadık, Envanterde Vardı”
Dilimizde yazım kuralıdır;
Yabancı bir sözcüğü, Türkçe ek’li olarak yazarken sözcükle ek arasında mutlaka ‘kesme imi’ (‘) koymamız gerekir.
Yukarıdaki iki başlıkta geçen İngilizce “jammer”a, Türkçe çoğul eki “-lar” koyarken de bu kurala uymalıyız.
Doğrusu:
“Jammer’ları”, “jammer’larını”…
GRAM GRAM ‘EPİGRAM’
Hükümetin son marifeti
Onuncu ‘yargı paketi’;
Yemeye doymayacaklar
‘Paket paket’ muhalif eti!