Eylülün son haftasındayız. Hava, sabahları, kimileyin de gece dışında gün boyu balkon sefası yapmamıza hâlâ izin veriyor. Komşu bahçe, güz yağmurlarıyla koruluğa dönüştü. İç içe geçmiş ağaçlar, Uzakdoğu insanları gibi eğilerek birbirlerini selamlıyor. Zeytingiller ‘eşrafından’ dişbudak, baklagillerden akasyaya, sert gövdesine rüzgârın etkisiyle arada bir savrulan dallarındaki dikenleri batsa bile saygıda[…]
Yazının DevamıKategori: Diğer
BU CENNET BU CEHENNEM’ -1
Eylül ayıyla birlikte havanın görece de olsa serinlemesini fırsat bilip Boğaziçi’nin Büyükdere sahilinde yürüyüşe çıkmıştık. Genellikle çalkantılı olan deniz, o gün sakin, dingin esintiyle insanın hem bedenini hem de ruhunu anne şefkatiyle okşuyordu. Koyu lacivert sulara sıfır noktada bir banka oturmuş iki kadın dikkatimizi çekti. Kadınlardan orta yaşlısı, genç olanın[…]
Yazının DevamıANA DİLİNİN GÜCÜ
Ana dili, bir ulusun birliğini sağlayan en önemli ögelerdendir. Bu konudaki çarpıcı örneklerden biri, neredeye bir milenyum (953 yıl) önce 26 Ağustos’ta yapılan Malazgirt Meydan Muharebesi. 26 Ağustos aslında, bu savaştan bizce çok daha önemli bir günün, Kurtuluş Savaşı’na son noktanın konulduğu, 9 Eylül 1922’de işgalci Yunan ordularının ülkeden sökülüp[…]
Yazının DevamıMECLİS SİNEMASI!
TBMM’de yaşanan son ‘yumruklu oturum’ bize Sam Peckinpah’ın “Vahşi Belde” (The Wild Bunch, 1969 yapımı) filmiyle ilgili bir sözü anımsattı. Meclis, geçen cuma günü AYM’nin hükümlü Hatay Milletvekili Can Atalay hakkındaki kabaca “Atalay’a vekilliğinin geri verilmesi” kararını görüşmek üzere toplanmıştı, biliyorsunuz. Oturumda söz alan TİP Milletvekili Ahmet Şık, ağır sözlerle[…]
Yazının Devamı19 MAYIS ONURU
Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramını kutluyoruz. 19 Mayıs 1919 tarihi; çökmüş, düşman çizmesi altında ezilen bir imparatorluktaki padişah kullarının, Atatürk önderliğinde önce yurdunu kurtarış, sonra da Batılı, kendi ayaklarının üzerinde durabilen bir ulus olarak kuruluş öyküsüdür. Gerçek bir onur öyküsü. O gün, Karadeniz’in hırçın dalgalarına karşı köhne Bandırma vapuruyla[…]
Yazının DevamıHAYIRLI / HAYIRSIZ DELİLİKLER
Yahya Kemal Beyatlı öldüğünde, başucunda Fransız şair Gérard de Nerval’in (1808 -1856) “Rüya ve Yaşam – Aurélia” kitabı açık duruyordu. Beyatl ı (1884 – 1958), Fransa’da 19’uncu yüzyıl çağcıl (modern) şiirin öncüsü Nerval‘den çok etkilenmişti. (Beyatlı’nın öğrencisi ve en sadık izleyicisi Ahmet Hamdi Tanpınar da öyle.) Kitabını yazdığı Aurélia, Nerval’in 27 yaşındayken âşık olduğu sıradan bir opera şarkıcısı Jenny Colon’du. “Rüya ve Yaşam” da şairin onu tanrıça katına yükselttiği uzun hikâye.[…]
Yazının Devamı‘GELDİ ÇATTI RAMAZAN’
“Türkü türkü Türkiye’m”in Karadeniz’inden, yalçın kayaları döven hırçın dalgalar gibi iki dize: “… Sevdalu günlerime / Geldi çattı ramazan…” Sevdamız ortak; bu topraklarda ağız tadıyla yaşamak. Dünyada, nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan 50 ülke var, toplam Müslüman sayısı da ‘bir milyar 800 milyon’. Yani neredeyse her dört kişiden biri; ‘on bir[…]
Yazının Devamı‘YENİDEN BAŞLAT’
Uygar dünya; bilim ve uygulayımbilimde (teknoloji) aklın, insanın yaratılış özelliklerinin sınırlarını her an zorluyor. Çok şükür! Bir sabah uyanacağız ki insan beynine takılan bir mikroçip geliştirilmiş; ‘akıllı’ cep telefonlarıyla bilgisayarlardaki ‘yeniden başlat’ imlecini de içeriyor. Bu arada bizler; ‘Tanrı akıl dağıtıyormuş, herkes yine kendi aklını beğenmiş’ gerçeğini yaşayan kişiler olarak kendi dünyamızda kendimizle baş başa kalmayı sürdüreceğiz. Değerli yalnızlık! Ama sanatçılar için aynı şey[…]
Yazının DevamıMODA DİL YANLIŞLARI
“Moda”, dilimize İtalyancadan girmiş bir sözcük; bilindiği gibi, ‘değişiklik gereksinimi ya da süslenme özentisiyle toplum yaşamına giren geçici yenilik’ demek. Yanlışın da modası mı olurmuş? demeyin. Oluyor. Örneğin, -mecazî anlamıyla- gözün gözü görmediği 2021 Türkiye’sinde çok sık duyduğumuz sözlerden biri: “Falanca kişi, benim ‘muhattabım’ değil.” Son olarak bir gazetenin deneyimli[…]
Yazının DevamıGARSON, ‘KİTAP’ GETİR!
Çetin Altan, toplumcu (sosyalist) bir yazar olduğu günlerde, gündelik geliriyle yaşamını sürdürmek zorunda kalmayı (proleterlik), ‘her gün bir boğayı boynuzlarından tutup yere çalmakla’ eşdeğer tutardı. Günümüzün boğaları ise pek yaman! “Rabbena, hep bana!” anlayışıyla semirdikçe semirip ortalığı toza dumana katarak gerçekleri perdelemeye çalışıyorlar. “Alma (elma) ağacında büyümek” diye bir deyim, işitmişsinizdir. Adamın biri, denize düşmüş. Kıyıdaki biri koşup suda çırpınan adama[…]
Yazının DevamıCumhuriyetin Simge Meydanı TAKSİM’İN DÜŞÜŞÜ
Beyoğlu; önce Osmanlı’nın sonra da Türkiye’nin Batılı yüzü, çağcıl kültür / sanat merkezi. Bu ilçemizin gözbebeği Taksim Meydanı da alçakgönüllü ama anlamlı Cumhuriyet Anıtı ile Atatürk Türkiye’sinin simgelerinden. Daha doğrusu öyleydi. Artık değil. . Pandemi yasaklarına karşın dün, binlerce kişinin kıldığı cuma namazı ile Taksim Camisi ibadete açıldı. Cemaat, sanki[…]
Yazının DevamıHIDIRELLEZ HAVALARI
İlkyazın son ayı mayıs, bu kez mayıs değil gibi. Uzun kışın ardından doğa, takvime boş verip doğrudan hazirana geçti sanki. (Yoksa mayısın tamamı bir genelgeyle kaldırıldı da haberimiz mi olmadı!?) Oysa yarın 6 Mayıs, Hıdırellez. Müslümanlık – Hıristiyanlık ortak inanışına göre, iki kutsal kişi olan Hızır ve İlyas‘ın, karanlıklar ülkesinde arayıp buldukları bengisudan (abıhayat) içerek ölümsüzlüğe kavuştukları gün. Aslında, üç kişi olarak yola çıkmışlar. Aralarında, İskender-i Zülkarneyn de bulunmaktaymış. Ama, bengisuya ulaştıklarını Zülkarneyn’den[…]
Yazının Devamı‘SİYASAL DİL’ EYLEMLİLİĞİ!
Siyaset ağalarımız, bu günlerde ‘seçim’ sözcüğünü bizce gereken sıklıkta kullanmıyorlar ama neredeyse her gün ‘seçim konuşması’ yapıyorlar. Elbette kimilerinde yine ‘asgari nezaket’ kuralları bile hak getire! En hafifinden birbirlerini ‘yalan konuşmakla’ suçluyorlar. Oysa, Türkçemizde “yalan söylemek”, “yalan atmak” … var ama “yalan konuşmak” diye bir eylem (fiil) yok. Ama onlar, “Türkçe kuralları dışı” örgütlü eylemlilikte (!) sanki birleşiyorlar. * Akademisyenlik geçmişi de olan bir siyasal parti[…]
Yazının Devamı‘DİŞİL-ERİL’ AYRIMI VE ŞAİR AYRICALIĞI
Kültür sanat dergisi Alkış‘ın yeni sayısında (Mayıs – Haziran 2020) yayımlanan yazım: Yeryüzünde konuşulan / yazılan birçok dilde cansız varlık adları, hâttâ kavramlar, bilindiği gibi “dişil” ve “eril” olarak ikiye ayrılır. Ayrım şaşırtıcıdır: Örneğin, Fransızcada “kitap” (livre), “defter” (cahier) eril; “kalem” (plume) ise dişildir. Aynı biçimde “masa” (table), sandalye (chaise)[…]
Yazının DevamıMedyadan Güncel Örneklerle TÜRKÇE KIYIMI
Kültür sanat dergisi Alkış’ın 2019 Eylül – Ekim sayısında yayımlanan yazı: Medyadan Güncel Örneklerle TÜRKÇE KIYIMI “Medya” sözcüğüne, geniş ölçüde benimsenen öz Türkçe bir karşılık henüz bulunabilmiş değil. Türk Dil Kurumu (TDK) yıllar önce “iletge” diye bir karşılık önerdi ama bu sözcük tutulmadı. “Basın yayın” sözü de sorunlu; çünkü[…]
Yazının DevamıFAŞİZMİN HER TÜRLÜSÜ ÇOCUĞUNUZU ÇALAR
. General Franco İspanya’sında faşist yönetim, rejim karşıtı ailelerin binlerce çocuğunu kaçırdı. Franco’nun baş psikiyatrı Najera, özellikle de ülkedeki tüm Marksistlere “iflah etmez birer ruh hastası” tanısı koyarak “sağlıklı çocuk yetiştiremeyeceklerine” hükmetti. Bu kişilerden zorla alınan bebekleri, faşizm yandaşı ailelere verildi ve hepsinin izleri kaybettirildi. . Avustralya’nın sözde demokrat, özde[…]
Yazının Devamı2019’DA NASIL BİR TÜRKİYE?
Brezilyalı yazar Paulo Cuelho’nun (doğ. 1947) aynı adlı romanının kahramanlarından “Simyacı”; rüzgârın etkisiyle biçim değiştiren uçsuz bucaksız çölde, taban tepen krallar ve dilenciler gördüğünü anımsayıp şöyle düşünüyordu (1): “Belki de Tanrı, çölü, insanlar hurma ağaçlarını görünce sevinsinler diye yarattı.” Edebiyatta buna “hüsn-i talil”; güzel sebep yaratma sanatı, deniliyor. Ve ‘sanatı[…]
Yazının Devamı