DİL BAYRAMI KUTLU OLSUN

Bugün 86’ncı Türk Dil Bayramı’nı kutluyoruz.  Atatürk’ün kurduğu Türk Dili Tetkik Cemiyeti (TDTC), ilk kurultayını 26 Eylül 1932’de yapmıştı. TDTC’nin [Şimdiki adıyla Türk Dil Kurumu (TDK)] amacı şuydu: “Türk dilinin öz zenginliğini meydana çıkarmak, onu dünya dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmek.” TDK’nın kuruluşundan dört yıl önce 1928’de yapılan Harf Devrimi geniş kitlelere ulaştırılmış; erkeklerde yüzde yedi, kadınlarda ise binde[…]

Yazının Devamı

GAZETE BAŞLIĞI ATMAK SANATTIR

Suna Kan’ı keman çalarken izlediyseniz dikkatinizden kaçmamıştır; o sıradaki yüz ifadesi, sanatçının sanki bir başka boyuta geçtiğini gösterir. Kimi meslek büyüklerimizin de gazete haberlerine atacakları başlığı düşünürkenki jest ve mimikleri öyleydi. Çünkü onlar, gazeteciliği bir sanat dalı gibi “icra etmek” için büyük çaba harcayan, mesleğimize hak ettiği ciddiyetle eğilen sıra dışı insanlardı. ÇETİN EMEÇ FARKI Hürriyet’in rahmetlik Genel[…]

Yazının Devamı

MEDYAMIZDAKİ ‘ŞAPKA’ SORUNSALI

Kimi sözcükler, bir sözcük olmaktan daha fazla anlam taşır. Örneğin, Atatürk‘e verilen unvanlardan “Halaskâr Gazi” gibi… Bu unvanı doğru sesletip doğru yazamayışımızın “ayıp” olduğunu, YeniGün’de daha önce vurgulamıştık. Benzer bir yanlışa, Halk TV‘nin 29 Ağustos 2018 akşamki ana haber bülteninde tanık olduk. Kadın sunucu, bir haberde şöyle diyordu: – Ülkemizin ‘maakus’ talihi… Bu tanımlamadaki sesletimle tanınmaz hâle getirilen “makûs” sözcüğünün de[…]

Yazının Devamı

TÜRKÇEMİZİN SINIRLARI DÜŞÜNCEMİZİN SINIRIDIR

Her iki haftada bir, dünya üzerinde bir dil ölüyor. “Latin Amerika’nın vicdanı” Uruguaylı yazar Eduardo Galeano (1940 – 2015), bu acı gerçeği şöyle yorumluyor (“Ve Günler Yürümeye Başladı”, Sel Yayıncılık, sayfa 65): “Bitki ve hayvan çeşitliliğinde olduğu gibi, insanî sözleri kaybettiğinde de dünya daralıyor.” Avusturyalı düşünür Ludwig Wittgenstein (1889 – 1951) da “Dilimin sınırları, dünyamın sınırları[…]

Yazının Devamı

DEVİRDİĞİMİZ DİL ÇAMLARI!

Türk diline büyük emeği geçmiş aydınlarımızdan, Türkolog Sermet Sami Uysal  (1925 – 2016) gençlik yıllarında gittiği Paris’te, spor giyim ürünleri satılan bir mağazaya girer. Tezgâhtara, eşofman almak istediğini söyler. Tezgâhtar şaşırır: – Burası pek uygun değil, yine de isterseniz buyurun! Sonunda derdini anlatıp giysiyi satın alabilen Uysal, bir süre sonra öğrenir ki “eşofman”(Fr.[…]

Yazının Devamı

KEMAL SUNAL TERAPİSTİMİZ

“Yeni Roman” akımının öncülerinden Fransız yazar / sinema yönetmeni Alain Robbe – Grillet’nin (1922 – 2008) evinde televizyon yokmuş. Apartman kapıcısı bu duruma inanmakta güçlük çekmiş. Enis Batur’un aktardığı öykünceye (anekdot) göre kapıcı, Grillet’ye sormuş: – Eee peki siz nasıl televizyon seyrediyorsunuz?.. İleri Batı ülkesi Fransa’da da sıradan insanların Tv izlememek gibi bir seçenekleri yok demek[…]

Yazının Devamı

‘İÇİNDEN GÜNEŞ GEÇEN’ TÜRKÇE

Bizce dilimiz hakkında yazılmış en güzel dize, Fazıl Hüsnü Dağlarca‘nın: “…Türkçem, benim ses bayrağım.” YeniGün okurlarından anımsayanlar olabilir; on yıl kadar önce yurdumuza gelen genç bir İtalyan şarkıcı, Türkiye’nin bir “güneş ülkesi” olduğunu söyleyip sözlerine şu unutulmaz övgüyü eklemişti: – Türkçeniz de öylesine güzel bir dil ki içinden güneş geçiyor sanki! Konuk yabancı şarkıcı,[…]

Yazının Devamı

Beyazperdede de Kararan Türkçe!

Birkaç gece önce Tv kanalları arasında dolaşırken bir Yeşilçam filmine rastgelince “doğru ve güzel Türkçe” konusunda ne denli gerilediğimizi bir kez daha ayrımsayıp üzüldük. Tv ekranındaki, 1970’li yıllara ait, yönetmen Orhan Aksoy‘un (1930 – 2008) bildik melodramlarından biriydi. Diğerleri gibi sessiz çekilip sonradan dublajının yapıldığı anlaşılan filmde, baş karakterleri bırakın,[…]

Yazının Devamı

‘İnsanca Bir Dönüşüm Hareketi’ Olarak Aşk

Son okuduğumuz romanlardan biri olan “Stoner”da (1) ABD’li yazar John Williams (1922 – 1994), bir üniversite okutmanının mütevazı yaşamını kaleme almış. Yer yer özgeçmişinden kesitler de içerdiğini düşündüğümüz (2) kitabında; ailesini, çocukluğunu, ilk gençliğini bir çırpıda anlatıyor! Ama sonra… Romanın kahramanı Stoner, Edith’le tanışınca hele onu sevmeye başlayınca olay örgüsü,[…]

Yazının Devamı

İki Kere Sekiz Kaç Eder

İki fare, süt güğümüne düşmüş. Farelerden biri, birkaç çırpınıştan sonra kendini bırakıp güğümün dibini boylamış. Öteki ise kurtulmak için öylesine çaba harcamış ki sütün üzerinde bir tereyağı topağı oluşmuş, fare de topağın üzerine çıkıp kendini kurtarmış. Çevremizde, belli siyasal nedenlerle insanlarımızın derin bir umutsuzluk içinde olduklarını görüyoruz. Hemen silkinip bu[…]

Yazının Devamı

Gülelim Ağlanacak Hâlimize

Gülmek için yüzümüzdeki sadece 17 adeleye ihtiyacımız olduğunu işitmişsinizdir. Surat asmak için ise 43… Tv’lerdeki matrak bir reklama bakılırsa gülmenin (baklava görünümlü) karın kası yapması da cabası!!! Ama, salt 2018 Türkiye’sinde yaşıyor olmaktan doğan yükler omzumuza bin(diril)dikçe bir bakıyoruz ki fazla mesai yapan yüz adelesi sayımız 17’den 43’e fırlayıvermiş! –[…]

Yazının Devamı

Şiir Fısıldayan Bir "Ahlat Ağacı"

Seyirlik sanat dallarından en eskisi olan tiyatroyu, “7. sanat” sinemaya yeğleyenlerdeniz. “Çatlasak da patlasak da” günümüz iktidarınca yıkılan AKM’nin dili olsa da artık söyleyemez; Arthur Miller’ın “Cadı Kazanı”ndan, Roberto Athayde’in (Tomris Uyar çevirisi) “Miss Margarita Yöntemi”ne değin pek çok oyunu orada izleme şansına erişmiştik. (İlk anda bu iki piyesin aklımıza[…]

Yazının Devamı

‘Negatif Seleksiyon’

Hitler Almanya’sından 1936 yılında kaçıp Türkiye’ye sığınan Alman İktisat Profesörü Fritz Neumark, 1952’ye dek İstanbul Üniversitesinde eğitim vermiş. “Hocaların hocası” bilim insanına, Türkiye’den ayrılırken yaptığı söyleşi toplantısında bir gazeteci, çok ilginç bir soru sormuş: – Türkiye’de 16 yıl kaldıktan sonra ülkemizi nasıl özetlersiniz? Prof. Neumark’ın yanıtı kısa ve net olmuş:[…]

Yazının Devamı

KÖPEKNAME

Mecnun, bir köpeğe bakarken dalıp gidince yanındakiler meraklanıp sormuşlar: – Hayrola? Köpeğin diğerlerinden farklı bir özelliği mi var? – Hayır! Bu da ötekiler gibi bir köpek ama Leyla’nın köyünden geliyor. Leyla’sına olan destansı aşkı; salt onunla aynı toprağa ayak bastığı, aynı havayı soluduğu, kim bilir belki de başını şefkatle okşadığı[…]

Yazının Devamı

ALKIŞ’A 100. KEZ ALKIŞ!..

Kahramanmaraş ve çevresinden başlayıp yazın (edebiyat) ışığıyla Türkiye’yi aydınlatan “Alkış”, 100’üncü sayısına ulaştı. İlk sayısı Mayıs 2002’de yayımlanan derginin kurucusu Dr. Oğuz Paköz başta olmak üzere Alkış’a emeği geçen, her türden yazılarıyla, şiirleriyle katkıda bulunan herkesi canıgönülden kutluyoruz. İki ayda bir yayımlansa da bir yazın dergisi çıkarmanın ne denli özveri[…]

Yazının Devamı

Bayramlık Müzikal Çözümler (!)

Okullar yaz dinlencesine girdi. Sabahın köründe uykulu gözlerle okul yoluna düşen çocuklar da mutlu, anne babalar da, çileli öğretmenlerimiz de. Metro asansöründe, çocuğunun saçlarını sevgiyle okşayan anne, yanındaki kadına dönüp şöyle dedi: – Dedesi, saçlarını bu kadar uzattığını görmesin! – Çocuğa karışır mı? – Hem de nasıl! Piyano kursuna yazdırdım,[…]

Yazının Devamı

Yaşam Hakkı İçin Teşekkürler (!)

Haftalardır Tv haber bültenlerini izlerken kasık bağı gibi gerilmekten içimiz daraldı. Hafakanlar (yürek çarpıntıları) bastı. 24 Haziran Seçimleri için yürütülen kampanyalardaki “düzey”i serinkanlılıkla karşılamak hiç kolay değil. Son olarak 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nın adından “Atatürk’ü Anma”yı çıkaran AKP’li Gaziantep Büyükşehir Belediyesi; bu kez de miting için[…]

Yazının Devamı

Tektipleştirme Özlemi

Bu günün Türkiye’sini yönetenler, 16 yıl önce halktan oy isterken “Üç Y” olarak adlandırdıkları bir vaatler dizisi sunmuşlardı: “Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele.” Bunu, “yargı”yı da ekleyerek “Dört Y” yapabilirlermiş aslında! Ülke olarak geldiğimiz noktada ne anayasa ve yasalarımızı açıkça çiğneyenlerin üzerine evrensel hukuk ilkeleriyle gidebilecek ne de -hâlen 148[…]

Yazının Devamı

Qu’est-ce Que C’est? (*)

Türkiye’de, Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) adı verilen, 12 Eylül Askerî Darbesi’nden sonra üniversitelerin başına lök gibi oturtulmuş bir kurum var, biliyorsunuz. Bu YÖK‘çüler geçenlerde, Türkiye’de henüz öğrencisi olmayan Fransız Dili ve Edebiyatı ile Fransızca Öğretmenliği bölümlerine öğrenci alınmamasına karar verdiler. Bu kısıtlama / yasağın açıklanan iki gerekçesi: 1- Fransa ile[…]

Yazının Devamı

Ulusal Bayram Coşkusu?

19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı haftasındayız. Tüm ulusumuza kutlu olsun. Büyük Önder‘in, işgalci Batı’ya karşı başarılı olmuş ilk ve tek Kurtuluş Savaşı’nı başlattığı gün, 19 Mayıs 1919. Biz bu satırları yazdığımız sırada, AKP’li Gaziantep Belediyesi ulusal bayramımızın adından, “Atatürk’ü Anma”yı çıkarmıştı. Onu, Atatürk sevmez egemen güçlerin sesi,[…]

Yazının Devamı