Lise öğreniminde bizim gibi felsefe okumuş kuşaklar, “Giritli kısır döngüsü”nü (çatışkı, paradoks) bilirler.
İÖ 6’ncı yüzyılda yaşamış olan düşünür Epimenides, “Tüm Giritliler yalancıdır.” diye bir önermede bulunur.
Önermesini doğru sayarsak Epimenides’in yalancı olması gerekir; çünkü, o da bir Giritlidir. Eğer, Epimenides yalancıysa her söylediği gibi, “Tüm Giritliler yalancıdır.” önermesi de yanlıştır!
Eski Yunanlı düşünürle ilgili bu kısır döngüden çıkabilen, matematikçiler olmuş.
Matematik bilimindeki dünya ölçeğinde parlak beyinlerimizden Prof. Dr. Ali Nesin’e göre, Epimenides’in sözüne bakıp da onun ne hep yalan ne de hep doğru söylediği sonucuna varabiliriz (*).
‘KELEBEK ETKİSİ’
Hem başarılı bir matematikçi hem de parlak bir meteorolog olan bilim insanının neler yapılabileceğini ise Amerikalı Edward Lorenz (1917 – 2008) ortaya koymuş.
Lorenz’in “Kaos Kuramı” adı verilen bulgusu şöyle:
“Pekin’de, ilkyazın bir kelebeğin kanat çırpması, Meksika Körfezi’nde güz fırtınalarının yönünü değiştirebilir.”
Edward Lorenz, kuramını daha da ileriye taşıyarak söz konusu “Kelebek Etkisi”nin, “dünyanın yarısını dolaşabilecek bir kasırganın oluşmasına neden olabileceğini” öngörüyor.
O yüzden, kelebeklere dikkat!
(Hele hele adları Can Atalay, Osman Kavala, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater, Mine Özerden gibi “Gezi’ci” olanlarına…)
İleri Batı, yüzyıllardır bu konularda kafa patlatırken bizim Millî (?) Eğitim Bakanlığı (MEB), “Türkiye Yüzyılı”na, matematiğin (onların anlayacakları dilden söyleyelim) ‘amentü’sü integral’i kaldırarak gireceklerini açıkladı, biliyorsunuz.
Felsefe ise zaten okullarımızda okutulmuyor.
Bunları sorgulamak yerine, çocuğunun beslenme çantasına yavan ekmek koyabilen veliler, kendini süper anne – baba sayıyor.
Dünya Sağlık Örgütü, kişi başına yılda 199,6 kiloyla dünyada en çok ekmeği biz Türklerin tükettiğini açıklamıştı. Hem de geçen yılın rakamlarıyla…
Epimenides’in sekiz bin yıllık Giritli örneği, 21. yüzyıl ‘Türk kısır döngüsü’ olabilir mi:
Acaba, ekmek ağırlıklı beslendiğimizden kafamız çalışmıyor da yanlış seçimler yapıyoruz ve seçtiklerimiz bizi kuru ekmeğe muhtaç ediyorlar?
Bu politikacılar, insanı filozof yapar!
DİL YANLIŞLARIMIZ
A Millî Futbol Takımımız, Almanya’da oynanan Avrupa Futbol Şampiyonası grup maçlarında, önce Gürcistan’la karşılaştı. Komşu ülkenin istiklal marşı çalınırken stattaki kimi Türk izleyicilerin topluca ıslıklamaları, bizim için utanç verici bir davranıştı. Karşılaşma öncesi iki takım taraftarları arasında gerilim yaşanması, böyle ayıptan da öte bir saygısızlığın gerekçesi olamaz.
Gürcistan maçını 3-1 kazanan, daha sonra Portekiz’e 3-0 yenilen ulusal takımımızın gruptan çıkıp çıkamayacağı, bugün oynayacağı Çekya maçının ve öteki karşılaşmaların sonuçları alınınca belli olacak.Takımımıza üstün başarılar diliyoruz.
TÜRKÇEYE ‘KONSANTRE’ GOL!
Gürcistan maçından sonra gazetecilerle bir araya gelen TFF Başkanı Büyükekşi, Türk Millî Takımı Teknik Direktörü Montella’nın ‘çok konsantre’ olduğunu söyledi.
Fransızcadan dilimize giren “konsantre” (concentré), sıfat olarak ‘yoğun’ demek. Kimya terimi olarak da asitler için ‘derişik’ anlamında kullanılıyor.
TFF Başkanı Montella için herhâlde “konsantrasyonu (dikkat toplaşımı) çok iyi.” demek istiyordu.
Aynı yanlışa, aynı şampiyona çerçevesinde 20 Haziran geceki İspanya – İtalya maçını anlatan TRT spikeri de düştü. Karşılaşma başlamadan, “İki takım oyuncuları da çok konsantre.” dedi. Yani, daha dakika bir bile olmadan, gol bir! Türkçeye tabii…
KATMERLİ HATA
MHP Genel Başkanı Bahçeli’ye geçen hafta iki yardımcısı tarafından silah armağan edildiği, sosyal medyada görüntülü olarak paylaşıldı. Bu armağanın, eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş cinayetiyle ilgili -başta rahmetlik Ateş’in eşi tarafından olmak üzere- MHP’ye yöneltilen suçlamalara yanıt niteliği taşıdığı yorumları yapıldı.
Biz ise sayın Bahçeli’ye keşke Türkçe Sözlük hediye etselerdi, diye düşündük.
Moda anlatımla ‘Ne alaka?’ diye soracak okura…
Devlet Bey, partisinin 11 Haziran 2024 Salı günkü Grup toplantısında, Erdoğan’ın CHP lideri Özel’e iade-i ziyarette bulunmasını (aslında sitem dolu sözlerle) değerlendirirken şöyle dedi:
“Bizce hiçbir mahzuru ve sakıncası yoktur.”
Arapça kökenli “mahzur”un bire bir öz Türkçe karşılığı “sakınca”dır.
Dolayısıyla da eş anlamlı bu iki sözcük, araya “ve” bağlacı konularak kullanılmaz.
İşin daha kötüsü, söz konusu yanlışın medyamızda ‘katmerlenerek’ yinelenmesi oldu. Birçok gazetemizde ve tv ekranındaki KJ’lerde “mahzur”un yerine, ‘kuşatılmış, sarılmış, çevrilmiş’ anlamlarındaki yine Arapçada dilimize girmiş “mahsur” yazıldı.
Bu arada, Sinan Ateş’in öldürülmesi olayına, birçok yayın organında “infaz” olarak yer verildi. Öz Türkçe karşılığı “yürütüm” olan bu Arapça sözcük de ‘mahkeme kararının uygulanması’ demek. Yani, cinayet infaz olamaz.
MERAL AKŞENER TÜRKÇESİ
İYİ Parti’den bir milletvekili, partinin kurucusu Meral Akşener’in liderlikten ayrılmasından sonra “Genel merkezimizden ve odalardan fotoğraflarını kaldıralım.” önerisinde bulundu. Bu durumu, haklı olarak gurur meselesi yapan Akşener de partisine gönderdiği bir yazıyla öneriyi destekledi.
Akşener’in söz konusu yazısının altına yazdığı ünvanı dikkatimizi çekti:
“İçişleri Eski Bakanı”
“İçişleri bakanı”, Türkçe dilbilgisine göre, ‘belirtisiz ad tamlaması’dır. Belirtisiz tamlamayı ikiye bölüp ortasına sıfat (eski) sıfatını koyamazsınız.
Ünvanın doğru yazımı:
“Eski İçişleri Bakanı”
Ancak ‘belirtili tamlamalar’da araya sıfat getirilebilir.
Doğru örnek:
“Edirne’nin eski Belediye Başkanı”
Buradaki “-nin” takısı, tamlamayı ‘belirtili’ kılar.
Sayın Akşener, İstanbul Üniversitesi (İÜ) Tarih Bölümü mezunu. Ayrıca, Marmara Üniversitesi (MÜ) Sosyal Bilimler Enstitüsünde doktora yapmış.
Hiç değilse yüksek öğrenim görmüş politikacılarımızdan Türkçe dilbilgisi kurallarına uymalarını beklemek hakkımız değil mi!
GRAM GRAM ‘EPİGRAM’
Barışlar; Terkoğlu, Pehlivan…
Murat Ağırel, Timur Soykan;
Basın ‘kare as’ını hedefe koyan
Kendi ‘adil’ seçmenine de nobran.
(*) Meraklı okur için ayrıntılı bilgi:
Nesin Matematik Köyü
https://nesinkoyleri.org › 202_214_paradoks