Karikatür sanatçılarına hayranız.
Bizim sayfalarca yazıyla anlatamadığımız gerçekleri onlar, basit birkaç çizgiyle en çarpıcı biçimde dile getiriverirler.
Ferruh Doğan’ın (1932 – 2000) efsanevi Tef mizah dergisinde yayımlanan bir karikatürü, belleğimizde capcanlı:
‘Su geçirmez’ saatlerin yeni çıktığı yıllar… Ağa, çalımından geçilmeyen tavırla köyde yürüyor. Yanaşması, elinde su dolu bir kavanozla ona eşlik ediyor. Ağanın bileği, taktığı kol saatiyle birlikte kavanozun içinde!
Görgüsüzün gülünçlüğü, bundan daha iyi nasıl anlatılabilir!
TURHAN SELÇUK’TAN ‘AÇLIK’
Mizah yapmak, olayları genellikle ‘tersinden’ düşünmeyi mi gerektirir?
Galiba.
Turhan Selçuk’tan (1922 – 2010), aç bir insan karikatürü istenmiş; değerli sanatçı, poposu örümcek ağı bağlamış çıplak bir adam çizmiş.
(Tiyatroya da uyarlanan unutulmaz “Abdülcanbaz” karikatür kahramanının yaratıcısı, kutsal ışıklar içinde uyusun.)
Tabii bu arada, özellikle siyasal karikatür çizmek isteyen günümüz sanatçılarının kendi beyinlerine kendileri bir jandarma (otosansür) yerleştirmek zorunda olduklarını anımsatmaya gerek yok. 21. yüzyıl Türkiye’sinin en acı gerçeklerinden biri bu.
Turhan Selçuk sağ olsaydı TÜGVA’nın öncülüğünde 1 Ocak 2025 günü Galata Köprüsü’nde ‘Filistin halkına destek mitingi’ için izin veren İstanbul Valiliğinin, CHP’nin geçen haftaki “Nehirden Denize Özgür Filistin Yürüyüşü” başvurusuna hayır demesini karikatür konusu yapar mıydı?
Örneğin, yine ‘tersinden’ düşünüp şöyle bir ‘ret gerekçesi’ uydurarak:
“Yasalara göre, CHP’nin yürüyüş için izin istemesine gerek yok. Bildirmesi yeterli. Ama, izin istediğine göre, bizim de ‘reddetme’ hakkımız doğuyor!”
BU DA ‘EZEN KADIN’ ÖRNEĞİ
Eski notlarımızı karıştırırken günümüz çizgi ustalarından Yiğit Özgür’ün (1977 doğ.) kesip sakladığımız bir karikatürünü (1) bulduk.
Karikatürdeki espriye yeniden kahkahayla gülerken Jean Cournut’nün (1929 – 2003) ünlü sav sözünü (2) anımsadık.
Fransız ruhsal çözümleme uzmanı (psikanalist) Cournut, “Erkekler kadınları egemenlikleri altına almak ister; çünkü, onlardan korkarlar.” diyordu.
Yiğit Özgür de erkeğin bu zayıf yanını keşfeden kadının “Herkül’den bile güçlü” olabileceğini, elbette karikatür sanatı abartısını da katarak anlatmış.
‘Kas gücü’ dillere destan Herkül, Yunan Mitolojisine göre, bilindiği gibi ‘yarı tanrı’dır.
Yiğit Özgür’ün karikatüründe ise onu basbayağı bir ‘şamar oğlanı’ gibi gören karısı, -bilemediğimiz bir nedenle- Herkül’e şöyle ‘saydırıyor’:
— Yarı tanrıymış… Adam olsan tam tanrı olurdun!.. Soğan tanrısı seni… Hahaayt!
ŞAKAYA GELİR YANI YOK
Ulusça gülmeye hasret kaldığımız için yazıya mizahla başladık da…
Eğri oturup doğru konuşursak şakaya gelir yanı olmayan öyle siyasal bir dağdağanın (3) içindeyiz ki kafa karışıklığımızdan, ulusça yaşamsal önemdeki kimi gelişmeleri bile hemen unutuveriyoruz.
Ülkemizin ‘yazı masası’ Ankara’da çalışma şansına sahip meslektaşlarımız, biz ‘İstanbul gazetecileri’ni şöyle küçümserler:
— Onlar, ‘yasa tasarısı’ ile ‘yasa teklifi’ arasındaki farkı dahi bilmezler!
(Günümüzde ‘kabine’ denilen -ne yazık ki çoğu kişinin, orta hecesini uzatarak ‘kabiile’ dermiş gibi seslettiği- Bakanlar Kurulunca Meclis’e verilen yasa önerileri “tasarı”, milletvekillerinin verdikleri ise “teklif”tir.)
“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”yle, kuruluşundaki ağırlığı ve işlevi pek kalmayan Meclis’in, kimi zaman nasıl çalıştığı ortada…
Benzetmede hata olmaz;
Karaborsada Amerikan sigarası satılan yıllarda, gizli işsizler sokaklarda tombalacılık yaparlardı. Tombala torbasından çektiğiniz taşın üzerindeki numara, seçtiğiniz karttaki numarayla bir türlü eşleşmezdi. Çünkü, uyanık tombalacı, eşleşecek numaraları, torbadaki gizli bir bölmeye koyardı. Sen çek babam çek!
Kusura bakmasınlar; iktidar ve bileşenlerinin uzun yıllardır “torba yasa” adını verdikleri kimi ‘tasarı ve teklifler’ de benzer bir kurnazlık içeriyor sanki.
Meclis’teki muhalefet milletvekilleri için bu durum, Japon yazar Murakami’nin (1949 doğ.) deyişiyle “istiridye dikkati” gerektiriyor!
DDK’YE ‘YARI TANRI’ YETKİSİ
İktidar ve bileşenleri, geçenlerde de daha önce Anayasa Mahkemesince (AYM) geri çevrilmesine karşın, bir yasa teklifini ‘toz kaldırmadan’ yasalaştırabildiler (4).
Tam adıyla “191 Sıra Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, 30 Ocak 2025’te AKP, MHP ve BBP’nin oylarıyla Meclis’te kabul edildi. 9 Şubat 2025 günü de Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Üyelerinin tamamı Cumhurbaşkanı tarafından atanan Devlet Denetleme Kuruluna (DDK), söz konusu yasayla ‘herhangi bir yargı kararı olmaksızın kamu görevlilerinin işine son verme’ yetkisi tanındı.
Buna göre DDK; bakanlıklar, valilikler, belediyeler, KİT’ler, BDDK ve SPK gibi düzenleyici kurumlar, barolar, tabip odaları ve kamu bankaları gibi kurumlarda çalışanları doğrudan görevden uzaklaştırabilecek.
CHP, yasanın iptali ve yürürlüğünün durdurulması için AYM’ye başvuracağını açıkladı. Eğer AYM reddettiği yasaya bu kez olur verirse DDK’nin ‘yarı tanrı’ Herkül yetkisine kavuşacağını söylemek abartı sayılmamalı.
MİTOLOJİ GERÇEK OLDU!
Öz Türkçesi “söylenbilim”olan mitoloji, bilindiği gibi tarih öncesi tanrılarının serüvenlerini içeren söylencelerden (efsane) oluşur.
Söz gelimi, yine Yunan Mitolojisine göre Herkül’e verilen 12 görevden biri, Augeas’ın ahırlarını temizlemekti.
Kral Ellis’in oğlu olan Augeas, ülkesi Peloponnes’teki en büyük ahırlara sahipti. Yaklaşık üç bin hayvandan oluştuğu söylenen sürünün barındığı ahırlar, onlarca yıl temizlenmemişti. Kas gücünün yanı sıra parlak bir zekâya da sahip olan Herkül, temizlik için mucizevi bir yol buldu; Peneus ve Alpheus ırmaklarının yataklarını değiştirerek ahırları bir günde pirüpak etti.
Niyeti her ne kadar farklı olsa da iktidar partisinin eski bir milletvekili, geçen ay ‘Herkül gücü ve zekâsı’nı kullandı! Muğla’nın Fethiye ilçesinde bulunan otelinin önündeki tepeyi iş makineleriyle dümdüz etti, derenin yatağıyla birlikte akış yönünü değiştirdi (5).
İmar planlarında söz konusu bölge, Birinci Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak geçiyor. Aynı zamanda, ‘deniz kaplumbağalarının yuvalama alanı’ ama bırakın tosbağaları, halk bizim siyaset Herkül’lerinden hangisinin umurunda!
Nitekim eski vekil, derenin doğal akışını bozmakla kalmamış, insanların Karataş Plajı’na ulaşacağı yolu da kapatmış:
— Denize girmek sizin neyinize! Soluk alma izni verdiğimize şükredin, der gibi!
Bu zatın kulağına ulaşır mı bilemeyiz ama söyleyelim:
Herkül’den büyük Zeus var.
Ve o da Olympos’ta değil, sizin gibilerin kendi ‘tapulu mülkü’ sandığı ülkemizin dört bir yanında yaşayan halkın ta kendisi!
GRAM GRAM ‘EPİGRAM’
Büyük Önder’in örnek Türkiye’sini
Örselemesin dinbazlar daha beter;
Troyka (6) olmasa da Cumhuriyeti
Onarmaya Özel – İmamoğlu yeter!
1) Penguen dergisi, 15 Haziran 2006, sayı 195
2) Jean Cournut; “Kadınlar Erkeklerden Neden Korkar”, İletişim Yayınları
3) Gürültü, patırtı, telaş, karmakarışık durum.
4) Evrensel gazetesinde, 2 Şubat 2025 günü yayımlanan Elif Ekin Saltık imzalı haber.
5) Halk TV, 23 Ocak 2025
6) Üçlü yönetim.