Kerim Evren

Kerim Evren’in Güncel Yazıları

KIŞLA GELEN…

Kasım ayının ilk iki haftasına özgü pastırma yazını, bu yıl uzunca yaşadık. Çoğunlukla ılık geçen güz, evrenin, dolayısıyla da Dünya’nın milyarlarca yıldır süren şaşmaz ‘döngü’süyle yerini, soğuk mevsime bıraktı. Balkonumuza konan ‘haydut’ kargaların, tadını seviyor olsalar gerek, yapraklarını sık sık didikledikleri yılbaşı kaktüsü, iki haftadır kabına sığamayan bir ‘iç devinim’[…]

Yazının Devamı

‘TEPKİME’ ZAMANI -2

Hafta sonunda, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutladık. Öncelik, Başöğretmen Atatürk’te olmak üzere, biz Türklerin ‘çağcıl uygarlık sahnesindeki onurlu yerini’ borçlu olduğumuz tüm Cumhuriyet kuşağı öğretmenlerinin bu özel gününü kutluyor, her birinin ellerinden öpüyoruz. Ölenlere de Tanrı’dan rahmet diliyoruz. Atatürk ilke ve Devrimleri meşalesini taşımaktan ‘yılmayan’ eğitim ordusu askerlerinden birinin yüreğimizde[…]

Yazının Devamı

‘TEPKİME’ ZAMANI -1

Ülkemizde şunlar şunlar kötü ama hiç değilse falanca gösterge iyi, diyebileceğimiz bir avuntu tümcesi bile kuramaz duruma geldik. Bu ileri yaşımızda ve gazetecilik mesleğinde yarım yüzyılı geride bırakmamıza karşın anlamadığımız, son nefesimizi verinceye değin de anlayamayacağımız dehşet verici gelişmeler bitmek bilmiyor. 21. yüzyıl dünyasında her güne, insanların kanını donduran bebek,[…]

Yazının Devamı

‘DİYALEKTİK YAZILAR’A ALÇAKGÖNÜLLÜ KATKI

“Diyalektik”, Eski Yunancadan Fransızcaya (dialectique), oradan da dilimize geçmiş bir sözcük. Ortaokul ve lise öğreniminden anımsayacağımız “tez – karşı tez ile akıl yürütme yöntemi, münazara”dan alıntı. Geniş anlamıyla ise ‘doğanın, insanların, dolayısıyla toplumların sürekli iç çekişmeler / çatışmalar yaşamaları ve bundan kaynaklanan devinimleri / değişimleri sonucu ortaya çıkan olgu’ gibi[…]

Yazının Devamı

TOPLUMCA ‘SİBİRYA HİSTERİSİ’NE DOĞRU

İstanbul’un Esenyurt ilçesi Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer’in eşi Selma Hanım, geçen çarşamba sabahı maazallah ‘Sibirya Histerisi’ geçirse kimse şaşırmazdı. Sabahın saat 06’sında eve gelen polisler, onun “Ben uyandırayım.” demesine aldırmadan yatak odasına girerek eşi Ahmet Özer’i gözaltına aldılar. Ev baskınıyla eş zamanlı olarak polis Esenyurt Belediyesine, bekçiden anahtarı[…]

Yazının Devamı

CUMHURİYET GÜNDÜZSEFASIDIR

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı haftasındayız. 101’inci yıl, bütün ulusumuza kutlu olsun. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, tarihin bu topraklarda yetişmiş en yüce değeridir. O, 10 Eylül 1922’de Türk orduları İzmir’e girdiğinde “Truva’nın intikamını aldık.” demiş olsa da… Okuyanlar bilir; Yunan mitolojisine göre Peleus’un, deniz tanrıçası Thetis’ten bir oğlu olur. Adını,[…]

Yazının Devamı

TIBBIN BEŞİĞİNDE BEBEK CİNAYETLERİ

En vahşi yaratığın insan olduğu, sugötürmez bir gerçek. Dünyanın dört bir yanındaki faşist rejimlerle yönetilen ülkelerde, ‘en savunmasız / en masum canlı’ olan bebeklerin bile topluca öldürüldüğüne ya da ailelerinden koparıldığına türlü zaman dilimlerinde tanık olundu. Avrupa’dan Avustralya’ya, Güney Amerika’dan Asya’ya ‘kıtalar arası’ çocuk kıyımının kısa tarihçesini, beş buçuk yıl[…]

Yazının Devamı

MENEKŞELERE FİL İSTİLASI!

Menekşe mevsimini bitirdik. Aslında, ilkyaz ve yaz çiçeği olan menekşe, mevsim güze evrilince de çiçek açmayı sürdürebiliyormuş. Elbette uygun ortam, iyi bir bakım ve ille de sevgiyle… 18’inci ve 19’uncu yüzyıllarda, lirik şiirin (1) öncü ustası Goethe (1749 – 1832), “Menekşe” adlı bir şiir yazmış; Bir çoban kızı, kırlarda gezerken[…]

Yazının Devamı

‘SES BAYRAĞIMIZ’ YERLERDE -2

Aksakal (duayen) gazetecilerden birini daha sonsuzluğa uğurladık. Kutsal ışıklar içinde huzurla uyusun. N’eyleyelim ki yaşam varsa ölüm de var. Değerli üstadın acı haberini alınca daha dün yaşamışız gibi taptaze bir anı gözümüzde canlandı: 1980’li yıllarda, kendisinin genel yayın yönetmenliğini yaptığı Güneş gazetesinin bulunduğu sokaktan -sanırız öğle yemeği için az ilerideki[…]

Yazının Devamı

‘SES BAYRAĞIMIZ’ YERLERDE -1

Fazıl Hüsnü Dağlarca (1914 – 2008), kendine özgü bir akım yaratan, en üretken şiir ustalarımızdandı. “Türkçe Katında Yaşamak” adlı şiirinde, ana dilimize bağlılığını, belleğimize kazınan şu dizesiyle anlatmıştı: “… Türkçem benim ses bayrağım.” Şimdi sağ olsa ‘ses bayrağının nasıl yerlerle süründüğünü’ görüp çok üzülürdü. Yazılı ve görsel medyada izlediğimiz kadarıyla[…]

Yazının Devamı

‘BU CENNET BU CEHENNEM’ -4

Eylülün son haftasındayız. Hava, sabahları, kimileyin de gece dışında gün boyu balkon sefası yapmamıza hâlâ izin veriyor. Komşu bahçe, güz yağmurlarıyla koruluğa dönüştü. İç içe geçmiş ağaçlar, Uzakdoğu insanları gibi eğilerek birbirlerini selamlıyor. Zeytingiller ‘eşrafından’ dişbudak, baklagillerden akasyaya, sert gövdesine rüzgârın etkisiyle arada bir savrulan dallarındaki dikenleri batsa bile saygıda[…]

Yazının Devamı

‘BU CENNET BU CEHENNEM’ -3

Egemen siyasetçilerden sıklıkla işittiğimiz bir söylem: — Hepimiz aynı gemideyiz. Bize göre ise sanki karada, bir ‘raylı sistem’le ilerlemeye çalışıyoruz. Kavramı, değerli ruhbilimci (psikanalist) A. Kadir Özer’den ödünç aldık; “Kafada raylaşma” Ruhbilimciler, psikoterapi uyguladıkları kişilere hasta değil, ‘danışan’ diyorlar. Ruhbilimci Özer, üst düzey yöneticiliğe yükselmiş bir kadın ‘danışan’ına, ‘buyruğundaki tüm[…]

Yazının Devamı

‘BU CENNET BU CEHENNEM’ -2

Medyada, hemen her orman yangınından kısa süre sonra doğanın kendini yenileme çabasını yansıtan görüntüler dikkatinizi çekmiştir. Neredeyse tümüyle yanmış bir ağacın gövdesinden fışkıran taptaze sürgünler, kundakçı rantiyenin karanlık yüzüne çarpan birer tokat gibidir. Ağacın ölüme böylesine direnmesinde, ortakyaşarlık (simbiyotik hayat) ne denli etkilidir, bilemiyoruz. Nâzım’ın deyişiyle ‘kardeşçe’ bir yaşamın hüküm[…]

Yazının Devamı

BU CENNET BU CEHENNEM’ -1

Eylül ayıyla birlikte havanın görece de olsa serinlemesini fırsat bilip Boğaziçi’nin Büyükdere sahilinde yürüyüşe çıkmıştık. Genellikle çalkantılı olan deniz, o gün sakin, dingin esintiyle insanın hem bedenini hem de ruhunu anne şefkatiyle okşuyordu. Koyu lacivert sulara sıfır noktada bir banka oturmuş iki kadın dikkatimizi çekti. Kadınlardan orta yaşlısı, genç olanın[…]

Yazının Devamı

ANA DİLİNİN GÜCÜ

Ana dili, bir ulusun birliğini sağlayan en önemli ögelerdendir. Bu konudaki çarpıcı örneklerden biri, neredeye bir milenyum (953 yıl) önce 26 Ağustos’ta yapılan Malazgirt Meydan Muharebesi. 26 Ağustos aslında, bu savaştan bizce çok daha önemli bir günün, Kurtuluş Savaşı’na son noktanın konulduğu, 9 Eylül 1922’de işgalci Yunan ordularının ülkeden sökülüp[…]

Yazının Devamı

MECLİS SİNEMASI!

TBMM’de yaşanan son ‘yumruklu oturum’ bize Sam Peckinpah’ın “Vahşi Belde” (The Wild Bunch, 1969 yapımı) filmiyle ilgili bir sözü anımsattı. Meclis, geçen cuma günü AYM’nin hükümlü Hatay Milletvekili Can Atalay hakkındaki kabaca “Atalay’a vekilliğinin geri verilmesi” kararını görüşmek üzere toplanmıştı, biliyorsunuz. Oturumda söz alan TİP Milletvekili Ahmet Şık, ağır sözlerle[…]

Yazının Devamı

BU GİDİŞLE CHP’Yİ TİMSAHLAR YER Mİ?

Kimi insanlar (ve de kurumlar) üzerinde “Tehlike anında kırınız!” yazısı bulunan ama kırılmaz camlarla kaplı, korunaklı mahfazalara benziyor. Babıâli’nin en renkli kişilerinden İlhan Banguoğlu (1927 – 2018) öyle biriydi. Şimdiki adıyla SGK’nin Samatya’daki İstanbul Hastanesinde tedavi gördüğü sırada, yatakta olması gerekirken koridora çıkan rahmetlik İlhan Ağabeyi bir hastabakıcı yüksek sesle[…]

Yazının Devamı

SORGU SUAL…

Eski Yunan düşünürü Sokrates (İÖ 470 – 399), öğrencisi Platon’un aktardığına göre, “Sorgulanmamış yaşam, yaşanmaya değmez.” demiş. Platon’un öğrencisi Aristoteles (İÖ 384 – 322) de kısaca, “her canlının varlığının bir nedeni olduğunu, insanın dünyaya ‘mutlu olmak için’ geldiğini” savunur. ‘Mantığın babası’ Aristoteles’in, kısacık yaşamımızda’ neden mutlu değiliz?’in yanıtını aramamızı önermemiş[…]

Yazının Devamı

FANTEZİ ZAMANI

FANTEZİ ZAMANI Dünya kediler kentinde iki kedi konuşuyorlardı. Orası da neresi? diye sormayacaksınız umarız. İstanbul elbet. İkisi de öyle besiliydiler ki yürürken karınları yere değiyordu. Ama, birbirinden farklı dünyaların kedileri gibiydiler. Belki aynı cinsten olmaları, onları birbirine yaklaştırmıştı. Ankara (ya da Angora) kedisiydi ikisi de. Zamanında Vikinglerden alınıp Anadolu’ya getirildiği[…]

Yazının Devamı

YAKIN TARİHE UZAK OLMAK

Bugün, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli kilometre taşlarından Lozan Barış Antlaşması’nın 101. yıl dönümü. Yaygın ve bizce de doğru tanımlamayla “Türkiye’nin tapu senedi” olan Lozan için Atatürk, Söylev’inde (Nutuk) şöyle diyor: “Bu antlaşma, Türk Milleti’ne karşı, yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış büyük bir suikastın sonuçsuz kaldığını[…]

Yazının Devamı