TÜRK ‘JEAN VALJEAN’ EKREM İMAMOĞLU
“Gülmek güneştir, insanın yüzünden kışı kovar.” Fransız şair, romancı ve oyun yazarı Victor Hugo’nun, (1882[…]
Yazının Devamı“Gülmek güneştir, insanın yüzünden kışı kovar.” Fransız şair, romancı ve oyun yazarı Victor Hugo’nun, (1882 – 1885) “Sefiller” romanında kullandığı ünlü bir sözü bu. Hugo, Sefiller’i 1862’de bitirdiğine göre, aradan geçen 163 yılda insanlık çok yol almış. Ama, 21, yüzyılın bu ilk çeyreğinde biz Türkler gülmeye hasret kaldık. Kirli siyaset[…]
Yazının Devamıİsrail, Tevrat’tan esinlenerek koyduğu adla, bu kez de İran’a karşı “Yükselen Aslan Harekâtı”na girişti. Tevrat’ın ilgili bölümünde, “Aslan uyandı… köpek sürülerini yok edecek.” deniliyormuş. Buradaki “aslan” (!), ülkesinde dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma ve rüşvet alma suçlamalarıyla açılan üç ayrı davanın sanığı, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu olmalı. Güney Afrika’nın (keşke Türkiye’nin[…]
Yazının Devamıİnsan, kendi yaşadığı veya tanıklık ettiği, aslında birbirinin kopyası olaylara ya da örneğin severek seyrettiği bir filme, ilerleyen zaman içinde ilk izlenimiyle taban tabana karşıt anlamlar yükleyebiliyor. İlerleyen zaman dediğimiz uzun da olmayabilir; günün farklı saatlerinde, farklı mekânlardaki okumalarımız bile benzer biçimde, anlık tanıklıklarımızın ışığında bizi farklı duygu ve düşüncelere[…]
Yazının DevamıDinsel bayramlarımızdan ikincisi, “Kurban Bayramı” şimdiden bütün ulusumuza kutlu olsun. Kurban kesmek, dinimize göre ‘farz değil, sünnet’. Aslolan, yoksula yardım. Eğer yardımı kurban keserek yapmak istiyorsak ve ekonomik durumumuz da elveriyorsa (ki bu konuda ölçü, hacca gidecek kadar parası olmak) kurbanlık hayvana eziyet etmemeli, onu uyuşturarak çağcıl (modern) kesim yöntemleri[…]
Yazının DevamıAdamın biri yolda yürürken düşmüş. Yakınındaki biri, koluna girerek adamı yerden kaldırmış. Düşen kişi, ‘yardımsever’e içtenlikle teşekkür edince aldığı yanıt şu olmuş: — İlk seçimde bizim partiye oy verirseniz ödeşmiş oluruz. Önce şaka yollu zannettiği bu isteğin ciddi olduğunu anlayınca adam, yüzsüz politikacıyı şöyle terslemiş: – Beyefendi, ben popomun üzerine[…]
Yazının Devamı19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı haftasını kutluyoruz. Büyük Önder’in, Batı emperyalizmi karşısında mucizevi bir utkuyla sonuçlanan, tarihteki ilk ve tek Kurtuluş Savaşı’nı başlatmak üzere Samsun’a çıkışının 106. yıl dönümü. Vatanımızı emperyalizmin çizmesi altından kurtaran; Osmanlı’nın enkazından, çağının ilerisinde laik, toplumsal, bilimsel – kültürel bir altyapı oluşturarak Türkiye[…]
Yazının Devamı47 yılın terör örgütü PKK, silahlı mücadeleye son vereceğini ve kendi kendini feshedeceğini açıkladı. “Kongre”sini toplayıp “şerh” diyebileceğimiz kimi çekincelerini de içeren deklarasyonunda böyle söylüyor. Yerleşik ve de çok doğru deyişle “Türkiye’nin tapu senedi” olan Lozan Barış Antlaşması’na karşı çıkıyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin çiçeği burnundayken varlığını hukuk tabanına oturtmak amacıyla çıkarılan[…]
Yazının DevamıDEVLETTE ‘DEVAMLILIK’! Dün 6 Mayıs, Hıdrellez’di. Hepimizin, birer gül ağacı bulup dibine dileklerimizi simgeleyen ne varsa onları koyma zamanı. Henüz vakit geçmiş sayılmaz… Keşke akılsız, sevgisiz, saygısız, kültürsüz, görgüsüz, sorumluluk duygusundan uzak, argo deyişle ‘kazma sapı’ tiplerin, beyin ve yürek fukaralığından kurtulmaları için ortak bir simge olsa da gül ağaçlarının[…]
Yazının DevamıBir gün ‘Dünya Siyasî Kara Mizah Tarihi’ yazılacak olsa “Türkiye’nin AKP’li yılları”, kitaptaki en uzun bölümü oluşturur. Kitap, ‘gözünü hırs bürümüş’ muktedirlerin, neler yapabildiğine ilişkin “Kafkaesk” örnekten geçilmez! Çek yazar Franz Kafka (1883 – 1924) bilindiği gibi yapıtlarında, gündelik yaşamla “üstgerçekçiliği” (sürrealizm) ustaca harmanlayan bir romancıdır. Kafka’nın romanlarındaki betimlemeleri andıran,[…]
Yazının Devamı23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutluyoruz. Ama ne 105. kuruluş yıl dönümünde Meclis, bildiğimiz ‘egemenlik ulusundur’ ilkesinin uygulandığı Yüce Meclis… Ne de Türkiye, çocuklarımızın bayram edebildiği ‘çağının çağdaşı’ bir ülke. Bu olumsuzluklara karşın “Zor, oyunu bozar.” atasözümüzün doğrulanmak üzere olduğuna ilişkin umut verici gelişmeler yaşıyoruz. Türkiye’nin dört bir[…]
Yazının DevamıAhmet Muhip Dıranas (1909 – 1980) günümüzde yaşasaydı, bizim ‘aklıevvel’ iktidarın “Proje Okulları” adını verdiği, Türkiye’nin en köklü liselerinden ‘sürgüne gönderilen’ ya da ‘eğitimden tamamen dışlanan’ birbirinden değerli öğretmenler arasında yer alabilirdi. [Yazın (edebiyat) meraklıları bilirler; Dıranas, Cumhuriyet döneminin “saf (öz) şiir” akımının temsilcilerindir. Şiirde ‘anlamdan çok, kişisel duyguların esin[…]
Yazının DevamıÇocuk saflığı, insanın yaşı ilerleyip yaşamın isi, pisi, zifosuyla kirlenmekten az ya da çok ama mutlaka nasibini alıyor. Üç beş yaşlarındayken şakayla birbirimize saati sorar, sonra da bileğimizi ısırıp diş izlerimizin halkasını göstererek yanıtlardık: — Eti kemik geçiyor! Birkaç yaş alınca şaka anlayışımız da sanki hinoğluhinleşti: — Saat beşi bitirmiş,[…]
Yazının DevamıŞair Fuzûlî, “Karıncayı bile incitmem deme! / Bile’den incinir karınca…” diyor. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, üniversite diplomasının hukuksuz biçimde iptal edilmesinden sonra, her biri ‘suç makinesi’ olan dört gizli tanık tarafından ‘yolsuzlukla’ da suçlanıp tutuklanmasının ardından, Türkiye ayakta! Biz bu satırları yazdığımız sırada, çoğu 17 – 24 yaş aralığındaki üniversite[…]
Yazının DevamıDört gün sonra Şeker (ramazan) Bayramı. Sanki toplumca bizim ‘ağız tadımıza düşman’ birileri, bayramı zehir etmek için yine ellerinden geleni esirgemiyorlar. Olasılıklar arasına sığdırmakta güçlük çektiğimiz ne varsa bize dehşet içinde yaşatmaya devam ediyorlar… Birilerinin sanki bile isteye ‘yarattığı’ son toplum olaylarını izleyip haberleştiren en az yedi gazeteci… olgun tepki[…]
Yazının Devamıİlkyazın ilk ayı mart, sardunyalı pencereden arada bir yüzünü gösterip göz süzerek yeniyetme âşığının yüreğini hoplatan mahalle güzeli gibi. Fatih Ormanı sırtlarında, kül rengi bulutlarla saklambaç oynayan solgun ve nazlı güneş, kimi zaman ‘sobe’ deyiverse de… Ayın ikinci yarısında başlayarak hava, yönetmen Engin Ayça’nın belleğimize kazınmış Türkan Şoray – Ekrem[…]
Yazının Devamıİsmet İnönü (1884 – 1973) bir söyleşisinde, “Büyük devletlerle ilişki kurmak, ayı ile yatağa girmeye benzer; uyurken bile gözün açık olacak.” demiş. İnönü; Türk asker, siyasetçi ve devlet insanıdır. Türkiye’nin 2. cumhurbaşkanı, Cumhuriyet Dönemi’ndeki ilk başbakanı ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ilk genelkurmay başkanı. Kimi politikacıların açıkça “iki ayyaştan biri (öteki[…]
Yazının DevamıPKK terör örgütü, kurucu lideri Öcalan’ın çağrısıyla ‘silah bırakmasa’ da “ateş kes” ilan etmiş görünüyor. Öcalan’ın, durumu ‘kalıcı’ kılma koşulu olarak ‘siyasal hakları’ da kapsayan ‘kısıtlamasız af’fı öne süreceği belli. Bu arada, Kürtçenin ikinci ‘resmî dil’ olarak dayatılması, güçlü olasılık. Şair, yazar, toplumbilimci ve siyasetçi Ziya Gökalp’i, Diyarbakır’da dünyaya geldiği[…]
Yazının DevamıMedya kuruluşlarının, plaza adı verilen gökdelenlere henüz taşınmadığı yıllarda yerleştikleri mütevazı yapıların genellikle giriş katında çay ocağı bulunurdu. Gazetecinin başlıca gıdası simit ve çay olduğu ve o binalarda şimdiki gibi içecek otomatı bulunmadığı için çaycıya çok iş düşerdi. Medyamızın rahmetlik aksakallarından Çetin Altan (1927 – 2015), yarı şaka yarı ciddi[…]
Yazının Devamı1789 Fransız Devrimi, “özgürlük, eşitlik, kardeşlik” ilkelerine dayanıyordu. Atatürk ve arkadaşlarının başardığı Türk Devriminin ana tema’sı da bu olmuştur. Avrupa’daki ‘Aydınlanma Çağı’na katkıda bulunmakla kalmayıp Fransız Devrimini hazırlayan ‘düşünsel iklim’in yaratıcılarından biri, Jean-Jacques Rousseau’ydu (1712 – 1778). Cenevreli felsefeci /yazar / besteci Rousseau, günümüzden 263 yıl önce yazdığı “Toplum Sözleşmesi”nde[…]
Yazının DevamıKarikatür sanatçılarına hayranız. Bizim sayfalarca yazıyla anlatamadığımız gerçekleri onlar, basit birkaç çizgiyle en çarpıcı biçimde dile getiriverirler. Ferruh Doğan’ın (1932 – 2000) efsanevi Tef mizah dergisinde yayımlanan bir karikatürü, belleğimizde capcanlı: ‘Su geçirmez’ saatlerin yeni çıktığı yıllar… Ağa, çalımından geçilmeyen tavırla köyde yürüyor. Yanaşması, elinde su dolu bir kavanozla ona[…]
Yazının Devamı