Yazım, Kara Yazım -3

Türkçe Dilbilgisinde, ‘bir sözcüğün içinde birbirini izleyen iki ünsüz harfe yer değiştirterek’ yapılan dil yanlışına “göçüşme” (metatez) denir.

Şöyle:

Çölmek (çömlek), yanlız (yalnız), ukranya (Ukrayna), arabeks (arabesk)…

Aynı sözcük içinde ‘birbirini izlemeyen iki ünlü harfin yer değiştirdiği’ yazım yanlışına ise rastlamamıştık.

Şimdi, buna da tanık olduk.

Halk TV’nin 1 Şubat 2018 günkü bir haber bülteninde KJ:

“Nufüs 80 milyonu geçti”

Bir ülkede, bir bölgede, bir evde belirli bir anda yaşayanların sayısı, demek olan Arapça kökenli sözcüğün doğru yazımı:

“Nüfus”

Halk TV’deki başlığı atan arkadaş herhâlde ‘klavye sürçmesi’ azizliğine uğradı diye düşündük önce! Ama, haberin alt başlığında da yanlış yineleniyordu:

“TÜİK, nufüs verilerini açıkladı”

Medyamızdaki yazım yanlışlarına değinmeyi sürdüreceğiz.

GÖÇ(ERTİLMEK)

TÜİK’in söz konusu 2017 yılı nüfus sayımıyla ortaya çıkan iç karartıcı, yaşamsal gerçekler de var.

Bu konuda son söyleyeceklerimizi, baştan söyleyelim:

Bir ülkede halk sağlığı, toplumun nitelikli ve ucuz gıda maddeleriyle beslenebilmesine bağlıdır. Bunun da ilk koşulu şudur:

Tarımsal üretim – tüketim zincirinin ilk halkası olan çiftçinin, devletçe desteklenmesi. AB üyeleri ve ABD dâhil tüm ileri Batı ülkeleri, bu devlet politikasını titizlikle uygulayıp tarım üreticilerine çok ciddi parasal destekler sağlıyor.

Türkiye’de 2006’da yürürlüğe giren Tarım Yasası da her yıl bütçeden Gayrisafi Millî Hasıla’nın en az yüzde birinin çiftçiye kaynak olarak aktarılmasını öngörüyor. Buna göre, 2007 – 2017 yılları arasında tarım üreticilerimize toplam en az 171,5 milyar lira ödenmesi gerekiyordu. Ancak ödeme, 84 milyar lirada kaldı. Tarımsal girdi fiyatları sürekli arttığı için de çiftçilerimiz bankalara, aracı – tefecilere gırtlağına kadar borçlandı.

TÜİK’in verilerine dönecek olursak… 2007‘de, halkımızın yüzde 29,52’si köylerde yaşıyordu. 2017’de bu oran yüzde 7,49’a indi. Kent nüfusunun toplam nüfusa oranı da 70,48’den 92,51’e yükseldi. Son on yılda, köyden kente göç büsbütün ürkütücü bir hâl aldı.

Ve, temel gıda maddelerinin tümünü ithal eder duruma sokulan Türkiye’yi korkarız ki bu gidişle daha da karanlık günler bekliyor.

ÇARE NEREDE

CHP’de, Türkiye’nin düşürüldüğü bu çıkmazdan nasıl kurtulabileceği üzerine kafa yoran genç, çalışkan, pırıl pırıl bir akademisyen – parlamenter var; Edirne Milletvekili Doç. Dr. Okan Gaytancıoğlu. Partide tarımdan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak Türkiye’yi karış karış dolaşıp çiftçimizle hemdert oluyor. İktidara gelince ülke çapında tarımsal üretim planlaması yapacaklarını, yerli üretimi özendireceklerini, çiftçinin yasal hakkı olan devlet desteğinin birkaç yandaş müteahhide peşkeş çekilmesine son vereceklerini söylüyor.

CHP’ye -haksız olarak- kadro yetersizliği eleştirisi yöneltenlere biz de diyoruz ki:

Okan Gaytancıoğlu’ndan, Türkiye’nin bu ağır yarasına neşter vuracak çok başarılı bir tarım bakanı olur.

GRAM GRAM ‘EPİGRAM’

 ‘Sol elle yemek / Şeytan işidir’ / Buyurmuş Diyanet / Gel de cehennem meleğinde ara / Adabımuaşeret!