DEVLETTE ‘DEVAMLILIK’!

DEVLETTE ‘DEVAMLILIK’!

Dün 6 Mayıs, Hıdrellez’di.
Hepimizin, birer gül ağacı bulup dibine dileklerimizi simgeleyen ne varsa onları koyma zamanı.
Henüz vakit geçmiş sayılmaz…
Keşke akılsız, sevgisiz, saygısız, kültürsüz, görgüsüz, sorumluluk duygusundan uzak, argo deyişle ‘kazma sapı’ tiplerin, beyin ve yürek fukaralığından kurtulmaları için ortak bir simge olsa da gül ağaçlarının altına bırakıversek.
Hıdrellez’in anlamını hemen hepimiz biliriz;
‘Karanlıklar ülkesi’nde arayıp buldukları “bengisu”dan (abıhayat) içerek ‘ölümsüzlüğe’ kavuşan Hızır ile İlyas’ın, her 6 Mayıs’ta göveren bir gül ağacının altında buluşup söyleştikleri, Müslümanlık – Hıristiyanlık ortak inanışı.
Gariptir; bizim ‘yerli ve millî’ kimi siyasetçilerin, sıfatlarına “daimî” sözcüğünü de ekleyip “koltuklarını ömür boyu koruyacakları” inancıyla kurdukları bağlaşıklığa (ittifak) benziyor sanki.
Aradaki fark, bizimkilerin baharı beklemeyip ‘al gülüm ver gülüm’ muhabbetini ‘dört mevsim, yedi yirmi dört’ sürdürmeleri!

DURUMDAN VAZİFE ÇIKARMAK

İnanışın aslına bakılırsa bengisuyu içen iki hazretten Hızır’ın karada, İlyas’ın da denizde zorda kalanların yardımına koşup mucize kurtuluşlar sağlamaları gerekiyor.
Oysa, bizdeki bir garip durum da şu:
Benzetme yerindeyse yerli Hızır ve İlyas, dara düşenleri ferahlatmak yerine, ‘sürekli iktidar’ iksiri olarak gördükleri “bengisu”yu kaptırabilecekleri saplantısıyla rakip İskender-i Zülkareyn’leri ‘hedef göstermeyi’ önceliyorlar!
Ve olanlar oluyor!
Örneğin, son olarak mevcut Cumhurbaşkanı, “Bakalım cumhurbaşkanlığı hevesi yolunda daha kaç CHP’li siyaset girdabında telef olup gidecek!” dedikten sadece dört gün sonra, CHP lideri Özgür Özel, tokatlı saldırıya uğruyor. ‘Durumdan vazife çıkaran’ da hafife alınabilir biri değil; dört çocuğundan ikisini öldürüp ikisini de yaralayan, azılı bir katil. 16 yıl hapis yattıktan sonra 2020’de ‘şartla tahliye’ edilerek aramıza karışmış.
Adeta bağıra bağıra gelen çirkin olay; bilindiği gibi 4 Mayıs Pazar günü yaşandı. DEM Parti milletvekili, TBMM Başkanvekili, sanatçı Sırrı Süreyya Önder için düzenlenen cenaze töreninden sonra, İstanbul Atatürk Kültür Merkezi (AKM) önünde.

SKANDAL TALİMAT SAVI

Henüz yalanlanmayan sava göre, İstanbul’un üst düzey Emniyet yetkililerinden biri, “CHP lideri Özgür Özel’in makam aracının AKM otoparkına sokulmaması” buyruğunu verdi.
Ana Muhalefet Partisi lideri, devlet protokolünde ‘beşinci’ sırada; Meclis’te çoğunluğa sahip AKP’nin Grup Başkanı’nından sonra geliyor. Buna karşın, AKM’deki törene katılan pek çok siyasetçiye otopark olanağı tanınırken Özel’in makam aracı, sokağa bırakılmak zorunda kalındı.
Bu yüzden de Özel, tören bitiminde doğrudan otoparka gidip aracına binmek yerine, protokol kapısına yönlendirilmiş oldu.
Ve protokol kapısının önünde, saatlerdir bekleyen caniye gün doğdu. Korumaların bir an boş bulunmalarından yararlanıp kendi deyişiyle Özel’e “Osmanlı tokadı” attı.

ŞİDDET DAMARI KANIYOR

Yakalanan saldırgan, olaydan sonra “CHP’ye yemek kartı almak için başvurdum, partili olmadığım için vermediler.”; “Özel, gençleri sokağa çağırıp birbirine saldırtıyordu.”; “Bir anlık öfkeye kapıldım.” vb. zırvaları ardı ardına yineliyor.
İşsiz güçsüz olduğu hâlde, banka hesabında 380 bin lira olduğu ortaya çıkan cani, beş ay kadar önce İBB’ye giderek “Cezaevindeki arkadaşlarımdan, Ekrem İmamoğlu’na suikast yapılacağını duydum.” diye ihbarda bulunmuş.
‘İnsanı, yüzünden tanıma sistemi’ içeren kameralar günümüzde neredeyse işportaya düşmüşken polisin, AKP protokol kapısının önünde saatlerce cirit atan caniyi nasıl olup da saptayamadığı sorusu ise yanıtsız kalıyor.
Oysa, 2022 Ocak ayında İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İngiltere’nin Türkiye Büyükelçisi Dominick Chilcott ile balıkçıda ‘kamuya açık’ olarak buluşunca adeta lokmalarını sayacak denli pür dikkat izleyip tepe tepe kullanmaya kalkmışlardı.
Bu arada kimi yetkililerimiz, dillerinden düşürmedikleri ‘devlette devamlılık’ ilkesini yanlış anlayıp yanlış mı yorumluyorlar acaba?
Örneğin, eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, CHP’nin önceki Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun “şehit cenaze törenlerine alınmaması” buyruğunu verebilmişti. Elbette bu kanunsuz yasağa uymayan Kılıçdaroğlu, 21 Nisan 2019 tarihinde Ankara’nın Çubuk ilçesinde, sabıkalı bir ‘inek hırsızı’ tarafından yumruklanmış, yakılarak linç edilmek istenmişti.
Kimi AKP’lilerin elini öpüp kahraman ilan ettikleri inek hırsızının, ‘adlî kontrol şartıyla serbest bırakıldığını’ kaçımız anımsıyoruz?
Ya da İBB Başkanı İmamoğlu’nun, 14 Mayıs 2023’te Erzurum halk buluşması sırasında uğradığı taşlı saldırıyı? ‘Taş Devri saldırganı’ 28 sanığın, ‘kasten adam yaralamak’ suçundan sadece 5’er ay 26’şar gün hapisle cezalandırılıp salıverildiklerini?..
Gazeteci Hrant Dink’i öldürdükten sonra kimi Emniyet yetkililerinin arkasına Türk Bayrağı asarak birlikte poz verdikleri kişiyi de en son çıkarıldığı adliyeden, elindeki tespihi sallayarak çıkarken gördük. “Arkam sağlam; ben adalet falan sallamam!” der gibiydi.

ÇİFTE ‘KELEBEK ETKİSİ’

İnsanı kahreden örneklere daha fazla yer vermeden, doğadaki avuntu kaynağımız Hıdrellez’e dönelim…
Acaba, has ipekten bir ağ edinip kelebek avlayarak gül ağacının altına mı koysak?
Neden? derseniz…
Amerikalı meteorolog ve matematikçi Edward Lorenz, “Kaos Kuramı” olarak adlandırılan -bizim de sıklıkla anımsattığımız- şu bilimsel gerçeği ortaya çıkarmıştı, biliyorsunuz:
“İlkbaharda, Pekin’de bir kelebeğin kanat çırpması, sonbaharda Meksika Körfezi’ndeki fırtınaların yörüngesini değiştirir.”
Gezegenimizi kasıp kavuran ‘baş haydut’ , gariban Meksikalılara o körfezin adını bile çok görüp “Amerikan Körfezi” diye özelleştirdi, diyebilirsiniz.
Olsun.
Baş ya da son, hiçbir haydutun, Dünya’yı kendi çevresinde döndürecek gücü yok ya!
Bizim sözünü edeceğimiz ‘kelebek’lerden ilki, İstanbul’un Üsküdar İlçe Belediyesi’ndeki AKP’li Belediye Meclis üyelerinden Ekrem Baki. Daha doğrusu, 5 Mayıs 2025 günkü oturuma değin AKP’li olan Baki. Söz konusu oturumda, AKP’den istifa ettiğini şu sözlerle duyurdu:
“Kendimle ilgili bir durumu açıklamak istiyorum. Son günlerde ülkemizde yaşanan ve muhalefete karşı yürütülen ağır baskılar ve dozunun giderek artması, iyiye evrileceğine dair bir işaret göremiyor oluşum ve gerek hukuk gerekse siyaset anlayışımın bununla bağdaşmaması sebebiyle mensubu bulunduğum Adalet ve Kalkınma Partisi’nden istifa etmiş bulunuyorum.”
İktidar partisi ile bileşenlerinden, özellikle kadınların bu istifa açıklamasını sözcüğü sözcüğüne üzerinde durup düşünerek değerlendireceklerini umuyoruz.
İkinci ‘kelebek’ ise Bolu Kartalkaya’daki otel yangınında, diri diri yanan ya da dumandan boğulan 78 kişiyle birlikte üniversite öğrencisi oğlunu yitiren Danıştay 9. Daire Başkanı Abdurrahman Gençbay.
35 yıllık hâkim Gençbay, TBMM’deki soruşturma komisyonunda, şu unutulmaz konuşmayı yaptı:
“… Kimisi diyor ki ‘Ne oldu başkanım dosya mı okuyorsun?’ Yok, dedim. Devletim bana gözyaşları içinde oğlumun dosyasını okutuyor. Mesleğe başlarken yargıya olan güven, yüzde 80’ler civarındaydı. Bugün, yüzde 20’ler seviyesine indi. Ben o derslerine girdiğim arkadaşlarıma ‘Bizim nesil sınıfta kaldı’ diyorum. Kimse ‘Ben iyi bir yargıcım’ demesin. Takım oyunu, hepimiz sınıfta kaldık.”

GRAM GRAM ‘EPİGRAM’

Özel’e tokat atan eli kutsayan
Sapkın ağızlardan akıyor salya,
CHP aracını resmî otoparka
Sokturtmayan yetkiliye verilir mi
Karpuz kabuğundan madalya?..