‘SES BAYRAĞIMIZ’ YERLERDE -1

Fazıl Hüsnü Dağlarca (1914 – 2008), kendine özgü bir akım yaratan, en üretken şiir ustalarımızdandı. “Türkçe Katında Yaşamak” adlı şiirinde, ana dilimize bağlılığını, belleğimize kazınan şu dizesiyle anlatmıştı: “… Türkçem benim ses bayrağım.” Şimdi sağ olsa ‘ses bayrağının nasıl yerlerle süründüğünü’ görüp çok üzülürdü. Yazılı ve görsel medyada izlediğimiz kadarıyla[…]

Yazının Devamı

‘BU CENNET BU CEHENNEM’ -3

Egemen siyasetçilerden sıklıkla işittiğimiz bir söylem: — Hepimiz aynı gemideyiz. Bize göre ise sanki karada, bir ‘raylı sistem’le ilerlemeye çalışıyoruz. Kavramı, değerli ruhbilimci (psikanalist) A. Kadir Özer’den ödünç aldık; “Kafada raylaşma” Ruhbilimciler, psikoterapi uyguladıkları kişilere hasta değil, ‘danışan’ diyorlar. Ruhbilimci Özer, üst düzey yöneticiliğe yükselmiş bir kadın ‘danışan’ına, ‘buyruğundaki tüm[…]

Yazının Devamı

‘BU CENNET BU CEHENNEM’ -2

Medyada, hemen her orman yangınından kısa süre sonra doğanın kendini yenileme çabasını yansıtan görüntüler dikkatinizi çekmiştir. Neredeyse tümüyle yanmış bir ağacın gövdesinden fışkıran taptaze sürgünler, kundakçı rantiyenin karanlık yüzüne çarpan birer tokat gibidir. Ağacın ölüme böylesine direnmesinde, ortakyaşarlık (simbiyotik hayat) ne denli etkilidir, bilemiyoruz. Nâzım’ın deyişiyle ‘kardeşçe’ bir yaşamın hüküm[…]

Yazının Devamı

BU GİDİŞLE CHP’Yİ TİMSAHLAR YER Mİ?

Kimi insanlar (ve de kurumlar) üzerinde “Tehlike anında kırınız!” yazısı bulunan ama kırılmaz camlarla kaplı, korunaklı mahfazalara benziyor. Babıâli’nin en renkli kişilerinden İlhan Banguoğlu (1927 – 2018) öyle biriydi. Şimdiki adıyla SGK’nin Samatya’daki İstanbul Hastanesinde tedavi gördüğü sırada, yatakta olması gerekirken koridora çıkan rahmetlik İlhan Ağabeyi bir hastabakıcı yüksek sesle[…]

Yazının Devamı

SORGU SUAL…

Eski Yunan düşünürü Sokrates (İÖ 470 – 399), öğrencisi Platon’un aktardığına göre, “Sorgulanmamış yaşam, yaşanmaya değmez.” demiş. Platon’un öğrencisi Aristoteles (İÖ 384 – 322) de kısaca, “her canlının varlığının bir nedeni olduğunu, insanın dünyaya ‘mutlu olmak için’ geldiğini” savunur. ‘Mantığın babası’ Aristoteles’in, kısacık yaşamımızda’ neden mutlu değiliz?’in yanıtını aramamızı önermemiş[…]

Yazının Devamı

FANTEZİ ZAMANI

FANTEZİ ZAMANI Dünya kediler kentinde iki kedi konuşuyorlardı. Orası da neresi? diye sormayacaksınız umarız. İstanbul elbet. İkisi de öyle besiliydiler ki yürürken karınları yere değiyordu. Ama, birbirinden farklı dünyaların kedileri gibiydiler. Belki aynı cinsten olmaları, onları birbirine yaklaştırmıştı. Ankara (ya da Angora) kedisiydi ikisi de. Zamanında Vikinglerden alınıp Anadolu’ya getirildiği[…]

Yazının Devamı

YAKIN TARİHE UZAK OLMAK

Bugün, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli kilometre taşlarından Lozan Barış Antlaşması’nın 101. yıl dönümü. Yaygın ve bizce de doğru tanımlamayla “Türkiye’nin tapu senedi” olan Lozan için Atatürk, Söylev’inde (Nutuk) şöyle diyor: “Bu antlaşma, Türk Milleti’ne karşı, yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış büyük bir suikastın sonuçsuz kaldığını[…]

Yazının Devamı

‘BUGÜN DE KAYBETTİK’

Yüce Tanrı, kimseyi Haruki Murakami’siz bırakmasın! Sabahın saat beşinde havanın böylesine boğucu olduğunu pek anımsamıyoruz; İstanbul’da duyumsanan sıcaklık 27 derece. Aslında pek yüksek sayılmaz ancak havadaki nem oranı yüzde 100’lere yaklaşınca insanın soluğu -göğsüne TÜİK Başkanı oturup bir de ümüğüne sarılmış gibi- kesiliyor! Neyse ki içine itildiğimiz kuyuya Murakami bir[…]

Yazının Devamı

TEŞEKKÜRLER ÇOCUKLAR!

Mutluluğa, başarıya, yürek dolusu gülmeye ulusça ne denli aç bırakıldığımız, Euro 2024 Futbol Şampiyonasında bir kez daha ortaya çıktı. Ulusal futbol takımımızın çeyrek finale yükselerek Türkiye’nin adını Avrupa’da ‘ilk sekiz’ arasına yazdırması karşısında çocuklar gibi sevindik. Geçen Cumartesi gecesi oynanan son karşılaşmada, ayaktopunun dünya devlerinden biri olan Hollanda’yı yenmemiz işten[…]

Yazının Devamı

ÇOK GEÇ OLMADAN…

Fransız Aydınlanması’nın mimarlarından düşünür / yazar Voltaire (1694 – 1778) “Tanrı kadınları, erkekleri evcilleştirmek için yarattı.” demiş. “Evcil”in karşıtı “yabanıl” yani “vahşi”. Geçen hafta, 246. ölüm yıl dönümü nedeniyle anılan üstadın özdeyişinde ‘evcilleştirmek’ yerine ‘evcimenleştirmek’ demiş olması bizce daha güçlü olasılık. Kadın, ‘akşamcı’ olan kocasını evcimenleştirmek için bir umut, ona[…]

Yazının Devamı

EKMEK ARASI ‘KISIR DÖNGÜ’!

Lise öğreniminde bizim gibi felsefe okumuş kuşaklar, “Giritli kısır döngüsü”nü (çatışkı, paradoks) bilirler. İÖ 6’ncı yüzyılda yaşamış olan düşünür Epimenides, “Tüm Giritliler yalancıdır.” diye bir önermede bulunur. Önermesini doğru sayarsak Epimenides’in yalancı olması gerekir; çünkü, o da bir Giritlidir. Eğer, Epimenides yalancıysa her söylediği gibi, “Tüm Giritliler yalancıdır.” önermesi de[…]

Yazının Devamı

DİLİM YOKSA BEN KULUM -5

Türkçemizde, “Gemisini kurtaran kaptan.” diye bir deyim var. Daha çok ‘yergi’ amacıyla söylenen bu söz, ‘güç duruma düştüğünde ne yapıp edip kendisini ya da yakın çevresindekileri kurtaran Şark kurnazlarına yönelik -biraz da kıskançlıkla karışık- övgü, alkış, onay’ ögeleri içerir. Aziz Nesin (1915 – 1995), “Gemisini kurtaran kaptan.” deyimine, şu ‘alaysılama[…]

Yazının Devamı

DİLİM YOKSA BEN KULUM -4

Merhaba yaz. Yeni mevsimin bu ilk ayının adı, Süryanicede ‘sıcak’ demek olan “hazaran / hazuran”dan geliyormuş. Şimdiden her sabah ‘biraz daha sıcak’ hâttâ her anlamda ‘yakıcı’ günlere uyanıyoruz. Su serpilmesini bekleyen yürek yangınlarımız, henüz güneş doğmadan pencereleri, balkon kapılarını zorluyor. Hoş, onlar zorlamasa da balıkçı Haydar, sıtma görmemiş sesiyle avaz[…]

Yazının Devamı

DİLİM YOKSA BEN KULUM -3

Ortancalar tomurcuklandı. Gölgeli kuytuları seven dinginlik çiçekleridir onlar. Ama, birkaç haftaya kalmadan, o durağanlığın içinde rengârenk bir coşku patlamasıyla yolumuzu ve de soluğumuzu keseceklerini biliyoruz. Hep yaptıkları gibi. Yeter ki onları serpilip gelişecekleri uygun toprağa ekelim, sulayalım ve… İlle de sevelim. Okulların yaz dinlencesine girmesine yaklaşık iki hafta kala, çocuk[…]

Yazının Devamı

DİLİM YOKSA BEN KULUM -2

‘Öfkesi burnunda’ insanlarız. “Öfke” sözcüğünün, eski Türkçe “öpke”den geldiğine bakılırsa atalarımız da öfkeliymiş. İsmet Zeki Eyüboğlu’na (1925 – 2003) göre (1), ‘karaciğer’ anlamındaki “öbge; övke> öyken / öygen > öfke” değişimine uğramış (1). Dilbilim araştırmacısı Eyüboğlu; “öfkelenme olayında yüzün kızarması, yüze kan yürümesi, gövdenin ısınması karaciğerle bağlantılı sanıldığından öpke /[…]

Yazının Devamı

DİLİM YOKSA BEN KULUM -1

Türkçemiz, ulusal kimliğimizin en önemli öğesi. Ve bilimsel bir gerçek: İnsanoğlu, sözcüklerle düşünüyor. Yani, önce ‘düşünen birey’, giderek de ‘düşünen toplum’ olması için mutlak gereklilik, dilini varsıllaştırıp ‘doğru ve güzel’ kullanmak. Atatürk’ün, ‘ulusal kültürümüzü çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkarma’ ülküsünü gerçekleştirmemiz de buna bağlı. Tanrı katında ‘insan’ demek olan “kul”un[…]

Yazının Devamı

‘SİYASÎ’ HIDIRELLEZ

‘İlkyazı muştuladığına’ inanılan cemrelerin sonuncusu toprağa düşeli iki ay oldu. En çok ‘yoksul evlerinin karabasanı’ olan kış, ilkyaza sık sık direnip ruhumuzu karanlıklar ülkesine geri döndürmeyi sonunda bıraktı… 5 – 6 Mayıs günleri kutladığımız Hıdırelllez ile, ılık bir yaz selamı çaktı. Müslümanlık – Hıristiyanlık ortak inanışına göre iki kutsal kişi,[…]

Yazının Devamı

23 NİSAN AKLI VE İSTİRİDYE DİKKATİ -2

Çok sevdiğimiz Japon yazar Haruki Murakami (doğ. 1949), “Sahilde Kafka” romanının bir yerinde şunu söyler (1): – Kulak ver, Kafka Tamura, dedi Oşima. Kulak ver, istiridye gibi tüm dikkatinle. Millî Eğitim Bakanlığınca (MEB), geçen hafta yapılan, ulusal eğitimde öngördükleri değişikliklere ilişkin açıklama, bize yukarıdaki uyarı sözünü anımsattı. Ülkemizin bütün öğretim[…]

Yazının Devamı

23 NİSAN AKLI VE İSTİRİDYE DİKKATİ -1

Dün, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutladık! Millet Meclisi, 23 Nisan 1920’de, son padişah Vahdettin’in İngilizlere sığınıp kaçarak işgalci düşmana terk ettiği yurdumuzu geri almak için verdiğimiz Kurtuluş Savaşı sürerken açıldı. Kuvayı Milliye’nin Galip Hoca takma adlı neferi, Türkiye’nin 3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar’dan (1883 – 1986) , genç[…]

Yazının Devamı

MUTLU OLMAYI UNUTMAYALIM

Doğa, ilkyaz doğurganlığını yaşıyor. Bütün canlıları, renk renk, biçim biçim, misk kokulu mutluluğa çağırıyor. Deniz kıyıları, parklar, bahçeler, insan çağlayanı. Gelgelelim, bir parlak güneşin, bir de çocukların dışında güleryüz hak getire! Bunca güzelliğin cömertçe sunulduğu ‘öteki’ hepimizin bakışlarında, terk edilmiş sokak köpeği hüznü. Ömrümüzden bir bayram daha gitti; yine gönlümüzce[…]

Yazının Devamı