Sabahın erken saatlerinden beri yağmur yağıyor. Karşı bahçenin duvarını boydan boya saran hanımelinin sarı – beyaz çiçekler açmış olduğunu yeni ayrımsıyoruz. Ağaçların, çimenlerin ilkyaz yeşili; güllerin kan kırmızısı, ‘gönlüm sende pembe’si, ışıl ışıl gözleriyle ağlarken gülümseyen birer çocuk! Kurşun rengi gökyüzü, bulutlarını belli belirsiz aralayarak Eros’un gümüş oklarına geçit verince[…]
Yazının Devamı