Türkçeleşmiş, Türkçe midir-1

Öğrencilik yıllarımızda, küçümsediğimiz Orta Doğu ülkelerinden üniversite eğitimi için Türkiye’ye gelen yaşıtlarımızın kıskandığımız bir yönü vardı. Devlet okullarından mezun bu gençlerin her biri, çok iyi İngilizce ve / veya Fransızca konuşabiliyordu. Sanırız hâlâ da öyle.

Türkiye’deki ulusal eğitim dizgesine gelince… Sosyal medyada okuduğumuz bir iletiyi düşündükçe hâlâ gülüyoruz. İleti şöyleydi:

“Türk eğitim sisteminin iki eksiği var: Biri eğitim, diğeri sistem.”

Her şakada bulunan gerçek payının, bu iletide yüzde yüz olduğuna inanıyoruz.

ÜÇ YÜZ YILLIK GAFLET!

Aslında, özellikle Fransızcanın, yüzyıllardır genlerimize işlemiş olması gerekiyor. Çünkü,  387 yıl (1535 – 1923) süren kapitülasyonlarla Fransızlara, Osmanlı topraklarında her kilisenin yanına bir de ‘okul açabilme’ olanağı sunmuşuz. İstanbul’daki ilk Fransız okulu, Saint – Benoît Lisesi (1583). Fransızca öğretim yapılan bu okulun müfredatına Türkçe dersinin konulması ne zaman akıl edilmiş olsa beğenirsiniz? Kuruluşundan üç yüz yıl sonra, 1883’te!

Abdülaziz döneminde Mekteb-i Sultani (Galatasaray Lisesi, 1867) gibi okulların eklenmesiyle 1913’te Trakya ve Anadolu’da açılan Fransız okulları şaşırtıcı bir sayıya, 504’e ulaşmış.

[Meraklılarına, değerli dilbilimci Sermet Sami Uysal’ın, “Türkçe’de Yaratılan ‘Fransızca’ Sözcükler – Türkçe’de Anlamları Değiştirilen Fransızca Sözcükler” (YKY) kitabını öneririz.]

Türkçeye verdiğimiz, daha doğrusu vermediğimiz öneme ve yabancı dille ilişkimize değgin birkaç çarpıcı örnek var.

Çaldıran Savaşı (1514) öncesi Yavuz Sultan Selim, Safevi Hükümdarı Şah İsmail‘e bir mektup yazar. Yavuz’un mektubu Farsçadır. Şah İsmail, Yavuz’a yanıt gönderir; Türkçe. Aslında, her iki padişah da Türk’tür; ama, Türkçe yazmayı yeğleyen bizimki değil, Şah İsmail olmuştur.

Tanzimat Edebiyatı’na değin Türkçede, nokta ve virgül dışında noktalama imi yoktu. Ancak 19. yüzyılda Şinasi ( 1826 – 1871 ) ile başlamıştır.

Yabancı dille ilişkimizi ise günümüzün Robert Kolejlileri, ayırdında olmadan çok veciz biçimde dile getiriyorlar. İngilizce öğretim yapılan bu okulu bitirenler, “Robert Kolej mezunuyum.” diyorlar. İngilizce okunuşuyla ‘rabırt kolıç’ demeleri gerekirken. Üstelik, okullarının adını Fransızca da söylemiş olmuyorlar; çünkü Fransızcada “Robert”in r’si okunmaz; ‘rober kolej’ denir.

Konuyu haftaya sürdüreceğiz.

GRAM GRAM ‘EPİGRAM’

Türkiyem / Enerji atılımı / Yapacakmış / Oysa gücümüz yerinde / İhtiyacımız yok fazlaya / Yeterli enerjimiz var / Birbirimizi boğazlamaya!