Günümüz egemenleri, aralarında 100 yıllık Cumhuriyetimizle yaşıt olanların da bulunduğu hemen tüm kamu kurum ve kuruluşlarını amaçlarından koparıp adım adım kendi meşreplerine (1) uydurmayı sürdürüyorlar.
Bunlardan biri, Atatürk’ün yönergesiyle (talimat) 12 Temmuz 1932’de kurulan Türk Dili Tetkik Cemiyeti; şimdiki adıyla Türk Dil Kurumu (TDK).
Doğrusu, TDK’yi TDK olmaktan çıkarmak için fazlaca çaba harcamaları da gerekmedi.
12 Eylül 1980 Askerî Darbesi’nden sonra kapısına kilit vurulan TDK, ardından göstermelik olarak Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu adıyla sözümüz ona yeniden açılmıştı. Askerî liselerde Türkçe dersi vermiş olan kimi apoletliler, dil uzmanı (!) diye Kurum’a atandılar. Bunların arasından, gerçek uzmanların daha önce binbir emekle hazırladıkları bilimsel kitapları kendi imzasıyla yeniden bastırıp telif ücreti almaktan utanmayanlar bile çıktı.
Cuntacılar tarafından üstelik Atatürk’ün adı verilerek O’nun yolundan saptırılan ve kuruluşundaki kimliği elinden alınan TDK’nin, kâğıt üzerinde kalan amaçları:
“Türkçenin yazılı ve sözlü kaynakları üzerine bilime dayalı araştırmalar yapmak; bilim, sanat, yazın (edebiyat) ve öğretim dili olarak gelişmesini, her alanda doğru kullanılmasını sağlamak.”
PARASINA DA EL KOYDULAR
Büyük Önder, TDK’nin ve Türk Tarih Kurumu’nun (TTK) bağımsız olarak çalışabilmeleri için Türkiye İş Bankası’ndaki hisselerinin temettü gelirinden toplam 28.09’luk bölümün her yıl söz konusu iki kuruma ödenmesini vasiyet etmişti. Hisseler, CHP tarafından temsil ediliyordu.
Bu gelir, kimlerin iştahını kabartmadı ki!
Hele, aralarından bir siyasî parti lideri vardı ki onun söz konusu geliri kendi partisine aktarmak istediğine inanmakta bugün bile güçlük çekiyoruz. Ama, acı bir gerçek. TDK’nin unutulmaz Genel Yazmanı, şair Cahit Külebi’nin (1917 – 1997), kendisi de aynı zamanda bir kültür insanı olan bu siyasî lidere küskün öldüğünü belirtmekle yetinelim şimdilik.
Elbette sonunda, hiçbirinin başaramadığını AKP iktidarı başardı!..
Tıpkı, sloganlarındaki gibi:
“Yaparsa AKP yapar!”
2020 yılında, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’a; TDK ile TTK gelirlerinin Hazine’ye aktarılıp aktarılmadığı soruldu.
Ve bingo! (2)
Hesapların 20 Mart tarihi itibarıyla Hazine’ye aktarıldığını doğrulayan Bakan Ersoy, duruma uygun bir kılıfı da dile getirdi:
“Para alınıyor gibi algılanılmamalı, gelen kaynaklar tek hesapta toplanıyor.”
Bloomberg TV’ye göre, el konulan temettü geliri 3,7 milyar lira değerindeydi. (3)
ANA DİLİMİZE DÜĞÜM!
Egemenlerin, yazımızın başında belirttiğimiz gibi amaçlarından saptırmadığı kamu kurum ve kuruluşu neredeyse kalmamışken Atatürk’ün TDK’si için iyimser beklenti içinde olunabilir mi! diyebilirsiniz.
Haklısınız.
Hele, kendilerini “Yeni Osmanlıcı” diye tanımlayanların ‘doğru Türkçe kullanmak’ bir yana, ‘Türkçe konuşup yazmak’ gibi bir kaygılarının bile olmadığı ortada.
Tam tersine, Arapçanın ‘resmî dil’ olmasını isteyenleri kimi kilit görevlere getirdiklerini, en azından koruyucu kanatlarının altına aldıklarını söyleyebiliriz.
* Yukarıda anımsattığımız gibi, TDK’nin kuruluş amaçları arasında, “Türkçenin öğretim dili olarak gelişmesini, her alanda doğru kullanılmasını sağlamak” da var.
* Ama, 8 Ocak 2022’den beri T. C. Millî Eğitim Bakan Yardımcılığı koltuğunda, “Türkçe öldü!” diyerek imam- hatiplerde Türkçe konuşmanın yasaklanmasını öneren Nazif Yılmaz oturuyor. (4)
‘RESMÎ DİL ARAPÇA’ İSTEMİ
* SADAT adlı paramiliter (5) teşkilatın kurucusu, emekli general Adnan Tanrıverdi’nin; başkenti İstanbul, “resmî dili Arapça” olacak bir İslam Devletler Birliği (ASRİKA) kurulmasını istediği biliniyor. (6)
* Sayın Cumhurbaşkanı, Partisinin 18 Mayıs 2022 günkü Grup toplantısında, SADAT ve Tanrıverdi için “Bizimle uzaktan yakından ilgisi yok.” demişti.
* Eski Cumhurbaşkanı Güvenlik Başdanışmanı, eski Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurul Üyesi sıfatları kartvizitine sığmayan Adnan Tanrıverdi’nin hâlen SADAT Başkanlığı görevini yürüten oğlu Melih Tanrıverdi, Erdoğan’ın geçen hafta Suudi Arabistan’a yaptığı resmî gezideki heyette yer aldı.
* “Türklük, Anayasa’dan çıkarılsın!” diyen Hüda Par; AKP listelerinden girdiği 14 Mayıs 2023 seçimlerinde, dört milletvekilliği kazandı. ‘Domuz bağcı Hizbullah’ mirasçısı partinin lideri Zekeriya Yapıcıoğlu, kendilerini Fatih Sultan Mehmet’in yerine koyan (!) Yeni Osmanlıcıların adeta “Ya o bizi alacak ya da biz onu!” dedikleri İstanbul’dan milletvekili!
TDK’ye dönersek…
Kurum geçen hafta, Güncel Türkçe Sözlük’ün 12. basımına “Türkiyeli” sözcüğünü ekledi.
Acaba TDK eliyle; Hüda Par’ın “Türklük, Anayasa’dan çıkarılsın!” isteğini yerine getirmenin bir ön hazırlığı mı yapılıyor? diye düşünmekten kendimizi alamadık.
Bu arada, sosyal medyadan yoğun tepkiler yükselince “Türkiyeli” sözcüğünün Güncel Türkçe Sözlük’ten apar topar çıkarıldığını gördük.
Peki, böylece TDK kendini aklamış oldu mu?
Ya da daha geniş çerçeveden bakarak soralım:
TDK, ne yaptığını biliyor mu?
Kendi sorularımızın yanıtını haftaya yine kendimiz vermeye çalışacağız.
GRAM GRAM ‘EPİGRAM’
Hava, gündem kadar sıcak
Yakıcı zamlarla cinnetteyiz.
Adana’da belediye anonsu:
“Güneşe ateş etmeyiniz!..”
1) Meşrep: Yaradılış, huy, karakter, mizaç.
2) Bingo (İng.): Aynı adlı oyundan esinle ‘tam isabet’ anlamında.
3) Cumhuriyet gazetesinin 4 Kasım 2020 tarihli sayısı.
4) Veli Toprak’ın, Sözcü gazetesinin 13 Mart 2023 tarihli sayısındaki haberi.
5) Paramiliter: Yunanca ‘dışsal’ (haricî) demek olan “para-” ön ekiyle ‘asker’ anlamındaki “militer” sözcüğünden türetilmiş. Güç, işlev ve örgütlenme açısından ‘yarı askerî’ olan, devletçe desteklendiği varsayılan bir tür yapı.
6) Yeniçağ gazetesinin 9 Ocak 2020 tarihli sayısı.