İyide, Doğruda Birleşelim

“Santral” sözcüğünün doğru yazıldığı bir tek gazete kaldı; Cumhuriyet.

11 Nisan 2017 tarihli gazetenin, 11’inci sayfa manşetinin alt başlığında iki kez “santralını” deniliyordu.

Fransızca kökenli “santral” (Fr. central), Cumhuriyet’te yer aldığı gibi, son sesi ‘kalın l’ ile Türkçeleşmiş bir sözcüktür. Ama, medyamızda yaygın olarak ‘ince l’ ile yazılıp söyleniyor. TDK da -‘galatımeşhur’ saymış olmalı ki- medyaya uyup “santral”ı, sözlüklerinde ‘ince l’ ile yazmayı benimsedi:

“Elektrik santrali, telefon santrali, santralci…”

Bizce ‘yazım birliği’nin sağlanması adına yanlışta değil, doğruda birleşilmeli.

‘MODERATÖR’ÜN TÜRKÇESİ

Yine, Cumhuriyet’te yer alan bir ilanda, ilk kez “moderatör” sözcüğünün öz Türkçe karşılığının kullanıldığını gördük. Ankara’da bir süre önce düzenlenen 24. Adalet ve Demokrasi Kurultayı kapsamındaki açıkoturumda, Prof. Dr. Bilsay Kuruç’un “Kolaylaştırıcı” olduğu belirtiliyordu.

“Moderatör” sözcüğü; ne Türk Dil Kurumu’nun (TDK) ne Dil Derneği’nin ne Ali Püsküllüoğlu’nun Türkçe sözlüklerinde ne de Kubbealtı Lugâti’nde var.

Aslında TDK’nın, yaygınlıkla kullanılan “moderatör”e yer vermemesi bir yana, çoktan öz Türkçe karşılık önermesi gerekiyordu.

Fransızca “modérer” eylemi; ‘azaltmak, hafifletmek’ demek. “Modération” da ‘ılımlılık, ölçülülük’.

Açıkoturumlarda “moderatör”; konuşmacıları yönlendiren, bir bakıma da onların ılımlı, ölçülü olmalarını sağlayan kişi, anlamında kullanılıyor.

“Kolaylaştırıcı” sözcüğü, “moderatör”e yeğlenir mi bilemeyiz ama dilimizin özleştirilmesi konusunda örnek duyarlılık gösteren söz konusu kurultayın düzenleyicilerini kutlarız.

FEYZİOĞLU’NDAN: ‘DEVLET İNSANI’

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, 9 Mart 2017 günü Halk TV’de, sunucu Rahmi Aygün’ün konuğuydu. Adalete olduğu gibi, güzel Türkçemize de gönülden bağlı Feyzioğlu’nun, izlencede “devlet adamı” demek yerine, ilk kez işittiğimiz “devlet insanı” sözünü kullanması hoşumuza gitti.

Toplumumuzda, açıktan açığa ya da “bilinçaltı ileti” (moda söz “subliminal mesaj”) yoluyla kadın – erkek ayrımcılığını körükleyen kişi ve kesimlerin sürüsüne bereket!

Buna karşı çıkanlarımızın çabalarıyla “bilim adamı” sözü neredeyse terk edildi; artık “bilim insanı” diyoruz.

Şimdi, Metin Feyzioğlu’ndan işittiğimiz “devlet insanı” da pekâlâ “devlet adamı”nın yerini alabilir.

Galiba sıra, “iş kadını – işadamı ” ayrımından vazgeçip “iş insanı” demeye geliyor.

Kaldı ki “Benim Türküm, Lazım, Çerkezim…” gibi, bütün toplum kesimlerimizi kucaklıyormuş gibi söylenen sözler bile bizi, yine “bilinçaltı ileti” yoluyla “bölme, ayrıştırma” tuzağına çekme amaçlı olabilir.

Dilimize, kültürümüze, ulusal bütünlüğümüze el ve gönül birliğiyle sahip çıkmanın; kökenimiz, cinsiyetimiz ne olursa olsun hepimiz için tarihsel görev hâttâ varlık – yokluk savaşımı olduğunu aklımızdan çıkarmayalım.

GRAM GRAM ‘EPİGRAM’

Tarih yazdın ey halkım / Seçimin mübarek ola! / Açılışının 97’inci yılında / Temelinden sarstığın / İlk Meclis’in / Kahramanları / Ters döndü / Mezarlarında!