HER AN, BİR YAŞIMIZA DAHA GİRİYORUZ!

Türkçe sözvarlığımız (Fr. vocabulaire); atasözü ve deyim varsılı.

Yüzyıllardır söyleyegeldiğimiz bu tür sözlerden biri, ‘hiç görüp işitmediğimiz, şaşılacak yeni bir şeyle karşılaşmak’ anlamındaki deyim:

“Bir yaşına daha girmek”

TRT Haber‘de, Dünya Ekonomik Forumu‘na ilişkin yorum yapan tanımadığımız bir meslektaşımız, konuşmasında şöyle bir eylem (fiil) kullanıyor:

Formülize etmek”

Bizim bildiğimiz, ‘bir düşünceye, bir anlatım biçimi vermek’ anlamındaki Batı kökenli eylemin doğrusu:

“Formüle (Fr. formulé)etmek”

Biz, herhâlde dili sürçtü diye düşünürken meslektaşımız, eylemi iki kez daha aynen yineliyor.

Böylece bir yaşımıza daha giriyoruz!

MORAL – MORAL DEĞER FARKI

Zaten bu yabancı kökenli sözcüklerle fena hâlde başımız dertte!

Tv kanallarında sık sık karşılaştığımız bir tamlama:

“Moral değerler”

CHP’nin tanınmış isimlerinden, Parti Meclisi (PM) üyesi Haluk Pekşen, 5 Ocak 2019 gecesi Halk TV’nin “Nereden Nereye?” izlencesinde, Fatih Ertürk’ün konukları arasındaydı. Halkımızın, ekonomik ve sosyal sorunlar nedeniyle ruhsal çöküntü yaşamakta olduğunu söylerken Pekşen, şu tamlamayı kullandı:

“Toplumumuzda moral değerler…”

Fransızca kökenli “moral” sözcüğü hem ad hem de sıfattır.

Ad olarak kullandığımızda, ‘bir insanın ruhsal gücü, manevî güç, maneviyat’anlamlarına gelir.

“Moral”in sıfat olarak anlamı ise ‘ahlakî (aktöresel)dir.Dolayısıyla sayın Pekşen’in kullandığı “moral değerler” sıfat tamlaması, “ahlakî (aktöresel) değerler” demektirki bunun da anlatmak istediğiyle ilgisi yok.

Böylece bir yaşımıza daha giriyoruz!

‘İBRET DERSİ’ DENİR Mİ?

Dilimizdeki Doğu kökenli sözcükler açısından da pek parlak durumda olduğumuz söylenemez.

Yönetmen Sidney Lumet’nin “Network” filmi, “Şebeke” adıyla belli aralıklarla Tv’lerde oynatılıyor. Filmde, bir Tv kanalı yetkilisi, izlediği yayın politikasının şirketin kârını artırması üzerine görüşüne başvurduğu ortağından -ekrandaki alt yazıya göre- şu yanıtı alıyor:

“İbret verici. Devam et!”

Arapça kökenli “ibret”, kötü sonuçlanan bir olaydan alınması gereken ders, demek.Filmde, ‘şirket kârının artmış olması’ ise istenilen bir şey; dolayısıyla bundan “ibret”alınması söz konusu olamaz.

Aynı bağlamda, medyamızda sık sık “ibret dersi” denildiğini de görüyoruz. Oysa “ibret” sözcüğü, zaten “ders”i de içerdiği için “ibret dersi” demek yanlış.

Böylece bir yaşımıza daha giriyoruz!

MÜTEVAZI – MÜTEVAZİ

Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, 5 Ocak 2019 günü Ankara’da, partisinin 70 belediye başkan adayını açıkladı. Konuşmasında, iktidarı ‘alçakgönüllü’ olmaya çağıran Karamollaoğlu, bu sözcüğün karşılığı olan Arapça kökenli sıfatı, üstüne basa basa yanlış söyledi:

“Mütevazi”

Alçakgönüllü, gösterişsiz anlamlarına gelen sıfatın doğrusu, bilindiği gibi son sesi “-i” değil, “-ı” olan “mütevazı”.

Yine Arapça kökenli “mütevazi” ise ‘birbirine koşut (paralel) olan’ demek.

Yüksek öğrenim görmüş, uzun yıllar üst düzey bürokratlık yapmış, parti liderliğine dek yükselmiş bir siyasetçiden bunu bilmesini beklemek hakkımız.

Böylece bir yaşımıza daha giriyoruz!

MALUMUN İLANI DEĞİL, ‘İLAMI’

Karamollaoğlu ile aynı gün, Recep Tayyip Erdoğan da partisinin İzmir Belediye Başkan adayını açıkladı; Nihat Zeybekçi.

Foks TV, 5 Ocak 2019 günkü ana haber bülteninde, Zeybekçi’nin adaylığının zaten bilindiğini kastederek haberi, ekrana attığı şu başlıkla (KJ) duyurdu:

“Malumun ilanı”

Oysa buradaki doğru sözcük “ilan” değil, ‘bildirme, anlatma’; hukuk dilinde de ‘bir davanın mahkemece nasıl bir hükme bağlandığını gösteren resmî belge’ demek olan yine Arapça kökenli “ilam”:

“Malumun ilamı”

Böylece bir yaşımıza daha giriyoruz!

KATBEKAT / KAT VE KAT (!)

Tv kanallarında, Arapça “defa” ile onun öz Türkçe eş anlamlısı “kez” sözcüğünün birlikte kullanıldığı garabet örneğine sıklıkla rastlıyoruz:

“Defalarca kez…”

Benzer bir yanlışa, ünlü bir akademisyenimiz Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu da düşüyor. “Sağlıklı Yaşam” adlı  izlenceyle her hafta TRT ekranına çıkanSaraçoğlu’nun, ‘defalarca’ yerine, şu sözü kullanmayı alışkanlık hâline getirdiği görülüyor:

“Kat ve kat”

Bildiğimiz kadarıyla Türkçede “kat” sözcüğünün böyle bir kullanımı yok.

“Katbekat” var ki o da sorunlu. Şöyle:

Türkçe “kat” sözcüğünü yineleyip ortasına Farsça “-be-“ takısı koyarsanız ‘yapısı yanlış’ bir sözcük elde etmiş olursunuz.

Nitekim, Türk dili uzmanı Ömer Asım Aksoy, bu konuda şöyle diyor (1):

“Yinelenen Farsça ve Arapça sözcüklerden ikincisinin başına Farsça ‘be’ eki getirilerek ‘dem bedem’, ‘saat besaat’ gibi sözler yapılır ama bu ekin Türkçe sözcükler arasına getirilmesi yanlıştır. ‘Gün begün’, ‘öz beöz’ bunlardandır.”

Aynı bilginin ışığında, günbegün yerine günden güne ya da gittikçe; özbeöz yerine gerçek, öz; katbekat yerine de kat kat dememiz daha doğru olur ama nedense demiyoruz.

Böylece bir yaşımıza daha giriyoruz! 

Türkiye’de duyarlı yurttaş olmanın; yılda bir değil, her an yaş almak anlamına geldiğini, yukarıda verdiğimiz yalnızca birkaç örnek bile ortaya koymuyor mu! Şu hüseynî şarkıdaki gibi:    

“Geçti sevdalarla ömrüm / İhtiyar oldum bugün…”

GRAM GRAM ‘EPİGRAM’

Eloğlu hayat ligini kazanırken rüzgâr gibi forvetle

Sen gol atmayı bekle, bekle…

Sünepe bir bek’le!

1) “Dil Yanlışları”, Yalçın Emel Yayınevi, 3. Basım, Ocak 1990, sayfa  231).