YAŞAM BİR ‘HAİKU’

Üç gün sonra, hafta sonunda yeni bir yıla giriyoruz.

Yaşam kısa ve şiirsel; bir haiku gibi:

“eski bir gölet
kurbağa içine atlıyor
su sesi”

Dizeler, Matsuo Başo‘ya (1644 – 1694) ait. Japon şair, bir fotoğraf makinesinin deklanşörüne basar gibi ânı durdurmakla kalmamış, dizelerine su sesini de katmış; cup!

Şiirin evrensel gücü bu.

Tevfik Fikret’in (1867 – 1915) “Yağmur” şiirinde yansıttığı gibi:

“Küçük, muttarid (tekdüze), muhteriz (çekingen) darbeler…”

Ne mutlu ki biz, Fikret‘in yanı sıra Başo‘nun dizelerindeki su ses(ler)ini de duyabiliyoruz.

Ya siz?..

İçine dönüp iyi kulak veren herkese tanıdık gelecek:

* Yaşamımıza, anne karnındaki amniyo sıvısı içinde, o sesle başlamıştık.

* Ağlayıp ‘vıraklayarak’ yeni konuğu olur olmaz Mavi Gezegen’in dörtte üçüne su sesinin egemen olduğunu anladık.

* Ölünce bedenimiz, dinsel inancımız gereği yakılıp küllerimiz okyanusa savrulmasa da gömüldüğümüz toprak, yeraltı sularıyla bizi geldiğimiz yerlere taşıyacak. 

21 gramlık ruhumuzu (*) da belki.

Bu dünyaya, dolayısıyla kendi ülkesine, ulusuna, insanlığa… kötülük yapmaya gelmiş olanlar için yazılmış haiku’lar da var.

İşte, onlardan biri yine Matsuo Başo‘nun:

“kurumuş ağaç dalında
bir kuzgun duruyor
sonbahar akşamı”

Yeni yılınızı şimdiden kutlar, aydınlık yarınlar dileriz.

DİL YANLIŞLARIMIZ

Haber kanallarında sürekli izlence hazırlayan meslektaşlarımız, işleyecekleri konuları önceden belirleyip reji odasındaki yönetmene söylerler. Genellikle, konuşmaları sırasında ekrana yazılmalarını istedikleri başlık (KJ) ve alt başlıkları da yazıp kendisine verirler. 

Böyle bir izlencenin 17 Aralık 2021 akşamı yayımlanan bölümünde, şu KJ ve alt başlık, onlarca dakika ekranda kaldı:

“İktidar Bloğu Dağılıyor

Hisarcıklıoğlu’da İktidar Gemisini Terk mi Ediyor?”

Yorumlarını bizim de ilgiyle izlediğimiz söz konusu deneyimli gazeteciye ve nitelikli yayıncılık yapılan kanala hiç yakıştıramadık; çünkü, sekiz sözcükten oluşan bu başlık kümesi, üç önemli dil yanlışını içeriyor.

Önce, yorumlanan haberi anımsatalım:

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, aynı gün

sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “birçok firmanın, piyasalardaki çalkantıdan ve döviz kurlarının yüksekliğinden kaygılandığını” belirtmişti. Bu konuda yetkilileri,  “ivedi önlemler almaya” çağırmıştı.

Şimdi, yukarıda aktardığımız başlık kümesindeki yanlışlara geçelim:

1- “Blok” (Fr. bloc) buradaki anlamıyla ‘birden çok bölümü bir araya getirilmiş olan, bir bütün oluşturan’ demek. Bu sözcüğün son sesi “k”, ek aldığında yumuşamaz. Doğru yazım ve sesletim: bloku, bloka, blokun…

2- “Hisarcıklıoğlu’da” yazımı yanlış. Buradaki “de”; ‘dahi, bile’ anlamında olduğu için özel addan ayrı, kesme imsiz yazılır; “Hisarcıklıoğlu da…”

3- “Terk etmek”; dilbilgisindeki adıyla bir ‘yardımcı eylemli bileşik eylem’dir. Bu eylemin çekimi yapılırken ad soylu “terk” sözcüğüyle “etmek” yardımcı eyleminin arasında “mi” soru ilgeci (edat) koyamazsınız. Doğrusu: “… terk ediyor mu?”

ÇOK SIK ÇİĞNENEN KURAL

Yeri gelmişken… Medyamızda çok sık çiğnenen “yardımcı eylemli bileşik eylem” yazımına ilişkin kuralı vurgulayalım:

Ses düşmesi ya da ses artması olmayan yardımcı eylemli bileşik eylemler ayrı yazılır.

Doğru örnekler: söz etmek, hak etmek, sarf etmek, ayırt etmek, sevk etmek, pes etmek, ant içmek, söz almak, iyi olmak, mest olmak…

Ad soylu sözcük, yardımcı eylemle birleşirken yeni bir ses doğarsa iki sözcük bitişik yazılır ve doğan ses de bileşik eyleme eklenir. Doğru örnekler: affetmek, hissetmek, reddetmek, halletmek, hazzetmek…

Yardımcı eylemle birleşmesinden dolayı, ad soylu sözcüğün ikinci hecesindeki ünlü (i, ı, u, ü) düşerse iki sözcük bitişik yazılır; düşen ünlüye bileşik eylemde yer verilmez. Doğru örnekler: emretmek, azmetmek, devretmek, nakletmek, vakfetmek, kastetmek, sabreylemek, hükmetmek, zulmetmek…

REKLAMCILAR, DİKKAT!..

Medyada günün her saati karşımıza çıkan reklam sloganlarındaki dil yanlışları ise daha da önemli. Sürekli yinelendiğinden, bunların zaman içinde dilimize doğruymuş gibi yerleşme olasılığı artıyor. Özellikle çocuklar ve gençler tarafından…

Örneğin, İngilizce aslıyla dilimize geçen “trend” sözcüğünün öz Türkçesi “eğilim”.

Bir giyim firması, tv’lerde yayımlanmaya başlayan yeni reklam filminde, şu sloganı kullanıyor:

“Yeni trend pantolonlar”

Kim giyerse giysin, bize giydirebilene aşkolsun!

Öte yandan eskiler, yapışkan sarhoş muhabbetlerindeki gibi “gereksiz yinelemeler” yapıp sözü macunlaştıranlara, şu tekerlemeyle takılırlardı:

“Babıâli yüksek kapısından mürur edip geçerken yek bir atlı süvariye rastgele tesadüf ettim.”

“Babıâli” ile “yüksek kapı”, “mürur etmek” ile “geçmek”, “yek” ile “bir”, “atlı” ile “süvari” ve “rast gelmek” ile “tesadüf etmek” eş anlamlı.

Şimdi de bir inşaat firması, tv reklamında nitelikli elemanları için şöyle diyor:

“Tecrübeli ve deneyimli ustalarımız…”

Arapça kökenli “tecrübe” (Ar. tecribe) sözcüğünün bire bir öz Türkçesi “deneyim”. 

Eş anlamlı sözcükler, anlam pekiştirmesi amacıyla da olsa bağlaçlı olarak yinelenmez.

Bu da bir cips (ince, yuvarlak kesilerek kızartılmış patates) reklamındaki ürünün markası:

“Pattes”

“Patates” sözcüğü, Türkçeye Rumcadan girmiş. Peki, “pattes”in nece olduğunu bilen var mı?..

GRAM GRAM ‘EPİGRAM’

Şarkı istemezük!

Öğrenip de gelin;

Yeni yılda bize

Garpı söyleyin!

(*) ABD’li bilim insanı Dr. Duncan MacDougall, kadavra üzerinde yaptığı bir deney sonucu, ölen kişinin ağırlığından 3/4 ons (21 gram) yitirdiğini saptamış, bunun da ‘ruh ağırlığı’ olduğunu öne sürmüştü. İddia, Meksikalı film yönetmeni Innaritu’nun, 2004 yılı yapımı “21 Gram” filmine de konu olmuştu.