‘SİYASAL DİL’ EYLEMLİLİĞİ!

Siyaset ağalarımız, bu günlerde ‘seçim’ sözcüğünü bizce gereken sıklıkta kullanmıyorlar ama neredeyse her gün ‘seçim konuşması’ yapıyorlar.

Elbette kimilerinde yine ‘asgari nezaket’ kuralları bile hak getire!

En hafifinden birbirlerini ‘yalan konuşmakla’ suçluyorlar.

Oysa, Türkçemizde “yalan söylemek”, “yalan atmak” … var ama “yalan konuşmak” diye bir eylem (fiil) yok.

Ama onlar, “Türkçe kuralları dışı” örgütlü eylemlilikte (!) sanki birleşiyorlar.

* Akademisyenlik geçmişi de olan bir siyasal parti lideri; “-da” durum ekiyle birlikte yer bildiren sıfat yapmakta kullanılan “-ki” ekini içeren sözcükleri  sesletmeyi (telaffuz) bilmiyor:  

“Dışındaaki”; “Evdeeki”; “Burdaaki”… diyor.

* Aynı kişi, ‘zaten bilinen bir şeyin bildirilmesi’ demek olan “malumun ilamı”ndaki “ilam”ı (Ar. bildirme) da “ilan” sanıyor.  

‘HAKKÂRİ’ DİYEMEMEK

* Bu da söz konusu lideri en çok eleştiren ‘mevkidaş’ının sıklıkla kullandığı sözlerden biri:

“Davranış biçimi” 

Davranış, zaten ‘davranma biçimi’ olduğuna göre, “davranış biçimi” 

en azından sorunlu bir  tamlama.

* Aynı ‘mevkidaş’, önceki hafta “Hakkâri”ye gidip esnafı ziyaret etmişti. 7 Nisan 2021 günü partisinin Meclis’teki Grup toplantısında, Hakkâri izlenimlerini anlattı. Bu kentimizin adı, bilindiği gibi ikinci hecesi uzun ve ikinci ‘k’ harfi ince sesletilir. Sayın lider ise konuşmasında yedi sekiz kez ‘kalın l’ ile “hakkari” deme başarısını (!) gösterdi.

* Bir başka parti lideri de 8 Nisan 2021 günkü Grup toplantısında şöyle dedi:

– Nedir, vatandaşlar arasında ‘ayrıcalık’ yapmak?..

Sayın lider, konuşmasında en az iki kez kullandığı “ayrıcalık” sözcüğünü, “ayrımcılık” ile karıştırıyor. Bu iki sözcük arasında ayırtı (nüans) var.

Ayrıcalık;  başkalarından ayrı ve üstün tutulma durumu, imtiyaz, demek.

Ayrımcılık ise bir toplulukta ırk, cinsiyet, toplumsal konum ya da din nedeniyle bir gruba farklı davranma olgusu.

Ayrıcalık sağlanır.

Ayrımcılık yapılır.

Yukarıda aktardığımız tümcede sayın parti başkanının kullanması gereken doğru eylem; ‘ayrımcılık yapmak’.

* Bir tv kanalına11 Şubat 2021günü konuk olan milletvekili, Atatürk’ün Gençliğe Seslenişi’nde geçen bir sözü, şöyle kullandı:

“Dâhili ve harici bedbahlar…”

Arkadaş, ‘düşman’ anlamındaki Arapça kökenli “bedhah”a “bedbah” deme bedbahtlığına (!) düşmüştü.

Türkçe “iç ve dış düşmanlar” dese günaha girerdi!..

KANALDA ‘HARFİYAT’ (!)

* Muhalefet partilerince ‘fişleme yasası’ adı verilen “Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yasası“, AYM tarafından iptal edilmişti. Buna karşın tekrar Meclis’e getirildi ama reddedildi. Derken aradan bir yıl geçmediği hâlde iktidar partisince bir kez daha getirildiği Meclis’te bu kez kabul edildi.

Bir politikacı, 2 Nisan 2021 günü tv’de, söz konusu yasama süreciyle ilgili olarak iktidarın tutumunu şöyle eleştirdi:

“Ben ne istersem yaparım keyfiyeti…”

Tv izlencesinin genç sunusu da benzer bir ifade kullandı.

Oysa “keyfiyet”keyfîlik demek değil.

Arapça kökenli bu sözcük ‘nitelik’, ‘durum’ anlamlarına geliyor.

* Yeni kurulan siyasal partilerden birinin, akademisyen / savunma uzmanı gibi unvanları olan kurucu üyesi, 6 Nisan 2021 gecesi bağlandığı tv’de, İstanbul Kanalı’nın yapılacak olmasının sakıncalarını dile getirirken şu sözcüğü kullandı:

“Harfiyat”

Böylece de ‘siyasal dil eylemliliği’ne katkıda (!) bulunmuş oldu; dilbilgisindeki tanımıyla bir “göçüşme” (Fr. métathèse) yanlışı yapıp ‘kazı’ anlamındaki “hafriyat”ın ‘f’si ile ‘r’sine yer değiştirterek…

‘VAKA’ DİYENE HASRETİZ!

Buraya kadar, çuvaldızı politikacılara batırdık. Şimdi de iğneyi kendimize, daha doğrusu medya çalışanı arkadaşlarımıza batıralım…

Pandemi ile savaşımda, ülkece durumumuz iç açıcı değil. Nüfusuna oranla en çok küresel salgın vakasının görüldüğü ülkeler arasında başa güreşiyoruz! Bu durumu aşmak için bilim insanlarımıza daha çok kulak vermemiz gerektiği açık.

* Tv haber bültenlerinde “vaka” (Ar. vak’a) sözcüğünü, her dört sunucudan üçü “vaakaa” diye her iki heceyi de uzatarak okuyor. Oysa iki hece de kısa sesletilmeli.

“Tabii ki koronavirüs haberleri ‘tüm gün’ ekranımızda olacak.”

Bir kanalın “Gün Başlıyor” adlı izlencesini sunan kişi, böyle diyor.

Daha önce de belirtmiştik; “tüm” sözcüğü, sayısal bir anlatımdır. Söz gelimi, “Tüm öğrenciler bahçeye çıktılar.” diyebiliriz.  

“Bütün” ise kesir karşıtıdır“Adam oturup bir bütün ekmeği yedi.” gibi…

Dolayısıyla, yukarıdaki “tüm gün” sözünün yerine “bütün gün” demeliyiz.

* Aynı yanlışa, tv’lerde sık sık yayımlanan bir toplu konut reklamında da düşülüyor:

 Bu ev çok güzel, ‘tüm gün’ denizi izleyebilirim.

‘APANDİST’ DE NE?..

* Yine akademisyen kimliği de olan, çok başarılı bulduğumuz bir milletvekili, tarım üreticilerinin sorunlarını yerinde inceleyerek sık sık medyada dile getiriyor. Bir kanalın  29 Ocak 2021 günkü yayınında, çiftçinin durumunu bir hastalık metaforu yaparak açıklayan vekilin sözleri, ekrana şöyle yazıldı:

“Çiftçi, apandisti patlamak üzere olan hasta” 

Bu KJ yani başlık ekranda dakikalarca kalınca gülelim mi ağlayalım mı, bilemedik.

Çünkü:

Vücudumuzda “apandist” diye bir organ yok.

Sondaki ‘t’ harfi eksiğiyle “apandis” (Fr. appendice) var; kör bağırsağın ince bir parmak gibi olan son bölümü.

“Apandis”imizin iltihaplanmasıyla yaşadığımız rahatsızlığa, “apandisit” diyoruz. Tıbbi müdahalede gecikilince hastanın “apandisi patlar”; apandisiti ya da apandisti değil!..

SEÇİM SATHI MAHALLİ (!)

* Muhalefet partilerinin liderlerinden birine, Cumhur İttifakı’na katılacaklarına ilişkin savların doğru olup olmadığı sorulmuştu.

Sayın lider, ünlü fikir gazetemizin 27 Ocak 2021 günkü internet sürümüne bakılırsa soruya şu karşılığı vermişti:

“İttifak konusu ancak seçim sathı mahalline girildiği zaman konuşulacak bir konudur.”

Aynı anlatım, kültürel ağırlığıyla dikkat çeken bir başka gazetemizde de aynıyla yer aldı:

“… seçim sathı mahalli…”

“Satıh”, yüzey; “mahallî” de yerel demek.

“Seçim sathı mahalli” (seçim yerel yüzeyi) diye bir tamlama yapmak, saçmalamanın dik âlâsı.

Ülkemizde seçimler yaklaştığı zaman öteden beri kullanılan deyimin doğrusu:

“Seçim sathı maili.”

Seçim eğik düzlemi, anlamında.

Bu konuda saçmalayan ise söz konusu parti lideri değil (çünkü kendi sesinden dinledik, o doğrusunu söyledi) ne yazık ki biz gazetecileriz.

En iyi eleştirinin, ‘özeleştiri’ olduğunu unutmayalım.

 

GRAM GRAM ‘EPİGRAM’

Apolet sökme, maaş kesme yetkileri

Sarıklısına verilsin amirallerin…

On milyon işsiz aç, bir ay oruç uysalı:

“İftarda denizden Montrö de çıksa yerim!..”