Türkçe yazım ve sesletim yanlışları, bir tür salgın hastalık gibi yayılıyor. Giderek de bu alanda ‘güvendiğimiz dağlara kar yağıyor’!
Çok değerli, deneyimli bir gazeteci, 27 Mart 2021 günkü köşe yazısında; üniformasının üzerine sarık ve cüppe giymiş olarak bir tekkede namaz kılarken görüntülenince haklı tepkiler gören tuğamiralin geçmişini yazdı.
Sayın meslektaşımıza göre, bu kişinin üstlendiği görevlerden biri şuydu:
“Tershaneler Genel Müdür Yardımcılığı”
Farsça “-hane” son ekinin eklenmesiyle oluşan sözcüklerin yazımında (imla) kural şudur:
“a” ünlüsüyle biten sözcüklere eklenen “-hane”nin ‘h’si genellikle düşer.
Doğru örnekler: eczane, hastane, pastane, postane… Kural dışı: birahane, boyahane…
“e” ünlüsüyle biten sözcüklerden “-hane”li bileşik sözcük yapılırken ise ‘h’ korunur. Doğru örnek: kahvehane…
Ünsüz harfle biten sözcüklere eklenen “-hane”, bileşik (ya da birleşik) sözcükte de aynen kalır.
Doğru örnekler: dershane, tamirhane, imalathane, kumarhane, çayhane…
Ancak, sayın gazetecinin “tershane” diye yazdığı sözcüğün doğrusu, “tersane”dir; çünkü, bu sözcüğün sonundaki “-ane”nin, Farsça”-hane” son ekiyle ilgisi yoktur.
Şöyle:
“Tersane”; İspanyolcadan ya da Arapçadan dilimize girmiştir. Bilindiği gibi İspanya, yaklaşık yedi yüz yıl boyunca Arap (Endülüs Emevileri) egemenliğinde kalmıştır. Kimi kaynaklara göre, İspanyolca ‘gemi yapım ya da onarım yeri’ anlamındaki “darcina”dan, İspanyol gemiciler aracılığıyla Anadolu Türkçesine geçmiştir (*). Ama, sözcüğün asıl kökeni, Arapça “dâr’üs-sinâa”dır.
OLUMLAMA HATALARI
Boğaziçi Üniversitesi’nde (BÜ) yeni atanan rektöre, öğrencilerle akademisyenlerin protesto eylemleri sürüyor. 24 Şubat 2021 akşamı, bir tv kanalımızın tartışma izlencesini sunan -aslında çok başarılı bir meslektaşımız- BÜ’nün daha önceki rektörleriyle Prof. Dr. Bulu’yu kıyaslarken şu gafı yaptı:
“Kimse, Melih Bulu’nun geleceğini ummamıştı.”
* Yine çok değerli bir başka meslektaşımız da tv’deki sabah izlencesinde 3 Şubat 2021 günü kadınlarımıza yöneltilen şiddetten söz ederken şöyle demişti:
“O ağrıları, sancıları, morlukları ‘sağlayanları’ mazur görenler varsa…”
Yukarıdaki iki tümcede geçen “ummak” ve “sağlamak” birer olumlamadır. Her iki sunucu; şiddet mağduru kadınlar, öğrenciler ve akademisyenler açısından istenmeyen durumlardan söz ettiklerine göre, örneğin şöyle diyebilirlerdi:
“Kimse, Melih Bulu’nun geleceğini (atanacağını) beklemiyordu.”
“O ağrılara, sancılara, morluklara ‘neden olanları’ mazur görenler varsa…”
“GİDİŞAT” UYDURMA
* Bir kanalın 6 Mart 2021 günkü ana haber bülteninde, bir kamuoyu araştırmasının sonuçları aktarılırken ekrana atılan başlık:
“Türkiye’nin Gidişatı”
‘Gitme işi’ anlamındaki Türkçe “gidiş” sözcüğüne, Arapların “tenvin eki” dedikleri “-at” son ekini ulamak yanlış; dolayısıyla “gidişat” da Türkçe + Arapça kırması, uydurma sözcük.
* Bir başka tv kanalında, 2 Mart günü saat 15.00’te verilen haberlerden biri:
— Mezbelelik bir yerde, çocuklara kaçak sünnet…
Arapça kökenli “mezbele”, zaten ‘çöplük’ demek; “mezbelelik” ise ‘çöplüklük’ gibi saçma bir söz.
DEYİM YANLIŞLARI
* Korona salgını nedeniyle her gün en az bir tv kanalında görüşüne başvurulan değerli bir profesör, 2 Nisan 2021 günü, ülkemizde sokağa çıkma yasağını uygulamasını eleştirirken şöyle dedi:
“Kör kör gözüm parmağına…”
‘Çok belli, göze batacak kadar ortada’ anlamında kullanılan sözün doğrusu:
“Kör kör parmağım gözüne.”
* Yine, ekranların gediklisi olan bir başka profesörün, tv izlencesinde yanlış kullandığı deyim:
“Köküne kibrit suyu ekmek”
Bu deyimin doğrusu ise “ekmek” eyleminin tam tersine, ‘bir şeyin kökünü kurutup onu yok etmek’ anlamında; “köküne kibrit suyu dökmek“. (Zaten, ‘suyun ekilmesi’ diye bir şey de söz konusu edilemez.)
* Bir siyasal parti grup başkanvekilinin, 11 Mart günü Meclis’teki basın toplantısında, bir yolsuzluk savını dile getirirken düştüğü dil yanlışı:
“Hiç etmek”
Oysa, argoda ‘eline geçen bir şeyi sahibine vermeyip kendine mal etmek’ anlamında kullanılan eylem h’siz; “iç etmek”.
‘KÜFÜR ETMEK’ Mİ?
* En yüksek satışlı gazetelerimizden birinin 4 Nisan 2021 günkü internet sürümünden bir başlık:
“Muhalefete küfür eden bürokrat asaleten atandı”
Arapça “kufr” sözcüğü ve Türkçe “etmek” ile yapılan yardımcı eylemli bileşik eylem, bitişik yazılır:
“Küfretmek”
(Yardımcı eylemli bileşik eylemlerin hangi durumda bitişik, hangi durumda ayrı yazılacağına ilişkin kuralı daha önceki bir yazımızla ayrıntılarıyla anlatmıştık.)
* Bu da bir kanalın ana haber sunucusunun, 1 Mart günkü bültende yaptığı sesletim yanlışı:
“Kakafoni”
Türkçe ‘ses kakışımı, ses uyumsuzluğu’ demek olan yabancı sözcüğün doğru yazım ve sesletimi:”kakofoni” (Fr. cacophonie).
İNTİHAR EDİP ÖLMEMEK (!)
* Yine en yüksek satışlı gazetelerimizden birinin 20 Şubat 2021 günkü internet sürümünden bir alt başlık:
“Ankara’da 18 gündür evli olduğu polis eşinin tabancasından çıkan kurşunla başından vurulan (…), yoğun bakımda 2 ay süren yaşam savaşını kazandı. Eşinin kendisi için intihar ettiği yönündeki iddiasının doğru olmadığını söyleyen…”
Ve haber metninden bir tümce:
“… Eşinin intihar ettiğini öne süren (…) ise gözaltına alınıp, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.”
Arapça kökenli “intihar”, kişinin kendi yaşamına son vermesi, demek.
Söz konusu kadının ise ‘yoğun bakımda iki ay süren yaşam savaşını kazandığı’ belirtiliyor. Yani, mağdur kadın ölmemiş. Bu durumda “intihar etti” yerine, “intihar girişiminde bulundu” demek gerekiyor.
[Haber metninden alıntıladığımız tümcede bir de noktalama imi yanlışı var; “bulunup” sözcüğünden sonra virgül konulmaz. Çünkü bu sözcük, bir bağ-eylemdir. Yani hem ‘bağlaç’ hem de ‘eylem’ (fiil) özelliği taşır.]
‘YAZILI BASIN’DA ISRAR!
* Bir başka kanalımızda hem ana haber bültenini hem de sabah izlencesini hazırlayıp sunan çok başarılı gazetecinin, kendi sesi ve görüntüsüyle ekrandan yapılan duyurusu:
— Gelin, her sabah gazeteleri birlikte okuyalım. Yazılı basında, görsel basında…
Daha önce de anımsatmıştık; TDK’nin Büyük Türkçe Sözlük’üne göre, “basın”ın karşılığı:
“Gazete, dergi gibi belirli zamanlarda çıkan yazılı yayınların bütünü, matbuat.”
Bizce, ‘iletişim ortamı’ anlamındaki ‘medya’ için ‘yazılı’ sıfatı kullanılabilir ama ‘yazılı basın’ demek doğru değil.
Yaza yaza, yaz geliyor!..
GRAM GRAM ‘EPİGRAM’
Soğuğa, sıcağa, muhalif sese
Kapatırsın kapıyı, pencereyi
Korumaz örümcek ağı, beyni
Yalıtamazsın özgür düşünceyi.
(*) İsmet Zeki Eyuboğlu; “Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü”, Sosyal Yayınlar, 3. Basım, İstanbul, Nisan 1995, sayfa 657)