SEÇİM ŞANOSUNDA ‘KİRLİ AYAKLAR’

31 Mart 2019 Yerel Seçimleri, geçen pazar günü yapıldı. Kazananlara ve halkımıza hayırlı olsun.
Biz bu satırları yazdığımız sırada kesin seçim sonuçları YSK tarafından henüz açıklanmamıştı. Ama, İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Eskişehir… gibi büyük kentlerimizde Millet İttifakı (CHP + İyi Parti) adaylarının kazandığı kesin gibiydi. Toplam oyların yaklaşık yüzde 52’sini ise Cumhur İttifakı (AKP + MHP) almıştı.
Seçim sonuçlarını ayrıntılı yorumlamayı, siyaset bilimcileri ile toplum bilimcilere bırakmak en doğrusu. Sadece, -bir son dakika sürprizi yaşanmazsa- İstanbul Belediye Başkanlığı görevini kıl payı farkla da olsa kazanan Ekrem İmamoğlu’nu kutlamakla yetinelim şimdilik. Güçlü, deneyimli, tanınmış bir siyasetçi olan Binali Yıldırım’la rekabet ederken kutuplaştırılmış kitleleri sevgi diliyle kucaklamasının, İmamoğlu’nun bu seçim başarısında önemli payı olduğunu düşünenlerdeniz.
Kendisine karşıt görüşten kimseyi ötekileştirmeyen, yumuşak tabiatlı, hoşgörülü, çatışmalardan beslenmeyen, çalışkan bir lider görüntüsü veren İmamoğlu’nun; siyasette yöneticilik basamaklarını birer birer tırmanacağını, bu arada toplumumuz için çok iyi bir ‘rol model’ olabileceğini umuyoruz.
.
UCUZ ATLATTIK AMA…
.
Mahatma Gandi’nin şu özdeyişi, bir yerlerde okuduğumuz günden beri peşimizi bırakmıyor:
“Kimseye, kirli ayaklarıyla beynimde gezme fırsatı vermem.”
Ama, insan beyni öyle tuhaf bir organ ki milyarlarca nöron, kaçınmaya çalıştığınız neyse onun çevresinde horon tepmeye başlıyor sanki.
31 Mart seçimleri öncesi birileri, beynimizde ‘kirli ayaklarıyla’ haftalar boyu öylesine hoyratça fink atmışlardı ki şahsen 31 Mart sendromuna kapılmıştık. Gözü dönmüş siyaset fanatiklerinin, ‘sorumsuz sorumlular’ca yapılan akıl almaz kışkırtmalara kapılıp maazallah, kitlesel kıyımlara bile girişebileceklerinden kaygılanıyorduk.
Neyse ki gerilim, iki ayrı yerde işlenen iki seçim cinayetinde beş kişinin ölmesi, bir kişinin ağır yaralanmasıyla, kitlesel kayıplar verilmeden atlatıldı. Malatya Pütürge’de, oy verme işlemi sırasında çıkan kavgada iki kişi, tabancayla vurularak öldürüldü. Gaziantep’te de iki muhtar adayı ile yakınları arasında çıkan silahlı kavgada üç kişi öldü, bir kişi de ağır yaralandı. Ölenlere Tanrı’dan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralıya da acil şifalar diliyoruz.
.
TRAJİKOMİK TİRAT
.
Bu arada, Mahatma Gandi’nin, beyninde gezmesine izin vermediği ‘kirli ayaklılar’ı, kendi toplumsal belleğimizden kolayca silip atmamamızı öneriyoruz.
Gandi’nin özdeyişindeki mecaz, Haldun Taner’in (16 Mart 1915 – 7 Mayıs 1986), Geleneksel Türk Tiyatrosu tarihinden önemli kesitleri şanoya taşıdığı “Sersem Kocanın Kurnaz Karısı” adlı oyununu anımsattı bize. Daha doğrusu, oyunun baş kahramanı Fasulyacıyan’ın (Münir Özkul) finaldeki ünlü tiradını.
Bilindiği gibi, aynı zamanda ‘güncel siyasal yergi’ içerikli ‘kabare’ türü tiyatronun ülkemizdeki ilk temsilcisi olan Haldun Taner sağ olup da yaşadığımız son seçim tiyatrosunu (!) görseydi Fasulyacıyan’ın tiradını bir kabareye uyarlayabilirdi diye düşünüyoruz.
Söz gelimi, acı acı güldürecek şu trajikomik biçimiyle:
“… Zaten politikacı dediğin nedir ki! Oynarken varızdır. Yok olunca da sesimiz bu boş kubbede bir hoş seda olarak kalır. Bir zaman sonra da unutulur gider. Olsa olsa medya belgeliklerinde soluk birer hayal olur kalırız.
Görüyorum, hepiniz evinize, çoluk çocuğunuza, sıcak yuvanıza koşmaya hazırlanıyorsunuz. Birazdan seçim meydanı bomboş kalacak. Ama, meydan işte o zaman yaşamaya başlar. Çünkü, yandaş sanatçının vıcık vıcık bir şarkısı, şu ağaç dallarından birine yapışıp kalmıştır. Benim bir yalanım, hakaretim şu mikrofona sinmiştir… Artık kendimiz yokuz. Bindirilmiş kıtalarımız da kalmadı. Ama hakaretlerimiz, fısıldaşır dururlar sabaha kadar…
Gün ağarır, belediye temizlik işçileri gelir, küfürler yerlerine kaçışır. Perde!..”
.
31 MART GAFLARI
.
31 Mart Yerel Seçim kampanyaları çerçevesinde, birçok siyasetçiden şu sözü duyduk:
– Falanca kişi, yalan konuşuyor.
Türkçede “yalan konuşmak” diye bir eylem (fiil) yok. Doğrusu elbette şu:
“Yalan söylemek”.
Bir haber kanalımızda konuk edilen, Karadeniz Bölgemizdeki ünlü bir ilçenin belediye başkan adayından işittiğimiz tamlama:
“Seçim sath-ı mahalli”…
İzlencenin kadın sunucusu tarafından da aynen yinelenen sözün doğrusu:
Seçim sath-ı maili (eğimli yüzey).
Aynı kanalda, bir başka deneyimli kadın sunucu, 14 Mart 2019 günü İstanbul’un Adalar Belediye başkan adayını ağırlıyordu. 2017 Referandumu’nda gençlerin yoğun olarak ‘Hayır’ dediğinden söz ederken şu yorumu yaptı:
– AKP, panik olmuştu!
Kişiler, topluluklar, panik olmazlar; paniğe kapılırlar ya da paniklerler. ‘Panik olması’ bir durumdur.
Bir başka kanalda, seçim gecesi bir konuk tarafından yapılan yorum:
– 25 yıldır İstanbul’u, Ak Parti ve onun ‘öncül’ü olan Millî Görüş partileri yönetiyor.
Arapça kökenli “selef” sözcüğünün öz Türkçesi öncül değil, “öncel”dir.
Bu da bir siyasal parti sözcüsünün, 1 Nisan 2019 günkü basın toplantısından:
– YSK Başkanı bugün, gecikerek de olsa bizim dün geceki açıklamalarımızın ‘doğruluğunu teyit’ etmiştir.
Arapça kökenli “teyit” zaten ‘doğrulama, gerçekleme’ demek. Yalnızca “doğrulamıştır” ya da “teyit etmiştir” demek yeterli.
.
GRAM GRAM ‘EPİGRAM’
.
Sis çanlarımız
Sarı ışıklarımız var
Ve yürek yordamıyla
Yırtarız başımız dik
Beyaz karanlıkları.
.