Bu satırları, 2017’nin son haftasına girerken yazıyoruz.
BM‘ye göre, dünya nüfusu 7,6 milyarı buldu.
Yaşlı gezegenimizde hayatı, flüt kadehten şampanya yudumlar gibi ağız tadıyla yaşayanlar da var…
Spielberg’in ünlü filmindeki dikenli tellere dolanmış “Savaş Atı” (2011) örneği, kurtulmak için çırpındığı her an acısı katmerlenenler de.
Bu dünyanın adaleti yok, söylemi arabesk bir yakınma olmaktan çıkıp ete kemiğe büründü sanki.
‘YAŞASIN KÖTÜLÜK’!
Sinemadan dem vurmuşken bir klasiği anımsayalım; Mankiewicz’in “Bir Yaz Tatili” (1959) filmini. Oğlunun ölümü üzerine yaşamı zindan olan Violet (Katharine Hepburn), Montgomery Clift’in canlandırdığı doktora, bir bitkiyi gösterip şöyle diyordu:
– Dinozorlar vejetaryendi, bu yaprakları yerdi. İri gövdelerine göre nazik yaratıklardı, yok oldular. Dünya katillere kaldı; her zaman böyle olmaz mı!
Günümüz bilim insanları da denizlerde balina nesli azalmaktayken katil balina ‘orca’ türünün varlığını sürdürebileceğini söylüyorlar.
(Bu durumda, eski Yunan tragedyalarındaki “hübris” adı verilen; ‘aşırı gurur, küstahlık, kendini bilmezlik’ hâlinin, kişiliğini tutsak aldığı kahramanı felakete götürdüğü tezi de çürütülmüş mü oluyor?)
VE, SEVGİNİN GÜCÜ
Biz yine de iyimserliği elden bırakmayıp Monteverde’nin “Little Boy” (2015) filmindeki temayı benimsiyoruz.
Sekiz yaşındaki “Ufaklık”ın (Pepper Flynt Busbee), silah altına alınan babası sağ salim eve dönebilsin diye sergilediği savaş karşıtlığını işliyor, “Little Boy”. Yer yer fantastik ögelerin kullanıldığı bu görkemli sevgi filminin bizce iletisi:
Bir çocuğun canıgönülden istediğini bütün evren ister.
Kıssadan hisseler:
1- Birilerinin; 21’inci yüzyıl Türkiye cangılında haksız yere anne – babasız büyümeye ‘mahkûm’ ettikleri, ettirdikleri, edilmesine katkıda bulundukları yüzlerce, belki binlerce çocuğumuzun (bir o kadar da taciz – tecavüz mağdurunun) kozmik vicdan üzerindeki olası etkisinden fena hâlde korkmaları gerekiyor.
2- Bizler de ülkemizin yarınları olan çocuklarımızı barışçıl, demokrat bireyler olarak yetiştirmeliyiz. Kız çocuklarımıza, bir anaokulunda oynatılan piyesteki gibi erkek ayağı yıkamayı değil, erkekle eşit haklara sahip, laik kadınlığı; erkeklerimize de çağcıl, adil, vicdanlı olmayı öğretmeliyiz.
Bu düşüncelerle 2018 yılı kutlu olsun.
UMARSIZ = ÇARESİZ
CNN Türk’ün 1 Ekim günü saat 18.00 haber bülteninden:
“Mecidiyeköy’de kaykaylı iki genç, otobüsün arkasına tutunup ‘umarsızca’ yolculuk ettiler.”
“Umar”, çare demek; “umarsız” da çaresiz.
Haberde herhâlde “umursamazca” denmek isteniyordu.
Halk TV’nin 20 Aralık 2017 tarihli “Gün Sonu”nda, ABD’de görülen Sarraf davasına ilişkin haberden:
“Söz artık jüri heyetinde.”
Jüri, zaten ‘seçiciler heyeti’ demek. Dolayısıyla ‘jüri heyeti’ denmez.
Aynı nedenle, kimi yarışma izlencelerinde ‘jüri üyesi’ olan birilerinin “Ben jüriyim!” demesi de saçma!
GRAM GRAM ‘EPİGRAM’
Asteğmen Kubilay’ı / 23 Aralık 1930’da / Şehit edenlerin / Hain FETÖ bahanesiyle / Masum asker başı kesen / Ruh ikizi torunlarına / 87’inci yıl armağanı gibi af / Mahpus medyaya lafügüzaf!