Ünlü sinema oyuncusu ve etkinci (aktivist) Tarık Akan, akciğer kanseri hastalığı ilerleyip karaciğerine sıçramadan Küba’ya gitmiş olsa şimdi belki de aramızdaydı.
Halkı puro tutkunu olduğu için akciğer kanserinin çok yaygın görüldüğü Küba’da bilim insanlarının, çeyrek yüzyıllık çalışmayla ‘kanser aşısını’ buldukları haberini duymuşsunuzdur.
Kötü bir proteinin, vücuttaki kanserli hücrelere yapışıp onları büyütmesini engelleyen bir ilaçmış bu.
Haberin bir başka önemli yanı, sosyalist devletin, kanser aşısını tüm Kübalılara ‘ücretsiz’ uygulayacak olması.
İşte, toplumun yapı taşı insana saygı, sevgi odaklı sosyalizmin, dini imanı para olan vahşi kapitalizm ile farkı.
ÖLÜM EKONOMİSİ
Günde dört paket sigara içen Tarık Akan’ı aramızdan alan kansere çareyi, ABD’li bilim insanlarının yıllar önce buldukları ama Sam Amca’yı yöneten çokuluslu ilaç tekellerinin, ölüme mahkûm insanları sağaltmak yerine hasta yatağında soymayı hâttâ ‘dünyayı daha çok kanser edip’ kendilerine daha da bağımlı kılmayı yeğledikleri öne sürülür.
Gözü dönmüşlüğün bu kadarı komplo kuramı mıdır yoksa gerçek mi, Rüfailer karışır!
Ama, yalnız sağlığımızı bozarak değil (örneğin, başta Türk – Suriye halkları olmak üzere Orta Doğu ulusları gibi), aralarında köklü tarihsel bağlar, akrabalık, din birliği olan toplumları bile uyguladıkları korkunç ‘öldürme ve öldürtme ekonomisi’ ile birbirine nasıl kanlı bıçaklı düşman ettikleri apaçık ortada.
Bunu ‘sinsi’ bir yöntemle yapıyorlar; insanoğlunun beynini ele geçirerek. Yani kültürel yayılmacılıkla. Veya bölgemizde sürüsüne bereket, eğitimsiz kara kalabalıkların zaten kıt olan akıllarını gönüllü kiraya verdikleri şıhları, mollaları, Yezit’leri satın alıp onlar aracılığıyla din ve mezhep kışkırtıcılığı yaparak.
Tarık Akan, aynı zamanda kendini çağcıl eğitime adamış, okul (Taş Mektep) sahibi bir idealistti. Akan’ın büyük oğlu Barış, babasını toprağa verdikleri günün ertesinde, iki kardeşiyle birlikte yeni eğitim – öğretim yılının Taş Mektep’teki açılış törenine katıldı. Törende, “Okulumuzda, babamın ve Atatürk’ün izinden gideceğiz; söz veriyorum.” dedi.
Rahmetlik sanatçıya, böyle çocuklar yetiştirdiği için ne mutlu! O, bireysel olarak kansere yenilmiş ama toplumumuzu yok edecek ‘kültürel kanser’ diyebileceğimiz en amansız illetin çaresini bulmuş ve üç çocuğuyla birlikte binlerce öğrencisine ‘aşılamıştı’:
Atatürkçülük.
GRAM GRAM ‘EPİGRAM’
“Karartma Geceleri” / Aydınlığa evrilsin diye / Çıktığı sarp “Yol”larda / Meşale oldu “Sürü”ye / Tarık Akan, nur içinde uyuya!