Güle Güle Nail Ağabey!

Babıâli’nin yüz aklarından, dürüst, saygın gazeteci Nail Güreli’yi 84 yaşında toprağa verdik.

Hem TGC hem de TGS Başkanlığı yapmış ender kişilerdendi, Nail Ağabey. Bizim Gazete de onun TGC Başkanlığı döneminde (1994) yayın yaşamına atılmıştı.

TGC’nin Konrad Adenauer Stiftung ile birlikte düzenlediği “Yerel Basın Meslek İçi Seminerleri”nde kendisini yakından tanıma olanağı bulmuştuk.

Engin gazetecilik bilgi ve deneyimlerini; düzgün Türkçesi, çok iyi kullandığı ‘otoriter’ ses tonuyla aktarırken salondakileri hemen avcuna alıyordu, Nail Ağabey.

Muhabirlikten genel yayın yönetmenliğine uzanan meslekî yaşamına sığdırdığı binlerce haber ve köşe yazısıyla, yedi kitabıyla olduğu gibi, söz konusu seminerlerle de Türkiye’ye çok şey öğretti.

Elbet bize de.

Metin Göktepe’nin polisçe dövülerek katledildiğinin ortaya çıkarılmasında gösterdiği cesaret, fikri takip ise tam bir ilkeli gazetecilik örneğidir.

BULUNMAZ BİR DOST

Biz henüz bir yaşındayken (1952’de, Hizmet Gazetesi’nde) mesleğe başlayan Güreli ile usta – çırak ilişkisini aşan, Montaigne’in deyişiyle ‘dünyayı meridyen gibi kuşatan dostuk’ bağı kurabilmiş olmamız da bizim için kıvanç kaynağı.

Yine dostluğundan onur duyduğumuz TGC Başkanımız Turgay Olcayto, 28 Ekim Cuma günü Levent Camii’ndeki cenaze töreninde bizi görünce şunları söyledi:

– İşte, çok sevdiğin Nail Ağabeyin de gitti!

Karşılıklıydı sevgimiz. Bir seminer için yola çıkarken hava limanında, kulağımıza eğilip şöyle demişti, Nail Ağabey:

– Uçakta kiminle yan yana oturacağımı sordum; senin adını verdiklerinde çok sevindim.

Babıâli’deki kerameti kendinden menkul kimilerinin tersine, kendini ağırdan satmazdı. ‘Gerçek bilge alçakgönüllülüğü’ gereği; sıcak, sevecen, şakacı bir insandı. Onun “Bilimsel Lokum” (Gür Yayınları) kitabının, eski adıyla Gazeteciler Cemiyeti (GC) Mizah Ödülü’nü kazandığını pek kimse bilmez.

Zaten, Türkiye’de sık sık TV’ye çık(artıl)mayan muhalif gazeteciyi kim bilecek! Gerçi ‘aura’sıyla, ‘karizmatik’ fiziğiyle Nail Ağabey’i halkımızın büsbütün gözü ısırmıyor da değildi!

Yine bir seminer nedeniyle gittiği Anadolu kentinde, yanına yaklaşan halktan biri şöyle demişti, kendisine:

– Ağabey, ben sizi tanıyorum.

– Öyle mi? Memnun oldum.

– TV’den tanıyorum da tam çıkaramadım.

– ?..

– Sorması ayıp olmasın ama siz hangi dizide oynuyordunuz?

– ?!..

Işıklar içinde yat, Nail Ağabey.

GRAM GRAM ‘EPİGRAM’

Doksan üçüncü / Kuruluş yıldönümü / Cumhuriyetimizin… / Onunla yaşıt / Cumhuriyet Gazetesi’ne / Çıkarma günü oldu / Cumhuriyet savcımızın / Bir yaşımıza daha girdik!