Bugün 15 Temmuz 2020.
İki gün sonra, önemli bir yıldönümünü kutlayacağız (!).
İngiliz bilim insanı Charles Darwin‘in (1809-1882) “Evrim Kuramı”nı, dolu dolu üç yıldır çocuklarımıza okutmuyoruz.
Evrim Kuramı; son olarak 2016 yılı Millî Eğitim müfredatında, 12’nci sınıfların biyoloji kitabının son sayfalarında yer alıyordu.
Ardından beklenen oldu;Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez, 18 Temmuz 2017 tarihinde açıklanan yeni müfredatla Evrim Kuramı resmen kitabın dışında kaldı.
Çünkü; canlı türlerinin, tek hücreliden insana “doğal seçilim” yoluyla evrildiğine, buna göre insanın maymundan geldiğine biz, “kendi zamanımızın ruhu” gereği artık inanmıyorduk!
Hâlâ da öyle.
Bilim insanları; “Evrim, dirimbilimin (biyoloji) omurgasıdır.” diyedursunlar!
Yine, Evrim Kuramı’nın babası sayılan Darwin‘e mal edilen bir özdeyiş vardır. Zaman zaman anımsatmamıza karşın, yinelemekte yarar görüyoruz:
“Toplumlar için bilim ve sanat bir kuşun iki kanadı gibidir. Bu ikisine sahip olanlar özgürce uçar. Ötekiler ise tavuktur. Birilerinin gelip kendilerine yem vermesini beklerler. O yemi veren mutlaka çıkar. Ama yemi verenler, tavuğun yumurtalarını da alıp götürürler.”
Sanatla zaten oldum olası arası pek iyi bir toplum değiliz. Bilimsel düşüncede, dolayısıyla uygulamada da ‘folluğumuzu kollayacak’ bilince sahip olabileceğimiz günler, şimdilik ufukta görünmüyor.
En azından yakın erimde…
Yine de “Çıkmayan candan umut kesilmez.” diyelim.
DİL YANLIŞLARIMIZ
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın; geçen hafta Ayasofya Müzesi’nin resmen camiye dönüştürülmesi yolundaki çok tartışılan Danıştay kararını savunurkenki bir anlatımı, kimi medya organlarımızda şöyle yazılıp sesletildi:
“Mahşeri vicdan”
Buradaki doğru sözcük, ‘kıyamet günü dirilenlerin toplanacaklarına inanılan yer’ ya da ‘aşırı kalabalık, kargaşa’ anlamlarındaki Arapça kökenli “mahşer”
değil…
Doğrusu; ‘toplum’, ‘insan topluluğu’ demek olan bir başka Arapça kökenli sözcük (h’siz):
“Maşer”.
Erdoğan‘ın açıklamasında geçen sözün doğru yazım ve sesletimi (imla ve telaffuz) de:
“Maşerî vicdan” (toplum vicdanı, kolektif vicdan).
AĞARMAK / AĞRIMAK
Bir tv kanalında ana haber bültenini üstün başarıyla sunan usta gazeteci, 10 Haziran 2020 günkü yayında, korona salgınına karşın İstanbul’da motorlu araç trafiğinin yoğunluğuna dikkat çekerken şöyle dedi:
— Başımız ciddi şekilde ‘ağarabilir’…
Sakınan göze çöp batar mı diyelim?
Değerli meslektaşımızın kullandığı “ağarmak” eyleminin (fiil); ‘beyazlaşmak’, ‘aydınlanmak’, ‘rengi solmak’ gibi anlamları var.
Kullandığı deyimdeki eylemin doğrusu ise “ağrımak”.
Dolayısıyla da söz konusu deyim:
‘Sorunu olmak, sıkıntı içinde bulunmak’ anlamlarındaki “başı ağrımak”.
KARIŞTIRILAN SÖZCÜKLER
Medyamızda sık sık birbirine karıştırıldığını gördüğümüz sözcükler,“mahşer – maşer”; “ağarmak – ağrımak”tan ibaret değil elbet…
Örneğin, “muhafaza” ile “mahfaza” var.
Kutsal yerlerde yapılan hırsızlıklara ilişkin haberlerde, şöyle bir anlatımla karşılaşabiliyoruz:
“Falanca yeri soyan hırsızlar, özel bir muhafazanın içindeki Sakal-ı Şerif’i alıp kaçtılar.”
Arapçadan dilimize geçen “muhafaza”, bilindiği gibi ‘koruma, kollama’
anlamına gelir. Bu haberlerde kullanılması gereken sözcük ise ‘içine
değerli eşyanın konulduğu kutu ya da kap’ demek olan “mahfaza”.
Televizyonlardaki tartışma izlencelerinde, artık gına getirten kimi ‘ekran maydanozlarından’ duyup irkildiğimiz bir başka Türkçe gafı:
“Hak etmek” yerine, “hakketmek” eylemini kullanmak.
Hak etmek, herhangi bir şeye hak kazanmak, demek.
“Hakketmek” ise ‘taşa ya da bir başka sert maddeye resim, yazı oymak’…
FİYAT – ÜCRET FARKLI
Öte yandan, “ücret” ile “fiyat” kavramları birbirine karıştırılıyor.
Gördüğümüz son kötü örnek, bir turizm haberindeydi:
“Konaklama fiyatlarına bahar zammı
Türkiye’deki ortalama oda fiyatı mart ayına göre yüzde 12’lik artışla 132 Euro’ya yükseldi.”
Sayın meslektaşlarımız… “Fiyat; bir nesnenin parasal karşılığıdır.”
Eğer sunulan bir ‘hizmet’ ise onun karşılığı; ‘ücret’tir.
Yukarıdaki ifade, ancak bizim oteli ya da otel odasını satın alacağımız (!) durumlarda kullanılabilir!
Burada ise ‘misafir olma, ağırlanma’ söz konusu olduğuna göre, bize verilen bir ‘hizmet’tir ve onun karşılığı olarak ödeyeceğimiz de “ücret”.
Aynı haberde, Avrupa Birliği’nin para birimine “avro” yerine, “Euro” demek de cabası!..
GRAM GRAM ‘EPİGRAM’
Öyle şeyler oluyor ki
Ülkemizde
Çatlamak işten değil.
Sonunda, deprem profesörü
Naci Görür açıkladı:
“Marmara’nın altındaki
Arz kabuğu
Çatırdamaya başladı.”