FAŞİZMİN HER TÜRLÜSÜ ÇOCUĞUNUZU ÇALAR

.
General Franco İspanya’sında faşist yönetim, rejim karşıtı ailelerin binlerce çocuğunu kaçırdı. Franco’nun baş psikiyatrı Najera, özellikle de ülkedeki tüm Marksistlere “iflah etmez birer ruh hastası” tanısı koyarak “sağlıklı çocuk yetiştiremeyeceklerine” hükmetti. Bu kişilerden zorla alınan bebekleri, faşizm yandaşı ailelere verildi ve hepsinin izleri kaybettirildi.
.
Avustralya’nın sözde demokrat, özde faşist işgalci yönetimleri de yerli Aborijinlerin küçük çocuklarını ellerinden alıp bir tür köleleştirdiler. Bu uygulama koskoca bir yüzyıl boyunca sürdü.
.
Arjantin’de, 2012 yılında biri 84, diğeri 86 yaşındaki iki eski diktatör (Videla ile Bignone) toplam 65 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ortak suçlarından biri, 1976 – 1983 yılları arasında, siyasî mahkûmların 500’ü aşkın bebeğinin çalınmasına izin vermekti.
.
İslamî faşizm de aynı yolu izliyor. 2011 yılında Pakistan Taliban’ı, 40 erkek çocuğu Afganistan’a kaçırdı. Kaçırılanlar, El Kaide terör örgütü ve Taliban’a karşı silahlı mücadele yürüten Mamun aşiretinin çocuklarıydı.
Bu ‘kaçırılma’ olayları bizim gibi, rejimi faşizm diye adlandırılmasa bile dünya demokrasi liginde alt sıralara gerileyen ülkelerde, bilinçsiz ailelerin gönül rızası alınarak da yapılabiliyor.
Örneğin, Türkiye’de Diyanet İşleri Başkanlığı, dinsel eğitimi 4 (yazıyla dört) yaşa kadar indirdi. Kimi il müftülüklerimiz ile il Millî Eğitim müdürlüklerimiz arasında imzalanan “Okulöncesi Eğitim Protokolü” ile çocuklarımıza neredeyse ‘kundakta’ din eğitiminin önünün açıldığını öğreniyoruz. Bu yaştaki çocuklarımız, müftülüklerin uygun göreceği kişilere teslim edilecek.
.
BirGün gazetesinden Musrafa Mert Bildircin’in haberine göre, söz konusu illerden Edirne’de, “Veli Der ve Laik Bilimsel Eğitim Çalışma Grubu” ortak bir açıklama yaptı. Açıklamada, “anaokullarında verilmesi planlanan dinî eğitimin çocuklarda telafisi mümkün olmayacak sonuçlar doğuracağına” dikkat çekildi. 4-6 yaş grubu çocukların soyut kavramları anlamlandıramayacağının altı çizilerek şöyle denildi:
“Dinî soyut kavramların çocuk dünyasında karşılığı yoktur. Bu kavramların bazıları çocukları korkutur ve çocuğun zihinsel, duygusal ve sosyal gelişimine zarar verebilir…”
.
Son söz:
.
En değerli varlığınız olan çocuğunuzun,
dizinizin dibinde bile olsa bir gün ‘sizden çalındığını’ dehşetle fark ettiğinizde, iş işten geçmiş olabilir.
Buyrun, size gerçek bir “beka” sorunu!
.