31 Mart Yerel Seçimleri yaklaştıkça siyaset dilindeki kirliliğin kitleler üzerinde yarattığı dehşet, bir alacakaranlık kuşağı filminin gerilim düzeyine yükseliyor sanki.
Tanrı, adama:
– Dile benden ne dilersen. Ama bir şartım var; sana ne verirsem rakibine iki katını vereceğim, demiş.
Adam, tereddütsüz yanıtlamış:
– Tanrım, benim bir gözümü kör et!
Sevgi dilinden de vazgeçtik; son üç haftayı kazasız belasız atlatabilmemiz için siyasetçileri, oy uğruna hiç değilse halkımızı böylesine yüksek dozda ‘şiddete kışkırtıcı’ konuşma ve davranışlardan kaçınmaya çağırıyoruz.
Hani şu, seçim meydanlarının en çok yinelenen kavramı “beka” için.
DİL YANLIŞLARIMIZ
Yukarıda kullandığımız “davranış” sözcüğüne, “biçim”i ekleyip “davranış biçimi” diyenlerimiz var.
Bizce “davranış biçimi” yanlış bir söz; çünkü “davranış”, zaten ‘davranma biçimi’ demek.
Bir de ‘teşekkürlerini iletmek’, televizyon sunucularımızın dilinde moda sözcük oldu sanki.
Son olarak Halk TV’de, Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin’in, hayvan haklarını koruma konusundaki bütün Türkiye’ye örnek olması gereken çalışmaları nedeniyle hayvansever derneklerince ödüllendirildiği haberini keyifle izliyorduk. Kanalın kadın sunucusu, canlı yayına telefonla bağlanan Çetin’i kutladıktan sonra kendisine şöyle dedi:
– Size teşekkürlerimizi iletiyoruz.
İletmek; götürmek, ulaştırmak, nakletmek, geçirmek, demek.
Hayvansever başkana, eğer bir başkasının teşekkürünü aktarmıyorsanız elbette söyleyeceğiniz şudur:
– Size teşekkür ediyoruz.
CEZP ETMEK / CELP ETMEK
Aynı kanalın bir başka kadın sunucusu, 19 Şubat 2019 sabahı gündelik gazete haberlerini yorumluyordu. Çinlilerin, Titanik gemisinin replikasını (kopya, suret) yapacakları yolundaki bir gazete haberi için şunu söyledi:
– Merakımı cezbetti…
Buradaki doğru eylem, “merakını cezp etmek” değil, “merakını celp etmek” olmalı.
“Cezp etmek”, (kişiyi) cazip bulduğu bir şeyin etkilemesi, kendine bağlaması,demek. Örneğin, sevgilinin ya da çok sevdiği bir sanat dalının…
“Celp etmek” ise sadece “kendine çekmek, getirtmek” anlamlarında. Doğru örnek:
Bedelli askerlik celp dönemi…
(Bu sözcüklerin ‘cezbetmek’ ve ‘celbetmek’ olarak bitişik yazılması ise bizce ‘yardımcı eylemli bileşik eylemlerin yazımı’ kuralına aykırı.)
‘ERMENİ’, ‘AZERİ’ SESLETİMİ!
Yine, Halk TV’de 23 Ocak 2019 günü yayımlanan “Siyaset Kültürü”nde, iri puntolarla ekrana yazılan bir başlık (KJ):
“Ekonomide Gidişat Kötü”
Gitme işi, anlamındaki Türkçe bir ad olan “gidiş”e, Arapça “-at” çoğul ekinin ulanmasıyla elde edilen (!) “gidişat”, uydurma bir sözcük.
Bu kanalımızda, 24 Ocak 2019 günkü saat 10.00 haberlerinde de önemli bir sesletim (telaffuz) yanlışı yapıldı. Geçen ay ölen değerli sanatçımız Ayşen Gruda’dan söz edilirken şöyle denildi:
“(Taklit yeteneği) Ailesi tarafından, komşuları olan bir Ermeni’yi taklit ederken keşfedildi…”
Ermeni sözcüğünün, tüm heceleri kısa sesletilir.
Yeri gelmişken sesletimine ilişkin ‘rivayet muhtelif’ olan “Azeri” sözcüğüne de değinelim.
Azerbaycan Türk’ü, anlamındaki Farsça ve Arapça kırması “Azeri”, ilk ve son heceleri uzatılarak okunur:
“Aazerii”
‘PLASTİK CERRAH’ DA NE?
23 Şubat 2019 akşamı ise bu kez Tele -1‘in ana haber bülteninde hem sunucudan hem ekrana atılan başlıktan hem de vtr’den şu ortak yanlışı izledik:
“Sahte plastik cerraha 9 yıl ceza”
O cerrah, plastikten yapılmış olamayacağına göre şöyle denilmesi gerekiyor:
“… plastik cerrahi uzmanı…”
(Benzer biçimde, güçlü bir tutkal olan ve “-sı” iyelik eki alan “Japon yapıştırıcısı”yerine; sanki Japonları birbirine yapıştırıyormuş (!) gibi “Japon yapıştırıcı” deniliyor.)
GINA GETİRTENLER
Komşu Suriye’de olup bitenler hakkında hemen her gün bir başka ekrana çıkan ‘savunma uzmanı’nın çok sık kullandığı sözcük:
“Konjüktür”!
Örneğin, 12 Ocak 2019 günü Kanal D Haber‘de, Suriye’de Fırat Nehri’nin doğusuna TSK’nın olası operasyonundan söz ederken yineledi:
“Konjüktür”!
Her türlü durumun ve koşulun ortaya çıkardığı sonuç, anlamındaki Fransızca kökenli sözcüğün doğrusu şu elbette:
“Konjonktür” (Fr. conjoncture).
İstanbul’da beklenen büyük deprem henüz olmadı ama yine kimi uzmanlar, örneğin İstanbul’un Kartal ilçesinde 21 can alan bina çökmesini tv’lerde değerlendiriyorlar.
Mimarlıkta, yapının toprak üstünde kalan ve yapı boyunca devam eden temel duvarı, bina eteği, anlamına gelen “subasman” (oturmalık) sözcüğü, bu uzmanlardan (?) kimilerinin dilinde başka bir anlama bürünüveriyor!
Sözcüğün aslı Fransızca “soubassement” (subasman,okunur). Ancak, Türkçedeki “su basmak” deyiminin etkisiyle “su basmanı” diye yanlış söyleniyor.
Bu arada, türlü alanlardaki yetkililerimizden yine sıklıkla işittiğimiz bir başka söz:
– Falanca konuyu ‘yakinen’ biliyorum…
Sanki “yakından”ın karşılığıymış gibi kullanılan “yakinen”in, aslında uzaklık ya da yakınlıkla bir ilgisi yok. Arapça “yakin”, sağlam bilgi; “yakinen” de “kesinlikle”demek.
Ekmeğini, yazarak ya da konuşarak kazananlar başta olmak üzere hepimiz, her şeyi “yakinen” bildiğimiz için bir Türkçe sözlüğe ya da yazım kılavuzuna başvurma derdimiz asla ve kata yok!..
Nedir bu yaşadıklarımız?
Bitmek bilmeyen bir kültürel cinnet hâli mi?..
GRAM GRAM ‘EPİGRAM’
-8 Mart Kutlu Olsun-
Cenneti cehennem etti
Erkek egemen
Doğacaksa ancak doğar yeniden
Tanrı’nın ojeli eline
Mavi Gezegen.