Son yıllarda, geniş toplum kesimlerimizi ‘döngele’lere benzetiyoruz.
Döngele de ne? diyeceksiniz.
Çocukluğumuzun kimi kovboy filmleri, fırtınanın hiç dinmediği çöl kasabalarında geçerdi. Toz bulutundan gözün gözü görmediği dış mekânlarda kovboy, vücudunun bir parçasıymış gibi başından hiç çıkarmadığı kocaman şapkasının ‘yelken’ siperliğini mengene gibi kavramak zorunda kalırdı. Bu sırada, fırtınanın önüne kattığı çalı ve ot topakları yani ‘döngele’ler geçerdi dört bir yandan.
Türkiye’de de tarihimiz boyunca görülmemiş bir köktendincilik kasırgası esiyor.
Sağımız solumuz, çalı ve ot topağı değerinde bile görülmeyen zavallı insan bedenlerinden oluşan birer ‘döngele’!
‘SÜRÜKLENEN’ KİTLELER
Emeği, ürettiği değersiz kılınarak kendi tarım ve hayvancılık alanlarının peşkeş çekildiği tarikat, cemaat madencilerinin derme çatma ocaklarına ‘sürüklenen’ insanlarımız, yıllardır kitleler hâlinde öldü, ölmeye devam ediyor.
Yoksul ve eğitimsiz ailelerce yine dinbazların meczup yatağı -denetimsiz-öğrenci yurtlarına verilen el kadar çocuklarımız kâh tecavüze uğruyor kâh diri diri yanıyor.
FETÖ darbe girişimi bahane edilerek üçü beşi değil yüz binlercesi açığa alınan, meslekten atılan, tutuklanan Atatürkçü öğretmenlerimizin, gazetecilerimizin, yargı mensuplarımızın, askerlerimizin… aileleriyle birlikte, dünyası başına yıkılıyor.
Türk Lirası, 2016 yılı içinde Amerikan Doları karşında, dünyada en çok değer yitiren para olmuş. Bu satırları yazdığımız sırada bir dolar, üç lira 54 kuruştu. Bizimki gibi ‘dışa bağımlı’ ekonomilerde, çok yüksek oranlı ‘devalüasyon’ demek bu. İşyerlerinde kapanma furyası daha da hızlandı. İşsizler ordusu büyüdükçe büyüyor. Cumhuriyetin kazanımlarının hepsi satılmış. Deniz bitmiş. Devletin ‘ekonomi eli’ halkın cebinde, ‘siyaset eli’ de tüm muhalif kesimlerin boğazında.
Kitlesel ‘döngele’ örnekleri saymakla bitecek gibi değil.
Önümüzdeki başkanlık ve yeni anayasa tartışmaları, ‘kasırga’nın daha da şiddetleneceğini gösteriyor.
Peki, nereye kadar?
Sanki birilerinin çıkıp da ‘Kamera stop! Setteki her şeyi söküp toparlanın, gidiyoruz!’ demesini bekliyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti, bir kovboy filmindeki ahşap dekor değil.
Hamaset yaptığımızı düşünmeyin; atalarımızın kanıyla, canıyla, gözyaşıyla, sonsuz özverisiyle, yılmadan çalışmasıyla kurulmuş.
Onun göz göre göre yok edilmesine izin vermeyecek olan ‘kahraman şerif’ de biziz, Godot da.
Veya ‘döngele’!
GRAM GRAM ‘EPİGRAM’
Türkiyem / Uzaya uydu göndermiş / Muhalif kalem / Var mı diye / Bakmak içindir / Mars medyasına!