Çağdaş tarihçilere göre Osmanlı’nın, üç kıtada altı yüz yıl egemen kalabilmesinin altında, ‘iyi asker’ olmaları ve ‘askerî örgütlenmeyi çok iyi bilmeleri’ yatar.
Attila (395-453), Roma ordularına başkomutanlık etti. Ölümüne değin Avrupa’da, azımsanmayacak bir Türk asker varlığını barındırdı.
Abbasi başkenti Samarra’da (9. yy.) Memluk yani tutsak ya da parayla satın alınmış ‘köle’ Türk askerleri (Kölemenler), zamanla hem Abbasi devletine hem de çevredeki beyliklere hâkim oldular. (*)
Anadolu’ya yerleşmemiz de Alparslan‘ın Malazgirt’te, Bizans İmparatoru Diyojen‘i yenmesiyle (1071) gerçekleşebildi.
En büyük askerî utkuyu ise işgalci Batı bağlaşıklarına karşı ‘Başkomutan’ Mustafa Kemal‘in öncülüğünde Kurtuluş Savaşı ile kazandık.
SEVMEDİKLERİ MEDYA SAYESİNDE ÖNLEDİ
Yukarıda dile getirdiğimiz gerçeğe, tersinden bakarsak…
Ön Asya’daki güçlü ‘ulusal’ varlığımızı tehdit olarak gören dünya egemenleri; bizi ‘kötü, itibarsız asker’e ya da ‘asker düşmanı’na dönüştürüp ‘ordumuzu çökerterek’ tarih sahnesinden silebilecekleri, en azından bölgemizde zayıf, işlevsiz kılabilecekleri kuruntusuna mı kapıldılar?
Düzmece davalarla hapsedilen Kemalist komutanların yerine atanmış dinci / Fethullahçı subayların 15 Temmuz darbe girişimi, bize bu soruyu sorduruyor.
Kalkışmanın bilançosu:
En az 208’i şehit 232 ölü, bin 491 yaralı, yedi bin 543 gözaltı…
Halkına ateş açan, Meclis binasını bombalayan, Genelkurmay Başkanı’nı işkenceden geçiren bu güruhun etkisiz kılınmasında, Erdoğan’ın çağrısının payı var. Bu arada, ne ilginç paradokstur ki ‘medya sevmez Erdoğan’a, ‘darbecilere karşı sokağa dökülme’ yolundaki yaşamsal çağrıyı yapma fırsatını, sorunlu olduğu Doğan Grubu’ndan CNN Türk sundu.
Ondan sonrası ise en az darbecilerin yaptıkları kadar kanımızı dondurdu. Kendini tatbikatta sanan üstelik ‘teslim olmuş’ Mehmetçikleri öldüresiye döverek soyup yarı çıplak durumda yerlere yatıran çember sakallılar…
Ve, TV’lerimizde ortak başlık:
“Darbeyi, millet püskürttü!”
Evet; en iyi askerî yönetim, en kötü sivil yönetimden daha kötüdür.
Ama, başvurduğu ‘şiddet’le kimlerin nihai amacına hizmet ettiğinden habersiz bu sözüm ona ‘demokrasi koruyucusu millet’ tarafından askerlerimizin uğradığı ‘zillet’ (aşağılanma) nasıl bir kinin göstergesidir, dehşete düşmemek elde değil.
GRAM GRAM ‘EPİGRAM’
Fethullahçı kalkışma oldu / Erdoğan’ın ‘zor tuttuğu’ / Yüzde elli ile darbecinin / Basına şer ortaklığı baki kaldı
(*) Orhan Koloğlu; Osmanlıcadan Türkçeye Okuryazarlığımız, Tarihçi Kitabevi, sayfa 28 – 29