Nilgün Cerrahoğlu, Donald Trump ABD Başkanı seçilmeden bir gün önce, İtalyan yazar Claudio Magris’le toplantıdaymış. Değerli gazeteci, “Trump’ın seçilme olasılığı”nı sorunca Magris’ten şu yanıtı almış (*):
– Bir zamanlar gelecek daha iyiydi. Çünkü, geleceği hep iyi yönde değiştirmek ve dönüştürmek yönünde bir umut vardı. Bugün böyle bir perspektiften yoksunuz…
Ardından, Marks’ın şu savını sözlerine eklemiş, Magris:
– Ezilenler, isabetli muhakeme yeteneğinden yoksundurlar.
TRUMP ŞAŞKINLIĞI
77 yaşındaki yazarın öngörüsü müthiş değil mi!
İki Başkan adayından Trump ile Clinton’ın seçim propagandaları, son haftalarda ‘senin skandalın benimkini döver’e dönüşmüştü!
Yine de Hillary, ‘kötünün iyisi’ gibi görünüyordu.
Trump ise ırkçı söylemlerini, ‘maço’ beden diliyle pekiştiriyordu:
Birlikte çıktıkları TV izlencesinde Clinton kürsüdeyken onun hemen arkasında tuhaf jestlerle dolaşan; Karun varsıllığının ‘kibir’ini yansıtan donuk yüz ifadeli, konuşurken sadece iki dudağı oynayan ‘mimiksiz’ bir Başkan adayı…
Dahası, ‘vergi kaçırdığını’ bile itiraf etmesine karşın seçildi Trump.
Hani, ABD kapitalizminde ‘vergi kaçakçılığının çok ağır suç’ olduğunu anlatmak için hep verilen bir örnek vardır; çocukluğundan beri tam bir suç makinesi olan Al Capone, ancak vergi kaçırdığı ortaya çıkınca hapse atılabilmişti!
ABD, vergisini alma koşuluyla fuhuşa bile izin verir. Büyük kent sokaklarında hayat kadınları, gece yarısından sonra, ellerinde pos makinesiyle müşteri ararlar. Fuhuş, kredi kartıyla yapılınca ‘resmî işlem’ olup tarafları ‘vergi yükümlüsü’ kılar!
Söz konusu ağır vergi yüklerinin altında ‘ezilen’ çoğunluk mu seçti Trump’ı?
DERDİMİZE YANALIM
Elbette siz, ABD Başkanı vitrindeki kişi olmaktan pek öteye geçmez; bu ülkede kurulu düzen tıkır tıkır işler, biz kendi kaosumuza bakalım, diyebilirsiniz.
Haklısınız; asıl bizim ezilenlerimiz, Marks‘ın deyişiyle ‘isabetli muhakeme yeteneğinden yoksun’ kalmayı sürdürdükçe sonumuz yakın demektir.
Söz konusu ‘yeteneği’ kazanmanın yolu ise kültürden, eğitimden, özgür düşünce dolaşımından geçer.
142 gazetecisi hapiste olan Türkiye’de, sansür korkusunun tırmandığı noktayı gösteren vahim bir örnek:
TV 360′ta, 21 Ekim 2016 günü yayımlanan “Çocuklar Duymasın” adlı dizide; Oğuz Atay’ın romanı “Tutunamayanlar”ın hem kapağı buzlandı hem de yazarıyla birlikte adı ‘biplendi’.
Gel de ‘geleceği değiştirip dönüştürme’ umudunu koru!
GRAM GRAM ‘EPİGRAM’
10 Kasım sofrası kalktı / Mönüden indirildi Ata / Taze aşımız var yersen / Çoban salata!
(*) Cumhuriyet, 10 Kasım 2016