Kimi canlı türleri, yırtıcılara yem olmamak için zehirli türlerin rengine ve biçimine bürünüyor. (*)
Doğadaki “av”lar, özellikle renk algısı bakımından üstün belleğe sahip yırtıcı kuşları; (kırmızı, sarı, siyah, beyaz karışımı) renk evrimi geçirerek aldatıp varlığını koruyabiliyor.
Bu keşif; Alman dirimbilimci (biyolog) Fritz Müller (1822 – 1897) tarafından yapıldığı için “Müller taklitçiliği” diye adlandırılıyor.
Keşke doğa, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na da “Müller taklitçiliği” yeteneği vermiş olsaydı, diye düşünüp hayıflanıyoruz.
‘SUÇLU AYAĞA KALK’!
‘Yırtıcılar’ın, 14 – 28 Mayıs 2023 seçimlerinde, Kılıçdaroğlu’nu çiğ çiğ yemek için hangi yollara başvurduklarını hepimiz biliyoruz.
CHP liderinin, onlarla nasıl korakor (göğüs göğüse, Fr. corps à corps) savaşım verdiğini de…
Aynı savaşımın (mücadele) bir benzerini, adaletli bildiğimiz bir kısım medyaya karşı vermek zorunda kalacağını ise -meslektaşlarımız kusura bakmasınlar- kestirememiştik.
CHP’de düşlem kırıklığının yaşandığı / halka yaşatıldığı son iki seçimin ardından, yenilenme istemi olağan.
Bu konuda istenci (irade) esas olan partililerin yanı sıra türlü toplum kesimlerinden aynı doğrultuda sesler yükselebilir.
‘Halkın dişsiz bekçi köpeği’ diye tanımlanan medyanın da demokrasilerde yasama, yürütme, yargıdan sonraki “4. güç” olarak değişim istemini yansıtmakla hâttâ desteklemekle görevli olduğu düşünülür. Ama, nesnel (objektif) değerlendirmeler yapıp insaf sınırlarını zorlamadan…
Özellikle geçen hafta katıldığı bir tv izlencesinde, Kılıçdaroğlu’na sadece “Suçlu, ayağa kalk!” denilmediği kaldı.
Sanki adil bir seçim yarışı yapılmış da o yeterince çalışmamış, sorumluluğunun gereğini yerine getirmemiş gibi davranıldı / davranılmaya devam ediyor.
UMUTSUZLUĞU ARTIRIR
Böylesine haksızca eleştiriler, Kılıçdaroğlu gibi dürüst, ilkeli, adil, çalışkan bir lideri yaralamakla / yıpratmakla kalmaz; toplumdaki umutsuzluğu büsbütün derinleştirir; siyasete atılmaya hevesli gençler üzerinde de caydırıcı etki yapar.
Neyse ki Kemal Bey, her şeye karşın neredeyse hiçbir mevkidaşında göremediğimiz zarafetini, serinkanlılığını, olgun / demokrat tutumunu yine bozmadı, bozmuyor.
En azından biz bu satırları yazdığımız âna dek yılgınlığa, bezginliğe kapılıp arkasını dönerek benden sonra tufan, düşüncesiyle çekip gitmedi.
Kimileri yeterli bulmasalar da özeleştirisini yapıyor, bu arada değişim rüzgârlarına karşı çıkmıyor.
2023 Ekim ayı sonunda ya da Kasım’da yapılması beklenen 38. CHP Olağan Kurultayında, Kemal Bey’in aynı demokrat tavrını sürdüreceğine eminiz.
Koltuğa yapışıp kalmayacağından, partide sorumluluğu kendisinden sonra üstlenmeye aday olacak kişilere ‘parti içi demokrasi’ kurallarını uygulayacağından, onların önünü kesmeyeceğinden hiç kuşkumuz yok.
HER ŞEY YOLUNDA MI?
Ama, liderinin bu tutumu, CHP’de işlerin yolunda olduğu ve öyle de gideceği anlamına gelmiyor elbet.
Kılıçdaroğlu, son olarak parti örgütünü doğrudan kendisine bağladığı için kurultayda sert eleştirilerle karşılaşabilir.
Altılı İttifak’ın mimarı, 14 Mayıs 2023 Milletvekili Seçimlerinde, CHP listelerinde aday gösterilen beş ‘müttefik’ partiye 38 milletvekili kazandırdığı için topa tutulabilir.
Dahası, beşi de ‘sağcı’ olan bu partilerden kimileri ya da onların kimi milletvekilleri, Meclis’teki kritik oylamalarda Cumhur İttifakı ile işbirliği yapabilirler. Bu durumda da eleştiri okları yine Kılıçdaroğlu’na çevrilir.
Ancak, “Altılı Masa”nın kuruluşunun tarihsel bir zorunluluk olduğu, Kılıçdaroğlu’nun söz konusu oluşumu sağlamakla ülkemizde yeniden demokrasiyi egemen kılma azim ve kararlılığını gösterdiği, yitip gitmekte olan uzlaşı kültürüne çok değerli katkıda bulunduğu unutulmamalı.
Bu arada, iktidar ve bileşenlerinin kafasına, halkın yüzde 48’inin kendilerine karşı olduğu gerçeği dank etmiş olmalı.
Az şey mi bunlar!
SÖN SÖZ: Şahsen hiçbir siyasal partiye üye değiliz. O yüzden, (hem nalına hem mıhına) siyasal eleştiri yapabilme özgürlüğüne sahibiz. Ceberut düzenin elverdiğince ve de sınırlarımızı aşmamaya özen gösterip derinlemesine çözümlemeyi (analiz) siyaset bilimcilerine bırakarak…
Biz bu satırları yazdığımız gün, CHP’nin yenilenmiş olan Merkez Yönetim Kurulu (MYK), ikinci toplantısına hazırlanıyordu. Yeni MYK’da -umarız kırıp dökmeden- alınacak kararlar, peşin değerlendirmelerimizi geçersiz kılabilir. Şu kadarını söylemekle yetinelim: 31 Mart 2024 günü yapılacak yerel seçimlere dokuz ay kala, Cumhuriyetimizin kurucu partisi CHP’de suları içten bulandırıp balık avlama hesabı yapanlar varsa akıllarını başlarına devşirsinler.
Malum ‘yırtıcılar’ alesta bekliyorlar.
Özellikle de İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP Genel Başkanlığı görevi için kendisini arkadan itenlere dikkat etmeli.
Çünkü geleceğin bu parlak lideri; aynı ‘yırtıcılar’ın mönüsünde, en önemli öğünde tüketilecek ‘ana yemek’ olarak yer alıyor;
Ondan boşalacak eski ‘tarikat / cemaat / yeşil sermaye merkezi’ İstanbul’u geri alıp ‘yeni Osmanlı (!) başkenti’ yapma özlemiyle kurdukları entrika sofrasında mideye indirmek üzere…
DİL YANLIŞLARIMIZ
Ülkemizin en acı gerçeklerinden biri değişmiyor; Irak’ın kuzeyinde ve Suriye’de Mehmetçik kanı akmaya devam ediyor.
Terör kurbanı askerlerimizin törenle defnedilmesine değgin kimi haberlerde şöyle bir tümce karşımıza çıkıyor:
“Şehitlerimizi vatan toprağına emanet ettik.”
Emanet etmek, güvenilir bir kimseye saklaması ya da birine teslim etmesi için eşya ya da kişi bırakmak, demek.
“Emanet” sözcüğünün bir başka anlamı da Tanrı’nın bir gün geri almak üzere insana verdiği ‘can’.
Vatan toprağına emanet etmek ya da edilmek, gibi bir deyim ise dilimizde yok.
‘DÜNYANIN 1001 HALİ’ (!)
* Yine bir tv kanalında, çok değerli bir ekonomistin hazırlayıp sunduğu izlencenin adı:
“Dünyanın 1001 Hali”
Daha önce anımsatmamıza karşın yıllardır değiştirilmeyen bu başlık, bir değil, iki kere yanlış. Şöyle:
1- Başlıktaki “1001”, mutlaka yazıyla yazılmalı; “Binbir”.
Aslında, çoklu rakamlar yazıyla ifade edildiğinde, birbirinden ayrı yazılır; bin bir, yüz on iki, beş yüz üç…
Ama, bu izlencenin başlığında kastedilen bir sayı değil, ‘pek çok’ anlamında sıfattır. (Binbir Gece Masalları’nda olduğu gibi.)
2- “Hal” sözcüğü; düzeltme imsiz (şapkasız) yazılınca bilindiği üzere ‘toptan sebze, meyve, bakliyat ya da balık satılan yer’ anlamına gelir.
Başlıkta kastedildiği gibi, ‘durum’ demek olan Arapça kökenli “hâl” ise düzeltme imli (şapkalı) yazılır.
Dolayısıyla söz konusu başlığın doğru yazımı:
“Dünyanın Binbir Hâli”
Ne diyelim? Bu da medyamızın binbir hâlinden yalnızca küçük bir kesit.
GRAM GRAM ‘EPİGRAM’
MEB’e tarikatçı bakan,
Okula vaiz ve imam;
Laik millî eğitimin
Cenaze namazı tamam!
(*) John Fowles; “Daniel Martin”, Ayrıntı Yayınları, Türkçesi: Süha Sertabiboğlu, 2021, İstanbul, sayfa 89