Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramını kutluyoruz.
19 Mayıs 1919 tarihi; çökmüş, düşman çizmesi altında ezilen bir imparatorluktaki padişah kullarının, Atatürk önderliğinde önce yurdunu kurtarış, sonra da Batılı, kendi ayaklarının üzerinde durabilen bir ulus olarak kuruluş öyküsüdür.
Gerçek bir onur öyküsü.
O gün, Karadeniz’in hırçın dalgalarına karşı köhne Bandırma vapuruyla Samsun’a çıkan kadroda, Harekât Şubesi Müdürü Kurmay Albay (daha sonra milletvekili ve büyükelçi) Hüsrev Gerede de vardı. Gerede, anılarında şöyle diyor (1):
“… O eski Bandırma vapurumuzu İngilizler başta, müttefik işgal kuvvetleri Kavaklar’da durdurdular, (Mustafa Kemal) güverteye gelmişti. Durumu öğrenince bana baktı, güldü.
– Budalalar!.. Aradıkları şeye bak. Biz vatana cephane ve silah değil, kurtuluş kafası götürüyoruz. Silah ve cephaneyi elbette bulacağız, dedi.”
NESNEL BAKIŞLA ATATÜRK
Mustafa Kemal, bundan 105 yıl önce başlattığı Kurtuluş Savaşı’nın utkuyla sonuçlanmasını izleyen demokrasi ve Anadolu Aydınlanması hareketiyle, yıkılan şeriatçı Osmanlı’nın yerine, aklı, bilimi rehber edinen ‘tam bağımsız’ bir ulus yarattı.
Mustafa Kemal ve O’nunla kurtuluş ülküsünü paylaşanlar, kişisel ve ailesel çıkarlara sırt çevirmiş şanlı kahramanlardı.
Ali Fuat Cebesoy, “Sınıf Arkadaşım Atatürk” kitabında (Cumhuriyet Kitapları, 1997) babası İsmail Fazıl Paşa’nın 69 yaşındayken Kurtuluş Savaşı’na katılmak istediğini yazıyor. Paşa, “Yaşlı anneciğimi yalnız bırakma!” diyen Ali Fuat’ı, kaşlarını çatarak şöyle yanıtlar (günümüz Türkçesiyle K.E.):
– Ulusun geleceği söz konusuyken ‘aile kaygıları’ göz önüne alınmaz. Çünkü, ailenin erinç ve rahatı ancak ulusun erinç ve kurtuluşu ile olanaklıdır.
Atatürk’ün yakın çevresinde bulunmuş kişilerin O’nunla ilgili kimi anıları, parlak bir ışığın çevresinde dönen pervanelerin etkilenmesini yansıtabilir. Bu yüzden, yabancıların O’nun hakkında yazıp söyledikleri daha nesnel diye düşünülebilir.
Kurtuluş ve kuruluştan, çağının bile önündeki devrimleri yalnızca 14 yıla sığdırdıktan sonra bu ruha, bir Alman gazeteci de dikkat çekecekti.
Almanya’da yayımlanan dönemin “Illustrierte” dergisinin 27 Ağustos 1936 tarihli sayısında, Atatürk’ten şöyle söz edecekti (2):
“Kendisinin tarihî büyüklüğü, eseri olan yeni Türkiye’ye bakılarak bugünden ölçülebilir. Çelik gibi azim ve gayreti, uzağı gören akıl ve hikmetle birleşmiş olan bu gerçek halk önderi ve devlet adamı; Anadolu dağlarının en uzak ve ıssız köşesindeki köylere bile başka bir ruh aşılamıştır.”
‘BARIŞÇIL, SEVECEN LİDER’
Atatürk’ün mucizevi başarılarının altında, barışçıl kişiliği de yatmaktadır.
Kendi “yurtta barış, dünyada barış” ilkesini; Anadolu’da yakıcı Millî Mücadele ateşinin korları henüz sönmeden yeni Türkiye’nin yaşamına geçirmiştir.
Bir başka Alman gazetesi, “Volkischer Beobachter”, Cumhuriyetimizin kurulduğu 1923 yılındaki bir yayınında şu yoruma yer verecektir:
“Atatürk Türkiye’yi tek düşmanı kalmaksızın bırakmıştır. Bu, zamanımızın hiçbir devlet şefinin başaramadığıdır.”
Öte yandan bir Fransız, George Bennes, ülkesinde yayımlanan “Vu” gazetesinde, Atatürk’le yaptığı bir söyleşiyi, Büyük Önder’in ölümünden sonra şöyle aktarıyor (3):
“Kemal Atatürk’ün karakterinin bir cephesini göstermek itibarıyla bir noktayı hatırlatmak isterim. Bize savaşlarından birini anlatıyordu. Birdenbire durdu:
– Görüyorsunuz ya, dedi. Birçok zafer kazandım. Fakat bunların en büyüğünden sonra bile her akşam, savaş alanlarında ölen bütün askerleri düşünerek içimde derin bir keder duyuyorum.
Cesaret ve zekâsından başka yüreği bu kadar yüce olan böyle bir şefin, yurdu için mucizeler yaratmış olmasına şaşılabilir mi?”
SON SÖZ:
Uzunca bir süredir “gaflet (aymazlık), dalalet (sapkınlık)” yanı sıra “ihanet” içinde bulunduğumuz Atatürkümüze yani biz Türkler için “yazgıların en güzeline”, ‘tarihin talih kuşu başına konmuş’ bir ulus olarak seksen beş milyon elle sarılmaktan, O’nun ilke ve Devrimlerine dönmekten başka umarımızın olmadığını görelim artık.
Yarın çok geç olabilir.
Atamızın, kendi doğum günü olarak da benimsediği 19 Mayıs’ı, Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın dizelerini (4) yaşama geçirerek kutlayalım:
“… Kaderin adamı der sana düşmanların.
Yeniden yazıldı gökyüzüne
Demir ellerinle kocaman bir yarın.”
GRAM GRAM ‘EPİGRAM’
Kimi ülkelerde işler
Yöneticinin sabah
Hangi tarafından
Kalktığına göre işler!
1) Cemal Kutay; Ardında Kalanlar, Cem Ofset, sayfa 127
2) https://onedio.com/haber/unutmayacagiz-dunyanin-dahi-lider-ataturk-hakkinda-soyledigi-33-gururlandiran-soz-725186
3) a.g.web sitesi
4) Fazıl Hüsnü Dağlarca; “Destanlarla Atatürk, 19 Mayıs Destanı”, Cumhuriyet Yayınları, sayfa 46