Anayasa değişikliği referandumu için Edirne’ye gelen genç bir siyasetçinin halkla hemen kaynaşmasına -ya da çıkarı gereği öyle görünmesine- yaşlı bir köylüden ‘yerel’ yorum:
– Çingene pilici gibi kızan! Önüne gelene sarılır beyaa!..
Doğma büyüme Trakyalı olduğumuz hâlde, “Çingene pilici” deyimini duymamıştık.
Hemen her deyim gibi, bunun da dayandığı gerçek bir öykü ya da toplumsal bir temel olmalı. Kendi karnını güç bela doyurabilen Roman yurttaşın aç pilici de gördüğü herkese, yiyecek verir umuduyla yaklaşıp sırnaştığı için böyle bir deyim ortaya çıkmıştır, sanırız.
Yoksa ‘kampanya icabı’ binlerce kişiyi öpen ve 16 Nisan’a değin daha nicesini öpecek olan içtenliksiz siyasetçi, halk kitlelerinin gözünde ancak rahmetlik Sadri Alışık’ın şu dizelerindeki etkiyi yaratabilir:
“Öpüşecek birini aramadık / bizim için ölsün de demedik / Hani biraz sevse / üstünü biz tamamlardık.”
TRT’NİN ÖZEL ÇABASI
Antalya Arena (?) Stadı’nda 19 Mart günü, Antalyaspor – BJK futbol karşılaşması oynandı.
Golsüz biten maçın özet görüntüleri, aynı gece TRT-1′deki “Stadyum”da yayımlandı. Devletin kanalı, Antalyaspor taraftarlarının statta açtığı şu dev pankartı, izleyicilerinin gözünden kaçırmak için özel çaba harcadı:
“Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.”
Sahi, 2954 Sayılı Türkiye Radyo Televizyon Kanunu’nun 5’inci Madde’sindeki “TRT’nin Yayın Esasları”ndan, “Atatürk ilke ve inkılaplarını kökleştirmeyi” öngören “b” fıkrası kaldırıldı mı?
RUHUNU YİTİREN CADDE
Çoktandır, İstiklal Caddesi’ne gitmemiştik.
Bir kitap aramak için geçenlerde yolumuz düştü.
İstiklal’deki birçok işyerinin, ekonomik bunalım yüzünden kapısına kilidi astığını işitmiştik. Kitapçı cenneti caddede, ‘kitaba da kıran girmiş’ olabileceğine ihtimal vermemiştik.
Taksim – Galatasaray arasında bir tek kitapçı kalmış; “Mephisto”.
Galatasaray’da “İnsan Kitap” diye avuç içi kadar bir dükkân açılmış.
Sahafların Aslı Han‘ında in cin top oynuyor.
Çok katlı bir binanın ‘giriş’indeki YKY, ‘çatı onarımı’ nedeniyle (?) Merkez Han’a taşınmış.
Ada’nın, öğrencilik yıllarımızın uğrağı Hachette’in hâttâ D&R’ın yerinde yeller esiyor!
Arada bir tiz sesiyle bağırarak yürekleri ağza getirmekten gayri kimseye zararı dokunmayan ‘tartı aletli’ deli bile sırra kadem basmış.
Cadde-i Kebir’in, kitapçılarının yanı sıra “ruhunu da yitirmiş” olduğunu ayrımsadık.
İçimiz ezilerek…
GRAM GRAM ‘EPİGRAM’
Adaletsiz Muaviye / Dedi ki Kûfeliye: / “Selam söyle Ali’ye / On bin adamım var / Ben öyle istiyorum diye / Erkek diyecek / Dişi deveye”