Baş 'Dil'le Tartılır -4

Fransız düşünür Buffon’un “Üslup yazarın ta kendisidir.” özdeyişi -uyak çekiciliğiyle karışık- genelleme yapılarak dilimize aktarılmış:

“Üslub-ı beyan, aynıyla insan.”

İstediğimiz kadar süslü sözcüklerle konuşup yazmaya özenelim, eğer ‘beyanımız’ kişiliğimize bol ya da dar geliyorsa ‘pespayelik’ aradan er geç sırıtır. (“Er geç”i bitişik yazarsak ‘erkek keçi’ ya da ‘erkek deve’ sırıtır!)

HALVA – HELVA

Pek çok yönünü eleştirdiğimiz rahmetlik Süleyman Demirel’in güzel bir sözü vardı:

“Doğrusu ‘halva’dır; ama siz ‘helva’ diyeceksiniz.”

1970’li yıllarda, bu günkülerle kıyaslayınca aslında ‘helva gibi’ olduğunu yeni yeni anladığımız ‘siyasetçi üslubu’ sertliklerini, yazdığımız haberde olabildiğince yumuşatırdık.

Örneğin bir siyasetçi, rakibinin bir savını ‘yalanlamışsa’ bunun haber dilimizdeki karşılığı şuydu:

“… doğru olmadığını söyledi.”

Ya da Babıâli’deki İran Başkonsolosluğunun önünde bir grup öğrenci, İran Şahı Rıza Pehlevi’nin ‘kuklasını’ mı yaktı! Despot bile olsa bir komşu ülke yöneticisinden ‘kukla’ diye söz etmemek için haberimizde, ‘kukla’ ile eş anlamlı ama görece daha yumuşak bir sözcüğü, “maket”i kullanırdık:

“İranlı rejim muhalifi öğrenciler, Şah’ın maketini yaktılar.”

TEPKİ – ONAY

Medya emekçileri olarak; meslek büyüklerimizin “Haberlerinizde, gerçeği her yönüyle yansıtmaya çalışın. Ama, kullandığınız haber diliyle, yangına körükle gitmeyin!” uyarısı gereği gösterdiğimiz üslup duyarlılığı örneklerini çoğaltmak olanaklı.

Doğrusu, şimdi de aynı çaba içinde olan meslektaşlarımız var. Ama kimileri bunu yapayım derken sık sık dil mantık yanlışına düşüyorlar.

10 Ekim 2017, Ankara Garı’nda 101 can alan terörist saldırısının birinci yıldönümüydü. Polis, anma etkinliğine katılanlara coplu, biber gazlı müdahalede bulundu. CNN Türk’ün “Parametre” izlencesinde, olayı yorumlayan değerli bir gazeteci şöyle dedi:

“Acısını paylaşmak için toplananların üzerine polisin copla gitmesi ‘çok da doğru bir davranış değildi’.”

Güvenlik güçlerimizin masum insanlara sert müdahalesi, Tv izleyicisine yumuşatarak yansıtılmak istenirken söylenen bu söz, sanki ‘şiddete gizli bir onay’ içeriyor gibi; ‘çok doğru olmasa da doğru sayılabilecek (!) bir davranış’!

Elbette artık gına getirten ‘moda söz’ saçmalıkları nedeniyle maksadını aşan bir anlatım olduğu için…

Dil yanlışlarımıza değinmeyi sürdüreceğiz.

KIZ AİLELERİNE

11 Ekim, “Dünya Kız Çocukları Günü”ydü. İş insanı Güler Sabancı, bu gün nedeniyle alkışlanası bir ileti yayımladı. Sabancı, kız çocuklarımıza ‘zihinlerindeki kalıpları kıracak, hayal kurma özgürlüklerini ve yeteneklerini destekleyecek’ eğitim vermemiz gerektiğini belirtti. ‘Pamuk Prenses’in, uyanmak için prense değil, eğitime ve cesaretlendirilmeye ihtiyacı olduğunu’ vurguladı.

Millî (?) eğitimden umut yok; anne babalar, 21. yüzyıl Türkiye’sine ‘fikri ve vicdanı hür’ kuşaklar yetiştirmek için size tarihsel görev düşüyor.

GRAM GRAM ‘EPİGRAM’

Mirasyedi / Mahalle bakkalı / Tüm mahalleli ile / Kavgalı / İflas ederse diye / Kapılsak yeridir ürküye / Bakkalın adı Türkiye!