YÖNEŞME

Bir dirimbilim (biyoloji) terimi:

“Yöneşme”.

Dil Derneği’nin Türkçe Sözlük’üne göre, “Türleri aynı ya da ayrı canlıların, aynı koşullar altında biçim ve yapı bakımından zamanla birbirlerine benzemesi” demek.

“Yöneşme”, aşağı yukarı eş anlamlı bir sav olarak (Fr. thèse de convergence, Osm. tekarüp iddiası) toplumbilim (sosyoloji) terimleri arasına da girmiş.

SENECA VE TOPLUM

Romalı düşünür, devlet adamı, oyun yazarı Seneca (MÖ 4 – MS 65); “yöneşme” savının ortaya atılmasından birkaç milenyum önce, zamanının toplumunu, bir ‘yabanıl hayvanlar topluluğu’ olarak nitelendirmiş.

Seneca, ailesinin çok varlıklı olmasına karşın bizim dervişlerin ‘çile’sine benzer bir yaşam biçimini benimsemiş; güzel kokulardan, şaraρ içip et, istiridye, mantar yemekten hâttâ yumuşak yatakta uyumaktan vazgeçmiş.

Ama, insan aydın olur da içinde yaşadığı ‘yabanıl  toplum’un yabanıl yönetimi, ona dünyayı dar etmekten geri kalır mı! Önce, Caligula kafayı takmış Seneca’ya. Hani şu, atını senatör yapan imparator! Üstün hitabet yeteneğini kıskandığı düşünürü öldürtmek istemiş. Sonra, İmparatoriçe Messalina (CD – kasetin sahicisi de montajlı hâli de henüz icat edilmediği için) hakkında ‘bizzat’ yasak aşk dedikoduları yayıp Seneca’yı Korsika’ya, sürgüne göndertmiş.

DÜŞÜNÜRÜN SONU

Düşünür ancak Prens Neron’u tahta hazırlayacak yeterlilikte bir öğretmen bulunamayınca Roma’ya dönebilmiş. Neron’un annesi, Seneca’yı sürgünden çağırtmış.

Ama, Neron 16 yaşında tahta çıktıktan sonra neler yapsa beğenirsiniz! Önce annesini öldürtmüş. İntihar süsü vermek için de senatoya hitaben annesinin kaleminden çıkmış gibi bir mektup yazdırmış. Kime mi? Öğretmeni Seneca’ya, zorla!

Düşünür, bu ve benzeri olayların verdiği derin acıyla, devlet görevlerinden ancak malvarlığının önemli bir bölümünü Neron’a bırakarak ayrılabilmiş. Ama, kısa süre sonra imparatora düzenlenen bir suikast girişimine adı karıştırılmış. Neron, ‘intihar cezası’ vermiş, öğretmenine. Ve, felsefî düşünceleri arasında ‘ölümden korkmamak’ da bulunan Seneca, damarlarını keserek yaşamını noktalamış.

SON SÖZ:  Toplumlar, çağdaş uygarlık yolunda ‘yöneşebilmek’ için; özgürlükçü, iyiliksever, ezilen kitlelere onurlu kalmanın yollarını kendi yaşamıyla gösteren, alçakgönüllü ‘stoacı’ bilge Seneca’ları model almalı.

AFGAN TÜRK’Ü MÜ?

Foks TV’nin, 29 Haziran 2017 günkü ana haber bülteninden:

“Zeytinburnu’nda, 16 yaşındaki Afgan Türk’ünü, uyuşturucu bağımlıları bıçaklayarak öldürdü.”

“Türk” ve “Afgan”; iki ayrı ulusal kimliktir. Dolayısıyla “Afgan Türk’ü” yerine, “Afganistan Türk’ü” demeliyiz.

Öte yandan, Manisa Kula’da bir asker, kaldıkları koğuşta tüfeğini ateşleyerek arkadaşlarından üçünün ölümüne, üçünün de yaralanmasına neden oldu. Askerin kendisi de canına kıydı.

Haberi izlediğimiz hemen tüm Tv kanallarında şu anlatım yer aldı:

– Cinnet geçiren…

Sadece, Halk TV’nin değerli sunucusu İsmail Dükel, deyimin doğrusunu söyledi:

– Cinnet getiren… (*)

Dükel’i kutlarız.

GRAM GRAM ‘EPİGRAM’

Darbecilerin ortak niyeti:

15 Tem – Muz Cumhuriyeti!

 (*) Bk. Dil Derneği, Türkçe Sözlük