‘YİTİKLİ’ OLMADI!

En az bin yıllık bir Türk atasözü:
“Yitiglig anası koyun açar.”
Kaşgarlı Mahmut’un (1005 – 1105) “Divan- Lügat’it Türk”ünden.
Anlaşılması biraz güç atasözünü, 16. yüzyılda yaşamış olan şair Güvahi de manzum “Pendname”sinde şöyle aktarıyor:
“Yitiklü anasının koynun arar.”
Değerli dilbilimci Prof. Dr. Doğan Aksan’ın (1929 – 2010) yorumuyla bu atasözümüz, “yitikli (bir şeyini kaybeden) kişinin, onu annesinin koynunu bile açarak aradığını anlatmakta, bir şeyini yitirenin ısrar ve telaşını, her çareye başvuruşunu dile getirmektedir.” (1)
.
İSTEYENİN BİR YÜZÜ KARA…
.
Sözü, elbette son seçime getireceğiz.
28 Mayıs 2023 Pazar günü yapılan Cumhurbaşkanlığı 2. Tur Seçiminde de sandıktan Recep Tayyip Erdoğan çıktı.
Birçok hukukçunun, Anayasaya göre aday bile olamayacağını ısrarla vurgulamasına karşın Erdoğan, 3. kez Cumhurbaşkanlığı koltuğunda.
“Oksimoron” bir sonuç mu bu?
Yani, birbirine taban tabana zıt iki olgunun bir aradalığını, iç içeliğini mi yansıtıyor?
Demokrasi kurum ve kurallarıyla en hafif deyişle ‘sorunlu’ olana, o kurumları onarma, kurallara yeniden işlerlik kazandırma görevi verilmiş oldu, diyen aydınlar var.
Ayarları bozulan, şirazesinden çıkarılan ekonomi için yine Erdoğan’a bel bağlanmış olduğunu söyleyenler de…
Aslında görevi Türk halkı mı verdi yoksa Erdoğan’ın kendisi mi aldı? bu da tartışılmaya değer.
.
6 SEÇMENDEN BİRİ YABANCI
.
Yüzde 87’lik yüksek katılımla gerçekleşen seçim, Erdoğan’ın, rakibi Kemal Kılıçdaroğlu’na sadece yüzde dört dolayında fark atmasıyla sonuçlandı.
Oyların yüzde 52 küsurunu Erdoğan, yüzde 48 kadarını Kılıçdaroğlu aldı.
Sonucu, Erdoğan’ın ‘siyaset mühendisliği’ndeki başarısına bağlayanlar var.
Ama, 14 Mayıs’taki ilk tur gibi, bunun da eşitsiz koşullarda yapılan bir seçim olduğu unutulmamalı.
Bir yanda devletin sınırsız olanaklarını kullanan Erdoğan ve onun seçim propagandası için bölgelerine devletin uçağıyla gitmekte bile sakınca görmeyen bakanları…
Öte yanda, düzmece afişlerle, kurgu videolarla karalanmaya çalışılan, terörle acımasızca özdeşleştirilen, devletin iletişim kanalı TRT’de propaganda yapmasına sadece ‘yasak savma’ türünden, dakikalarla izin verilen Kılıçdaroğlu…
Bu açık eşitsizliğe, sandık başına giden her altı yeni seçmenden birinin, ulufe dağıtılır gibi T.C. vatandaşlığı verilen Suriyeli, Afgan, Iraklı… yabancılar olması eklenince olanlar oldu tabii.
Yukarıda aktardığımız atasözündeki gibi “yitikli” duruma düşmemek için “ısrar ve telaşla, her çareye başvuran” Erdoğan, aradığını buldu.
Rakibi CHP liderinin, yine de özellikle Babala TV’deki seçim öncesi izlencede, gençlerin kendisine çok sert sorular yöneltilmesine karşın serinkanlı yanıtlar vermesini, bu arada ülkenin tüm sorunlarına vâkıf olduğunu; akılcı, gerçekçi çözüm yolları bulduğunu görünce seçimi kazanacağını düşünmüştük.
.
GERİLİME DEVAM MI?
.
Peki, 14 Mayıs’ta AKP’nin, ortağı MHP ile birlikte Meclis’te çoğunluğu sağladıktan sonra, bu kez de Erdoğan’ın yeniden Cumhurbaşkanı seçilmesiyle ülkede gerilim bitecek mi dersiniz?
13. Cumhurbaşkanımız, seçim gecesi yaptığı balkon konuşmasında, yeni kavgaların işaret fişeğini ateşledi bile.
Bütün halk kesimlerini kucaklayıp ‘hepimizin cumhurbaşkanı’ olacağını söylemesi beklenirken Kılıçdaroğlu’nu yuhalattı. CHP’yi ‘içten karıştırma’ çabasını da ihmal etmedi!
İlk hedef olarak da dokuz ay sonraki yerel seçimlerde büyük kentlerin yönetimlerini CHP’den geri almayı gösterdi.
Özellikle de tepesinde zaten yargı kılıcını sallandırdıkları İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu alaşağı etmeye ağırlık verecekleri anlaşılıyor.
Erdoğan’ın bu arada, Ordu Gülyalı’da seçim utkusunu kutlayan AKP’lilerden biri tarafından bıçaklanarak öldürülen İyi Partili Erhan Kurt için başsağlığı dilemesini… Şanlıurfa’nın bir köyünde, kadınların yerine blok oy kullanılmasına karşı çıkınca darp edilen eski CHP Milletvekili Ali Şeker’e de geçmiş olsun demesini beklerdik.
.
NEFES ALDIĞIMIZ SÜRECE…
.
Antik bilgelerden biri, “Dum spiro, spero” (nefes aldığım müddetçe umudumu yitirmeyeceğim) demiş.
Yahudi kökenli Polonyalı sosyolog ve düşünür Zmund Bauman (1925 – 2017) da iki bin yıldır güncelliğini yitirmeyen yukarıdaki ilkeye çok önemli bir katkıda bulunuyor (2); “sıkı çalışma olmadan, yaşamın yaşamaya değecek hiçbir şey ortaya koymayacağını” vurguluyor.
Kendi payımıza, okyanusa damla ölçeğinde bile olsa aynı yöndeki alçakgönüllü katkılara devam…
Doğru bildiğimiz yolda, aklımız, sağlığımız, gücümüz elverdiğince…
.
DİL YANLIŞLARIMIZ
.
Herkesten saygı bekleyen ama kendisinin herkese her türlü saygısızlığı yapma hakkı bulunduğu saplantısındaki bir siyasetçiden sıklıkla işittiğimiz söz:
“İtibar (saygınlık) suikasti”
Özel bir tv kanalının 20 Mart 2023 günkü haber bültenlerinde de “suikast” sözcüğüyle ilgili aynı dil yanlışına hem de üstüne basa basa düşüldü. Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in gizemli biçimde öldürülmesine ilişkin haberde kerelerce şöyle denildi:
“suikasti, suikastin, suikaste…”
Gizlice cana kıyma ve kötülük etmeye kalkışma, anlamındaki Arapça kökenli “suikast” sözcüğünün son sesi ‘kalın t’dir.
Dolayısıyla da ünlü harfle başlayan ek alacaksa o ekin ilk sesi hep ‘kalın ünlü’ olur:
“İtibar suikastı, suikastın, suikasta…”
.
TEPKİ, ‘UMAN’ BAKAN!
.
* Bir başka kanalda, Mersin’de futbol maçı izlemeye giden bir bakana, stadyumda olumsuz tezahürat yapıldığına ilişkin haberden:
“… ummadığı bir tepkiyle karşılandı.”
Bu olumlama / olumsuzlama yanlışlarından, medyamız kurtulamıyor.
Bir yere giderken tepkiyle karşılanacağını kim ‘ümit eder’ ki!..
Söz konusu haberde ‘ummadığı’ yerine, bizce doğru eylem:
“… öngöremediği tepkiyle karşılandı.”
.
‘YANARDÖNER’E DÖNELİM
.
* Bir tv’nin kıdemli yorumcularından olan hukukçu, Milletvekili Genel ve Cumhurbaşkanlığı 1. Tur Seçimlerinin yapıldığı 14 Mayıs gecesi, alınan sonuçları değerlendiriyordu. AA’nın ve atv’nin seçim sonuçlarına ilişkin yanıltıcı yayın yaptığını belirtirken şöyle dedi:
“Janjanlı veriler…”
Fransızca changeant’dan (şanjan, okunur) bozma, “janjanlı” diye bir sıfat üreterek dilimize katkıda bulunduğunu sananlar olabilir.
Uydurma sözcük, TDK’nin ve Dil Derneği’nin sözlüklerinin yanı sıra Kubbealtı Lügati’nde bile yer alıyor. Komedyen Cem Yılmaz’ın oynadığı patates kızartması (cips) reklamında kullanıldıktan sonra ise halkımız arasında yaygınlık kazandı.
Oysa, Fransızca changeant’dan bozma “janjan”ın, Türkçemizde karşılığı var:
“Yanardöner”
Arı, duru, öz Türkçe bir sözcük olan “yanardöner”in anlam genişlemesine uğramış olması da ayrı güzelliği:
İlk anlamı: ‘Kıpırdadıkça çeşitli renklerde parlayan (kumaş, deri vb.)’
İki ayrı mecaz anlamı, cabası:
1- Daldan dala atlanan, konudan konuya geçilen,
2- Çabuk fikir ve yön değiştiren (kimse).
Bu arada…
Yanlış anlaşılmasın; güzel olan sadece sözcük; siyaset sahnesindeki ‘yanardönerler’ değil.
.
GRAM GRAM ‘EPİGRAM’
.
Yalan dolanı, iftirayı,
Halktan ‘sağdığı’ parayı
Seçime harç yapanın
Olur mu gönül sarayı?
.
1) Prof. Dr. Doğan Aksan; “Türkçenin Gücü”, T. İş Bankası Kültür Yayınları, 1987, Ankara, sayfa 151
2) Zymund Bauman; “Yaşam Sanatı”, Versus Kitap, Türkçesi: Akın Sarı, Aralık 2011, İstanbul, sayfa 196