'Yanlız' Türkçemiz (!)

Bir sözcükteki harflerin yeri değiştirilerek düşülen ‘dil yanlışı’na, Batılılar “metatez” (Fr. métathèse), biz ise “göçüşme” diyoruz.
Örneğin, halk arasında “arabesk”e “arabeks“, “ekşi”ye “eşki”… diyenlere rastlanır.
Göçüşmek, işteş yani karşılıklı yapılan bir eylemdir. Harfleri sözcük içinde oradan oraya ‘göç ettirerek’ yanlış seslendirmek, sıradan insanların bağışlanabilir konuşma kusuru sayılabilir.
Ama, kitlelerin izlediği TV kanallarında yapılınca Türkçe anıtımızın bir ‘göçük’e dönüşme tehdidiyle karşı karşıya olduğu ortaya çıkıyor!
 
YANLIŞLARDAN YANLIŞ BEĞEN
Genç bir kadın şarkıcı, Teoman Alpay’ın nihavent şarkısını bir TV kanalında seslendiriyor:
“Gökyüzünde ‘yanlız’ gezen yıldızlar / Yeryüzünde sizin kadar ‘yanlızım’ …”
Sanatçının (!) üstüne basa basa “yanlız” dediği sözcük, “yalın – yalınız”dan gelen “tek başına” anlamındaki “yalnız”.
Birkaç gün sonra aynı şarkıyı, TRT Müzik kanalında, Emel Sayın’dan dinliyoruz. Benzersiz tınısıyla ‘ötümlü’ denebilecek sesi, düzgün diksiyonu, kendine özgü yorumu olan Emel Sayın, ‘yalnız’ı göçüşmesiz söylüyor:
“Gökyüzünde ‘yalnız’ gezen yıldızlar…”
Ama o da bir başka dil yanlışı yapıyor. Şöyle ki:
“Yalnız”, yukarıda anımsattığımız gibi, bu güftedeki anlamı ‘tek başına’ olan bir sıfattır ve ikinci hecesi vurgulanarak okunur.
İlk hecesi vurgulanan “yalnız” ise “sadece” demek olan bir belirteçtir (zarf).
Emel Sayın, işte bu sesletim yanlışına düşüyor. Şarkıda tam 12 kez geçen “yalnız” sözcüğünün hep ilk hecesini vurguluyor. Böylece de güftedeki anlamı değiştirip ‘gökyüzünde tek başına dolaşan’ değil de ‘sadece (avarelik edip) gezen, başka bir şey yapmayan yıldızlar’ demiş oluyor.
Gel de yalnız eşsiz bir bestekâr – şarkıcı olmayıp Türkçeyi değme dil ustalarından iyi konuşan Zeki Müren’i arama! ‘Sanat Güneşimiz’ kutsal ışıklar içinde yatsın.
SAĞDUYU LÜTFEN!
Rusya, bir savaş uçağının sınır ihlali yaptığı gerekçesiyle Türk jetlerince düşürüldüğü 2015 Kasım’ından beri Türkiye’ye cephe almıştı. Dışişleri Bakanımız Çavuşoğlu müjdeyi verdi:
– Rusya, ‘aklıselim’ davranmaya başladı.
Komşu, Türkiye’ye karşı ‘yumuşadığı’ yorumunu anında yalanlarken Çavuşoğlu’nun demecinde yaptığı dil yanlışı da belleklerde kaldı.
Arapça kökenli bir ad olan “aklıselim; doğru, akla uygun yargıya varma yeteneği” demek. Öz Türkçesi “sağduyu”.
Sayın Bakan, bu sözcüğü bir sıfatmış gibi kullandı. “Aklıselim” yerine, “aklıselim sahibi gibi” ya da “sağduyulu” demeliydi.
 GRAM GRAM ‘EPİGRAM’
 Dokunulmazların / Birbirlerine / Böyle dokunmaları! / Çok dokunaklı