KADERİ ‘KEF’ İLE YAZILMAK

Şair Nedim’in, 30 Ekim 1730 tarihinde bu dünyaya veda ederken (doğ. 1681) söylediği son sözlerden biri:

– Benim kaderim, ‘kaf’ yerine ‘kef’ ile yazılmış. 

Osmanlı’nın kullandığı Arap Abecesi’nde “kader” sözcüğü, ‘kef’ harfiyle yazılınca “keder” anlamına geliyormuş.

En az kırk yıldır, argo deyişle ‘arabeske bağlamış’ bir toplum olarak -Patrona Halil isyanında kaçarken damdan düşüp öldüğü öne sürülen- Nedim‘le benzer acı, üzüntü, dert, sıkıntı, tasa burgacında (türbülans) debelenip duruyoruz.

Yine eskilerin deyimiyle “seçim sath-ı maili”ne girildikçe burgaç daha da sertleşip şapka uçuruyor!

BU NASIL ÜSLUP!

Bir siyasetçimiz, hangi partinin kimi cumhurbaşkanı adayı gösterebileceğine ilişkin olarak tv kanallarında bitmek bilmeyen tartışmalardan çok sıkılmış. Twetter’da geçen hafta yaptığı bir paylaşımla sıkıntısını dışa vurdu:

“Her akşam ekranlara beşlik simit gibi dizilen sözde uzman ve sivri yorumcular bir torbaya doldurdukları isimleri sırasıyla gün yüzüne çıkarmaktadır. Milletimiz bu sakil ve sefil tartışmadan bıkmış usanmıştır. Zillet ittifakı adayının eşgali ve robot resmi bile çizilmiştir.”

Üç tümcelik iletiye sığdırılabilen (!) dil yanlışlarına değinmeden önce belirtelim ki olağanüstü sert biçemli (üsluplu) bu siyasetçi, eski bir akademisyen. Ancak, konuşma ve ileti metinlerini kendisi yazmıyor. Metinlerden kimilerini basın danışmanının, çoğunu ise en yakınındaki -aynı zamanda o da üst düzey unvanlı bir akademisyen olan- siyaset arkadaşının yazdığını sanıyoruz.

DİL YANLIŞLARIMIZ

* Yukarıdaki iletinin ilk tümcesinde geçen “beşlik simit”, simidin 2,5 kuruş olduğu Osmanlı döneminde, çift büyüklükte (duble), beş kuruşluk simide verilen ad. “Beşlik”, öte yandan argo bir sözcük; ‘edilgin eşcinsel erkek’ ve ‘anüs’ demek (1); Arapçada “5” (beş) rakamının, “0” (sıfır) biçiminde yazılmasından kaynaklanıyor. İletide sözcüğü bu anlamlarını bilmeyerek kullandıklarını umuyoruz.

* Türkçede “beşlik simit gibi kurulmak” (kasıla kasıla oturmak) ve “beşlik simit gibi sırıtmak” (herhangi bir konuda kusurlu, hatalı ya da yetersiz olmasına karşın pişkince gülümsemek) deyimleri var. Fakat, “beşlik simit gibi dizilmek” diye bir deyim yok. Doğrusu; hoşnut olunmayan sıralı bir kalabalığı anlatan “sebilhane bardağı gibi (dizilmek)”.

İletide, “sakil” sıfatına ‘çirkin, kaba’ eskimiş anlamıyla; “sefil”e de ‘sefalet çeken, yoksul’ değil, ‘alçak’ anlamıyla yer verildiğini anlıyoruz.

* Arapça kökenli “zillet” de ‘hor görülme, aşağılanma’ demek. İktidar ve bileşenleri, muhalefet partilerinin oluşturduğu seçim bağlaşıklığını “zillet ittifakı” yani ‘hor görülesi, aşağılanası bağlaşıklık’ diye nitelendiriyorlar. (Bizce milyonlarca yurttaş, son yerel seçimlerde bu biçemi onaylamadığını, söylemin sahiplerine oy kaybettirerek göstermişti.)

* İletiye göre, tv tartışma izlencelerinde “zillet ittifakı adayının eşgali (…) çizilmiş”. Cumhurbaşkanı adayının, söz konusu tv izlencelerinde ‘biçimiyle, kılığıyla’ tanımlandığı anlatılmak isteniyor. Fakat bunun için “eşgal” değil, ‘şekil’in çoğulu olan ve ‘k’ harfiyle yazılan “eşkâl” sözcüğünü kullanmak gerekiyor. “Eşgal”in anlamı başka; Arapça ‘işler, güçler’ ve ‘işi başından aşkın kişiler’ demek.

‘RESMÎ’ GEÇİT TÖRENİ!..

* Çok deneyimli, değerli bir gazeteci, sürekli yorum yaptığı tv kanalında 25 Ağustos 2021 gecesi, ülkemizde çok küçük yaştaki çocuklara laiklik karşıtı eğitim verildiğinden söz ederken şöyle dedi:

“Rize’de, resmî geçit yaptırıyorlar.”

Meslektaşımızın üstüne basa basa söylediği “resmî” sıfatının bu tümcede yeri yok. Arapça kökenli “resm”, ‘tören’ demek; “resmigeçit” de ‘geçit töreni’ ya da ‘geçiş töreni’ anlamına geliyor. “Resmigeçit” tamlamasında, meslektaşımızın uzatarak söylediği ‘i’ harfi, nispet ‘i’si olmadığı için kısa okunur. 

Kimi haber sunucularımızın, zaten ‘tören’ anlamını da içeren tamlamaya ayrıca bir ‘tören’ daha ekleyerek “resmî geçit töreni” demeleri ise yanlışın katmerlisi.

Aynı biçimde “resmî kabul töreni” de denmez. Tamlamanın doğrusu, “resmikabul” diye okunur; “i” sesi uzatılmaz.

Bu dil yanlışına, belki elli yıllık bir gazeteci olan meslektaşımız bile düşüyorsa artık Osmanlıca “resmigeçit”ten vazgeçilip “geçiş töreni” demek yerinde olacaktır.

‘KARI’ DEMEMEK İÇİN…

* Aynı  tv kanalının 28 Temmuz 2021 günkü ana haber bülteninde de şu tümce, bir haberin hem sesli sunumunda hem de ekrana yazılan başlığında (KJ) kullanıldı:

“Malatya’da bir erkek, evli olduğu kadını öldürdü.”

Ekran karşısında gülelim mi üzülelim mi bilemedik.

Bir erkeğin evli olduğu kadın onun nesidir? “Karısı” değil mi! Habercilikte meramını en kısa, kestirme yoldan anlatmak esastır. Ama, 2001 yılında Medenî Kanun Meclis’te değiştirilirken kimi maddelerdeki “kadın” sözcüğünün kaba karşılığı olan “karı” sözcüğü çıkarılmıştı. “Karı koca” ikilemesi kapsamındaki kullanımlar ise zorunlu olarak yasada bırakılmıştı.

Şimdi de meslektaşlarımız bu konuda ikirciğe (tereddüt) düştüklerinden olsa gerek ikilemedeki “karı” sözcüğünü kullanmaktan kaçınıp uzun bir anlatımı yeğlemişler; “erkeğin evli olduğu kadın”.

* Eski Türkçede ‘yaşlanmak, kocalmak’ anlamındaki “karımak”tan gelen “karı” (yaşlı, kocalmış kişi) demek (2). “Karı”nın; Sogdça (eski Doğu İran’da konuşulan dil) kökenli (3) “kadın” sözcüğüyle zaman içinde eş anlamlı duruma gelme serüveni kesin olarak bilinmiyor.

[Kemal Tahir’in (1910 – 1973), “karı” sözcüğü henüz ‘anlam bayağılaşmasına’ (Fr. pejoration) uğramadan yazdığı “Karılar Koğuşu” adlı bir romanı var. Yazar, bu yapıtında -Türkiye’de hemen her gerçek aydının başına geldiği gibi- yaşamının cezaevinde geçen 12 yılından kesitleri anlatıyor. Ölümünden bir yıl sonra 1974’te yayımlanabilen (Bilgi Yayınevi) “Karılar Koğuşu”, yönetmen Halit Refiğ (1934 – 2009) tarafından sinemaya aktarılmış ve yapıt, 1990 Antalya Altın Portakal Film Şenliği’nde en iyi film, en iyi yönetmen dâhil, beş dalda ödüle değimli görülmüştü.]

HERİFÇİOĞULLARI

“Karı”nın karşıtı olarak ‘anlam bayağılaşmasına’ uğrayan bir sözcük de “harif”. Arapça kökenli “harif”, aslında ‘bir mesleğin mensubu, meslektaş, yoldaş’ demek. Zaman içinde bir harf değişikliğiyle “herif” olup ‘bayağılaşmış erkek’ anlamına bürünmüş.

“Herifler”; söz gelimi her türlü hukuk dışılık, şiddet, yalan dolan ve bayağılıkta sınır tanımayan bir çıkar şebekesi oluşturdukları durumlarda, şu sıfatla tanımlanıyorlar:

“Herifçioğulları”!

GRAM GRAM ‘EPİGRAM’

Aç, açıkta üniversiteliye

Devletten üçlü ‘barınma’ seti:

Tarikat yurdu ya da park…

Olmadı, polis nezareti.

 

1) Ali Püsküllüoğlu; Türkçe Sözlük, Doğan Kitap

2) İsmet Zeki Eyuboğlu; “Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü”, Sosyal Yayınlar

3) Agy.