İyi ki Doğdun Atam -1

Yarın, “Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı”nı kutlayacağız.

Büyük Önder’in, Batı emperyalizmi karşısında mucizevi bir utkuyla sonuçlanan, tarihteki ilk ve tek Kurtuluş Savaşı’nı başlatmak üzere Samsun’a çıkışının 98’inci yıldönümü.

Padişahın, yayılmacı Batılılarca işgal edilip paylaşılan ‘mülk’ünden Millî Mücadele ile bir “vatan”; sadece on beş yıla sığdırdığı devrimleriyle yine padişahın kullarından “tam bağımsız, onurlu bir ulus ve özgür bireyler” yaratan dâhinin adıdır, Atatürk.

Mustafa Kemal ve Anadolu Aydınlanması düşmanı meczuplar, her ulusal bayram ve Atamızı anma günleri öncesinde, O’nu küçültme sabuklamalarına hız verirler. Yine öyle yaptılar.

O’nun kendi ‘doğum günü’ sayacak denli önemsediği 19 Mayıs’ın arifesinde O’na ve ailesine dil uzattılar, olmadık hakaretlerle saldırdılar.

İMAM SAHİP ÇIKTI

Aynı kişilerin, ‘din düşmanı’ olarak da göstermeye çalıştıkları Atatürk’e sahip çıkanlar arasında, emekli bir imam olan Mehmet Ali Öz’ün de yer alması bizce çok anlamlı.

Öz’ün, Osmanlı arşivlerine girip üç yüz belgeyi tarayarak yazdığı “Atatürk’ün Soy Kütüğü” (Dilek Ofset Matbaacılık, 2. baskı, Eylül 2014), Büyük Önder’in şeceresi hakkında, bizim bildiğimiz en kapsamlı kitap. Herkesin okumasını öneririz.

Öz’ün araştırma sonuçlarına özetle yer verecek olursak…

Mustafa Kemal’in ataları Kızıloğuz Türklerinden. Hem anne hem baba tarafı Yörük. Sultan I. Murat Hüdavendigâr ile Fatih Sultan Mehmet dönemlerinde (14’üncü ve 15’inci yüzyıllarda) Karaman‘dan, önce Manastır’a göç ettirilen, sonra Selanik’e yerleşen ‘evladı fatihan’dan. Ve her iki aile de (Burhan Göksel’in “Atatürk’ün Soy Kütüğü Üzerine Bir Çalışma, 1987” kitabında da belirttiği gibi) Mevlevî.

BABASININ DRAMI

Babası Ali Rıza Bey (1841 -1886), türlü kurumlarda kâtiplik, gümrük muhafaza memurluğu yaparken ticarete de atıldı. Yunan çeteciler, istedikleri haracı vermeyince kereste deposunu yaktılar. Bu arada tuz ticaretine yöneldi ama depoladığı tuzlar eriyince bunalıma girdi. Üzüntüden, bağırsak rahatsızlığına yakalandı. Zübeyde Hanım’ın anlatımıyla ‘derviş meşrep bir hâl alarak’ üç yıl içinde öldü. Yani, Atatürk’ün yanı sıra babasını da karalamak isteyenlerin attıkları iftiradaki gibi ‘içkiden ölmedi’. (Mustafa Kemal’in ölüm nedeni de içki değil, böbrek rahatsızlığı nedeniyle kullandığı ilaçların yoğunluğunu artırmak için içine cıva karıştırılmış olması.)

Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım (1859 – 1923) ise Sofizade Feyzullah Efendi’nin kızı. Aile son derece dindar hâttâ tutucu. Öz’ün anlatımıyla “(dönemin Selanik’inde, bu ailenin yaşadığı) Mahallenin yazılmamış kültürel kanunları olan örf, âdet ve geleneklerle dinî prensiplerin egemen olduğu kurallara (…) bağlı kalınırdı”.

Meczupların, namusuna dil uzatmaktan bile çekinmedikleri Zübeyde Hanım’ın ve Ata’nın özgeçmişinden kesitleri, emekli imam Öz’ün kitabından aktarmayı sürdüreceğiz.

GRAM GRAM ‘EPİGRAM’

‘Basın’ız, deyince biz / Bastılar tepemize / Egemen hukuku eliyle / Habere mahpus damı / Kesmedi adaleti / Başlığı tutukladılar!