Arapça kökenli “istiklal” sözcüğünün Türkçesi “bağımsızlık”.
Mehmet Akif Ersoy’un (1873- 1936) yazdığı İstiklal Marşı; 12 Mart 1921’de TBMM’de kabul edildiğine göre, dolu dolu 100 yaşında.
Akif, “Allah bu millete bir daha istiklal marşı yazdırmasın.” demiş.
Bu dileğe, içtenlikle katılıyoruz.
Ancak, Akif’in kendisi de İstiklal Marşı’nı yazmakta pek istekli değildi; Atatürk’ün Devrim arkadaşlarından Hamdullah Suphi’nin (Tanrıöver, 1885 – 1966) ısrarı üzerine şiiri kaleme aldı.
Osman Zeki Üngör’ün bestelediği marşın ‘orkestrasyon’unu ise -nedense bilinmesi pek istenmiyor gibidir- Ermeni asıllı Türk müzik insanı Edgar Manas (1875 – 1964) yaptı.
Bu ülkeyi, devleti, attığı sağlam temeller üzerine kuran ve hem ekonomik hem de siyasal açıdan ‘bağımsız kılan’ kişi, Atatürk’tür.
Bir başka deyişle asıl “Türk’ün şiirini yazan”, Atatürk.
Millî Şair, Vatan Şairi unvanlarıyla anılan, hiç kuşkusuz büyük edebiyatçı Mehmet Akif Ersoy o destanı, kendi ustaca biçemiyle (üslup) dizelere döktü.
.
‘ANDIMIZ’ OLMADAN ASLA!
.
Yazımızın başlığındaki sorunun yanıtını hemen verelim:
İstiklal Marşı tek başına yeterli değildir; eskilerin deyişiyle onun ‘mütemmim cüz’ü, yani tamamlayıcısı “Öğrenci Andı”, kısaca “Andımız”dır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu istenci (irade), eksikliği 1933 yılında gördü ve gidermek için “Türk’üm, doğruyum” diye başlayıp Atatürk’ün “Ne mutlu Türk’üm diyene!” özdeyişiyle sona eren “Andımız”ın (1), o yıldan başlayarak okullarda okutulmasına karar verdi. Danıştay kararıyla okullardan kaldırılması asla kabullenilebilir değildir.
Bakın, hangi nedenlerle…
İstiklal Marşı şiiri 10 kıtadan oluşuyor. Son kıtası beş dizelik olduğu için toplam 41 dizeyi içeriyor.
Dikkatle okuyun; bu 41 dizede bir tek “Türk” sözcüğünün bile geçmediğini göreceksiniz. Dolayısıyla “Türk milleti” denilmediğini de…
“Millet” sözcüğü ise ilk kıtanın ikinci ve üçüncü dizeleriyle ikinci ve son kıtalarda var. Buralarda da ‘ulus’ anlamında kullanıldığını düşünmediğimiz “millet”; Arapçada “ümmet” ile eş anlamlı (2):
“Millet; din, şeriat, mezhep, topluluk… 6- Aynı dinden olan, aynı inançları paylaşan insanlar topluluğu, ümmet (eskimiştir). (…) Millet-i beyzâ: Müslümanların hepsi, müslümanlar.”
.
AKİF, ‘SAFAHAT’A ALMADI
.
Nâzım Hikmet’in, “Kurtuluş Savaşı Destanı”nda “inanmış adam, büyük şair” dediği Mehmet Akif Ersoy, yazdıklarını yedi kitaplık “Safahat”ta topladı.
Eskimiş Arapçada ‘evreler, safhalar’ demek olan “Safahat”; bu topraklarda 1911 yılından 1933’e kadarki tarih dilimlerinin anlatıldığı manzum (şiir biçimli) öykülerden oluşuyor.
“Safahat”ta Akif, 1921’de yazdığı İstiklal Marşı’na yer vermedi.
Dahası:
Yedi kitaptan son ikisini; “Asım”ı 1924, “Gölgeler”i de 1933’te yazmasına karşın -üstelik ilk Meclis’te Burdur Milletvekili olarak görev yapan- Akif’e bakılırsa bu topraklarda Atatürk sanki hiç yaşamamış; O’nun önderliğinde, işgalci emperyalist ‘yedi düvele karşı’ Kurtuluş Savaşı verilmemiş; Kuruluş gerçekleşmemiş; Atatürk Devrimi de yapılmamış gibidir!
.
TÜRK, ARAP’IN NESİ?
.
Asıl mesleği veteriner hekimlik olan Mehmet Akif Ersoy; İslamcı bir şairdi. Türkiye’nin İslam birliği içinde yer almasını istiyordu. Bu güçlü isteği yansıtan aşağıdaki dizeler de onundur:
“Türk, Arap’sız yaşayamaz
Kim yaşar der ki delidir
Arap’ın Türk hem sağ gözü
Hem de sağ elidir.”
Akif, öyle görebilir ve kuşkusuz öyle gören başkaları da vardır ama biz, kişisel olarak söyleyelim:
Arap’ın gözü, eli ya da bir başka organı olmayı kendimize yakıştıramayız.
Bu sözlerimizden, ırk ayrımcılığı yaptığımız izlenimine kapılan varsa da yanılır; tam tersine hangi ırktan, budunsal (etnik) kökenden, soydan gelirse gelsin yeryüzündeki her insan hâttâ canlı / cansız her varlık bizce saygıdeğerdir.
Ama, öte yandan çoğu Arap’ın, kendi ırkı dışındakileri (mevali) gerçek Müslüman, dolayısıyla ‘dindaş’ olarak görmediklerini belirtelim.
Bizde ise Araplar için “kavm-i necip” (asil ırk) diyen “mevaliler” (!) öteden beri bol miktarda vardır.
.
ATATÜRK’SÜZ DEVLET MADALYASI
.
Araplar bizden bir, Kurucu Önderimiz Atatürk’ten bin nefret ediyorlar. Türkiye’yi resmen ziyaret eden Suudi kralları, Anıtkabir’e gitmiyorlar.
Biz ise Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdulaziz el-Suud 2015 Ocak’ında 90 yaşında ölünce bir günlük ‘ulusal yas’ ilan ettik. Bütün yurtta ve dış temsilciliklerimizde Türk bayraklarını yarıya indirdik.
Danıştay’ın, Andımız’ı yasakladığı gün verdiği kararlardan biri de devlet madalyalarından Atatürk kabartmasının kaldırılmasını ‘onaylamak’ oldu.
(Kültür ve Turizm Bakanlığı da geçen hafta dört ildeki korolarından “Türk” adını kaldırarak akıl almaz gidişe ‘katkıda’ bulundu.)
2013 yılında yapılan bir yasa değişikliği ile devletçe verilen nişanlardan “T.C.” kısaltması ve “Atatürk’ün kabartma resmi” çıkarılmıştı.
2016’da Suudi Arabistan Kralı Selman’a “Türk dostu” (?) olduğu gerekçesiyle “Atatürk’süz ve T.C.’siz” bu nişandan verilmişti.
Suudi Arabistan, bir süredir Türk mallarına ambargo uyguluyor. Ayrıca, Doğu Akdeniz’de Yunanistan’la ortak tatbikat yaptı.
CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, geçen hafta Meclis’te bir soru önergesi vererek devlet nişanının Suudi Kralı Selman’dan geri alınıp alınmayacağını sordu. Biz bu satırları yazdığımız güne dek Tanal’a verilmeyen yanıt aslında belli; nişanın geri alınma olasılığı yüzde sıfır, dediğinizi duyar gibi oluyoruz.
Çünkü:
Türk, Arap’sız yaşayamaz… mı?
.
AKP’Lİ SEÇMEN: ‘HAYIR’
.
İstiklal Marşı, ulusumuzca çoktan içselleştirildi. Her okunuşunda / okuyuşumuzda yüreğimiz göğüs kafesimize sığmıyor. Ama, yukarıda dediğimiz gibi, onun ‘mütemmim cüz’ü olan Andımız’ı da okullarımızda mutlaka okutmalıyız.
Çocuklarımıza ulusal bilinç kazandırma, onlara “Atatürk’ün açtığı yolda, gösterdiği hedefe durmadan yürüme” yeminini içeren; sürekli tekrarlatılarak da bu bilincin pekiştirilmesi sağlanan Andımız’ı…
Kaldı ki; Aksoy Araştırma Şirketi tarafından önceki hafta yapılan bir ankete göre, iktidar partisi AKP’ye oy veren seçmenlerin dörtte üçü (yüzde 74,9’u) okullarda Andımız’ın okutulmasını istiyor. İktidar ortağı MHP’nin seçmenleri arasında bu oran daha da yüksek; yüzde 83,8. CHP’de yüzde 96’yı, İYİ Parti’de de 92,9’u buluyor. Türkiye geneli ortalamasında da seçmenlerin yüzde 76,6’sı, Andımız’ın okutulması yanlısı.
O metindeki “Varlığım Türk varlığına armağan olsun.” sözlerinin ırkçı bir söylem olduğu yorumlarına da kesinlikle katılmıyoruz.
Atatürk milliyetçiliğinin özünü unutmayalım:
Irk, din, mezhep ayrımı yapılmaksızın, Türkiye Cumhuriyeti devletine ‘yurttaşlık’ bağıyla bağlı olan herkes Türk’tür.
.
GRAM GRAM ‘EPİGRAM’
.
Eyvah, Başkomutan’ından koparılıyor
Şehit kanlarıyla sulanmış cânım yurdum.
Kahraman İnönü düşmanı dinci teğmen,
Sarıklı amiral gölgesinde şanlı ordum.
.
1) “Andımız”ın yazarı, dönemin Millî Eğitim Bakanı Reşit Galip (1893 – 1934).
2) İlhan Ayverdi; Kubbealtı Lügati- Misalli Büyük Türkçe Sözlük, 2. baskı, 2011, sayfa 824