İKİLİ YAŞAMLAR -1

Sanatla sporun barışçıl ruhları göstermelik bile olsa birleşince olağanüstü güzellikler ortaya çıkıyor. 4 Şubat günü başlayan 2022 Pekin Kış Olimpiyatları’nın açılış töreninde görüldüğü gibi:

Çinli sinema yönetmeni Zang Yimu’nun sanatsal düzenlemesiyle dev bir kar tanesi oluşturulmuş. Geleneksel olimpiyat meşalesi; barış simgesi zeytin dalı yapraklarıyla donatılan o kar tanesinin ortasında 20 Şubat’a değin yanacak. 

Dileriz bu arada, Birleşmiş Milletler’in (BM) aldığı, -olimpiyatların yedi gün öncesinden başlayıp yedi gün sonrasında bitecek olan- toplam bir aylık “olimpiyat ateşkesi” kararına da dünya ölçeğinde uyulur.

(İÖ 8’inci yüzyıldaki Antik Yunan döneminde yapılan ilk olimpiyatlardan beri, hiç değilse spor yarışmaları süresince ülkeler arasındaki çatışmaların durdurulması amaçlanıyor.)

Yönetmen Yimu, açılış töreni düzenlemesini tasarlarken Çinli şair Li Po’nun (701 – 762) bir şiirindeki dizeden esinlendiğini açıklamış (1). “Kuzey Rüzgârının Şarkısı” adlı şiirde geçen dize şöyle:

“Yan Dağı’nın kar taneleri, hasır denli büyük.”

‘AYYAŞ’ ETKİSİ!

Yimu’nun esin kaynağı Li Po (Li Bai), Çin şiirinin en büyük ‘iki ayyaş’ından (!) biri (diğeri, Du Fu).

Söylenceye göre Li Po, içkili durumda kayıkla açıldığı  Yangtze Nehri’nde eğilip Ay’ın yansımasını öpmeye çalışırken boğularak öldü.

Bizim Cemal Süreya (1931 – 1990) da bu ölümün şiirini yazdı:

“Kimsenin ölümü, / Çinli şair Li Po’nunki kadar güzel olamaz. /Li Po sandaldaydı, yeterince içmişti. / Hava açıktı. / Günaçığı değil de, ayaçığı bir gece. / Li Po, ayın sudaki görüntüsünü bütünüyle kucaklamak istedi. / Bunun için suya sarktı. / Kollarını gepgeniş açarak daha da sarktı…” 

Pekin’in ‘ayaçığı geceleri’, beyaz ama karlı değil. Olimpiyat açılışının görkemini gölgeleyen durumlardan yalnızca biri; yağış yeterli olmayınca 1,2 milyon metreküp yapay kar püskürtülmüş. Yarışmalar, ‘sağlığa zararlı olabilecek’ bu alanlarda yapılıyor.

Sayıları çok olsa bile 91 ülke sporcularının katılımı da sanki ‘âdet yerini bulsun’ türünden, (k)ayakları geri geri giderek, gönülsüzce…

İŞKENCELER ÜLKE Sİ

Pekin Olimpiyatları öncesi, dünyanın dört bir yanından 243 sivil toplum kuruluşu ve insan hakları örgütü,  hükümetlere, ‘oyunları diplomatik düzeyde boykot etmeleri’ çağrısında bulunmuştu. Gerekçe: Çin Devlet Başkanı Şi Cinping yönetiminde, etnik ve dinsel azınlıklara kötü muamele; hak savunucularına, hukukçulara, gazetecilere… yönelik cezai kovuşturmalar… 

ABD, Kanada, İngiltere, Fransa… başta olmak üzere birçok demokratik ülke, kimileri pandemi bahanesiyle kimileri de Çin’in ‘insan hakları ihlalcisi’ olduğunu resmen yüzüne vurarak -sporcu gönderse bile- Pekin Olimpiyatları’na diplomatik boykot uyguluyor.

Türkiye, olimpiyatlara yedi sporcuyla katıldı ama açılış törenine, bildiğimiz kadarıyla en azından üst düzey resmî yetkililerimiz gitmediler.

Sincan eyaletindeki Uygur Türkleri, Çin yönetiminin ezici baskısı altında.  “Yeniden Eğitim Kampları” adı verilen sistemli zorbalık çerçevesinde, bir milyondan fazla masum soydaşımızın gözaltına alındığı, yüz binlercesinin sudan sebeplerle işkenceden geçirilip hapis cezasına çarptırıldığı belirtiliyor. Gözaltındaki Uygurlar’dan birçoğunun, köle gibi boğaz tokluğuna zorla çalıştırılmasının yanı sıra kadınların cinsel tacize uğradığına, kimilerinin de zorla kısırlaştırıldığına değgin kanıtlar öne sürülüyor.

ORTAK DİL: TEHDİT

Olimpiyat düzenleyip açılış töreninde dev kar tanesinin üzerini, barış simgesi zeytin dallarıyla süslemek yetmiyorülke yönetenlerin iç / dış barışı içselleştirmeleri, hayata geçirmeleri gerekiyor. 

Zaten, daha olimpiyat öncesi Çin Dışişleri Bakanlığından yapılan bir açıklamayla görkemli olimpiyatın yaldızları dökülüvermişti. Boykotçu ülkelerin ‘olimpiyat ruhunu ihlal etmekle’ suçlandıkları açıklamada, yeryüzündeki her zorbanın kullanmaktan geri kalmadığı tehdit dili, ön plandaydı:

Olimpiyatları diplomatik olarak boykot eden ülkeler, bunun hesabını ödeyecekler.”

Bireysel ve toplumsal ‘ikili yaşam’ örneklerini vermeyi haftaya sürdüreceğiz. Özellikle, ünlü bir Fransız düşünürün oğlunun, Paris’teki ‘aydın ikiyüzlülüğünden’ tiksinip kaçarak seçtiği yaşam biçiminin, ilginizi çekeceğini umuyoruz.

DİL YANLIŞLARIMIZ

Kış olimpiyatları hakkında bilgi almaya çalışırken Türkiye Millî Olimpiyat Komitesinin (TMOK) internet sitesine girince üzüldük.

Sitedeki olimpiyatlara ilişkin üç paragraflık yazıda, tam beş kez şu anlatım geçiyor:

Çin‘in başkenti Beijing’de düzenlenen…”

Biz Türkler, o başkente “Pekin” diyoruz.

Ayrıca, komitenin iki ayrı imleğinde (logo), ‘ulusal’ anlamındaki “Millî” sözcüğü, düzeltme imsiz (şapkasız) yazılmış.

Mil”, Rumca kökenli anlamıyla ‘selin sürükleyip getirdiği çamurlaşmış kum – toprak karışımı’ demek. Arapça kökenlisi de ‘ince, uzun metal çubuk’…

‘Milli tarla’ ya da ‘milli makine düzeneği’ olur ama sözü edilen, Türkiye Millî Olimpiyat Komitesi ise “Millî sözcüğünü, ikinci i’si düzeltme imli olarak yazmalıyız.

Komite, alt kurul demek. TMOK1908 yılında (II. Meşrutiyet dönemi) Selim Sırrı Tarcan’ın öncülüğünde, Uluslararası Olimpiyat Komitesine bağlı olarak kurulmuş. Yani, Türkiye Cumhuriyeti’nden 15 yıl daha köklü bir kuruluş.

TMOK’u yönetenler, ulusal dilimizi kullanırken daha özenli olmak zorundalar.

BİLGİ (!) YARIŞMASI

Üç ayrı tv kanalında, bilgi / kültür yarışmaları düzenleniyor.

Böyle izlenceler hazırlayıp sunmak çok iddialı bir iş. Doğal olarak ‘kılı kırk yarmayı’ gerektiriyor.

27 Ocak 2022 gecesi yayımlanan söz konusu yarışmalardan birinde, Edirne’nin mimarlık başyapıtlarından Üç Şerefeli Cami soruldu.

Soruda, caminin Osmanlı Padişah II. Murat döneminde yapılmış olduğu belirtildi. Oysa bu, bilgi kesin değildir. Kimi kaynaklara göre adı geçen cami, Yıldırım Bayezit’in oğullarından Musa Çelebi tarafından 1410 yılında yaptırılmıştır. (2)

Soruda bir de önemli yazım (imla) yanlışı vardı.

Şöyle:

Yarışmacılardan, sıralı noktalarla belirtilen boşlukların doldurulması istenirken soru, ekrana şöyle yazıldı:

“… … Camii”

Ve sonuçta, doğru yanıt (!) olarak şu tamlama ortaya çıktı:

“Üç Şerefeli Camii”

Daha önce bu köşede yazdık; “cami” sözcüğü, sıfat tamlamasının ‘tamlananı’ olarak kullanılıyorsa yalın durumda kalır; iyelik eki almaz. 

Doğrusu:

“Üç Şerefeli Cami”

Tıpkı:

“Ulu Cami”

“Çinili Cami”… gibi.

Ancak, ad tamlamasının ‘tamlananı’ ise iyelik eki alır:

“Selimiye Camii (Camisi)

“Sultan Ahmet Camii (Camisi)

 

GRAM GRAM ‘EPİGRAM’

Diyanet’te ağrıyan baş

Atatürk’üme tebelleş. (3)

Cübbeli general mi ki

Askeri denetler Erbaş?

 

1) Nurduran Duman; Cumhuriyet gazetesi, 6 Şubat 2022

2) Bk. Vikipedi, özgür ansiklopedi

3) Tebelleş: (Sıfat, halk ağzında) İstenmediği hâlde, birinden ya da bir yerden ayrılmayan, gitmeyen, musallat olan.