ÇER ÇÖPTEN GEÇİNME YASAĞI!

Susan Sarandon, ülkemizde “Karışma Anne” adıyla oynatılan “The Meddler” (Y. Lorene Scafaria) filminin bir sahnesinde, bir dilim ekmeğin ortasını oyup içine yumurta kırarak pişirip yer. Ama ne yemek! Bir daha aynı tadı hiçbir şeyde bulamayacakmış gibi, her kırıntısıyla ‘mutlu’ olarak; “Mmmhhh!..”

Yaşamı, bütün gözenekleriyle solumak iyi bir şey gibi geliyor insana. Ama zamanla, çer çöpü de içinize çekmiş olduğunuzu duyumsuyorsunuz.

Pandemi, yerküre üzerinde zorunlu olarak evine kapanan kim bilir kaç yüz milyon belki milyar sayıda insanın, kendi içine dönüp bakmasını sağladı. Yaşamının sağlamasını yapıp onu çer çöpten arındırarak temize çekebilme, felsefî olarak dünyadaki varlık nedeninin gizine ulaşamasa da ipuçlarını yakalama olanağı sundu.

Yani, umarız öyle olmuştur.

GÜCÜ, GÜCÜ YETENE

Yine de karşılaştığımız kimi durumlar bizi bu konuda derin bir umutsuzluğa itiyor.

Gazete Duvar’ın haberine göre, geçen hafta 5 Ekim’i 6 Ekim’e bağlayan gece İstanbul Ataşehir’de polis ve zabıta ekipleri, çer çöpten kâğıt toplayanların birçoğunun aynı zamanda barındıkları 49 ev ve kâğıt toplama alanını, eş zamanlı olarak bastı; 200 dolayında kâğıt toplayıcısı gözaltına alındı.

Daha önce de yine İstanbul Ümraniye’de ve Bakırköy’de 100’e yakın atık toplama deposu basılmış, 650 geri dönüşüm emekçisinin çekçeğine el konulmuştu. Bu arada aynı ‘operasyonlar’, Esenyurt ve Bahçelievler’de de yapıldı. Kimi depolar iş makineleriyle yıkıldı, 145 Afgan göçmenin de aralarında bulunduğu en az 246 kişi hakkında idarî işlem uygulandı.

Ve adalet: Mahkemeye çıkartılan kâğıt toplayıcılarından üçü tutuklandı.

‘KİRLETEN BİZ DEĞİLİZ’

Yine, Gazete Duvar‘da Aynur Tekin imzasıyla yayımlanan habere göre, geri dönüşüm işçileri “iddia edildiği gibi mahallelerden topladıkları pet, plastik gibi malzemelerin çevreye olumsuz etkisi bulunmadığını, tam tersine bu gereçlerin toplanılıp işlenmesiyle çevre kirliliğinin azaldığını” söylüyorlardı. Sigortasız, güvencesiz, yarı aç yarı tok yaşadıklarını belirten emekçilerden biri, Kamil Aytar’dı. 19 yıldır geri dönüşüm işi yaptığını belirten Şanlıurfalı Aytar, “Okul çağındaki dört çocuğumun geçimini bu yolla sağlıyordum.” deyip ekliyordu:

“Zenginlerin çöpünden hayatımızı kazanıyoruz. Buna da engel olmasınlar.”

Devletimizin, yerel yönetimlerle el ele vererek geri dönüşüm işçilerine karşı canla başla sürdürdükleri bu savaşımda öne sürdükleri ‘gerekçe’:

“Haksız kazanç.”

Öte yandan…

Koskoca bir bakanın, görevde olduğu yıllarca şirketinde ürettiği malları kendi bakanlığına sattığı, belgelerle ortaya konulduğu hâlde, hakkında hiçbir işlem yapılmadı, yapılacağa da benzemiyor.

Sedat Peker’in ayyuka çıkan savlarını hiçbir savcı araştırıp soruşturmuyor. 

Ve sıkı durun:

Dinci terör örgütü IŞİD’in, üç Mehmetçiğimizi acımasızca yakma görüntülerini servis eden IŞİD “medya bakanı”nın (!) Türkiye’de bir süre serbestçe ticaret yaptığı haberleri dolaşıyor. ANKA‘dan Tamer Arda Erşinitirafçı olduğu için ‘tutuksuz’ yargılanan bu kişinin, İstanbul Ticaret Odası (İTO) kayıtlarında bir değil, üç şirketinin bulunduğu, kendisinin “Ocak 2015’te IŞİD’e katıldıktan sonra da şirket işletmeye devam ettiği” haberini verdi.

Bu ne peki?..

Anasının ak sütü gibi helal ve haklı kazanç mı?..

Alın teriyle kazandığı ekmeği elinden alınan Şanlıurfalı dört çocuklu gariban kâğıt toplayıcısının çer çöpten çıkarıp bize tuttuğu boy aynasına bakacak yüzümüz var diyebilen beri gelsin.

“Zenginlerin çöpünden hayatımızı kazanıyoruz. Buna da engel olmasınlar.”

DİL YANLIŞLARIMIZ

Okulların açıldığı günlerde, öğrenci velilerinin ucuz ders gereci satın alabilme çabalarına ilişkin bir tv haberi:

“Veliler, kırtasiye kırtasiye dolaşmaya başladılar.”

Arapça kökenli “kırtasiye”, defter, kâğıt, kalem, mürekkep vb. yazı araç ve gereçlerinin bütününe verilen addır.

Söz konusu gereçlerin satıldığı dükkâna ve bunları satan kişiye “kırtasiyeci” denir.

FB futbol takımının (1-0) galip geldiği HJK (Helsinki) karşılaşmasını (19 Ağustos) tv’de naklen anlatan maç sunucusu, 16 yaşındaki FB’li Arda’nın oyuna girmesi üzerine şunu söyledi:

“Oyunun ‘şekli şemali’ değişebilir.”

Aynı dil yanlışına, ertesi gece (20 Ağustos) bir tv kanalındaki tartışma izlencesine katılan çok ünlü bir hukuk profesörü de düştü:

“Şekli şemali…”

‘Görünüş’ anlamındaki sözün doğrusu, bir ‘i’ harfi fazlasıyla “şekil şemail”dir.

KEVGİR TARLASI (!)

Bir politikacı, tv’deki konuşmasında, yabancı sığınmacıların Türkiye’ye serbestçe girdiklerini öne sürerken şöyle dedi:

— Sınırlarımız kevgir tarlasına döndü.

Farsça kökenli “kevgir”; bilindiği gibi, haşlanmış yiyeceklerin sıvılarını ya da kimi sıvıları süzmek için kullanılan, delikli, genellikle yuvarlak biçimli mutfak kabı.

Kevgire dönmek de ‘delik deşik olmak’ demek.

Bu kap, elbette tarlada yetişmiyor!.. Politikacı, “kevgir” sözcüğünü, “kenevir” ya da “kendir” ile karıştırmış olmalı.

Döndürmek” eylemi (fiil) yerine, “döndermek” demesi de cabası!

‘ŞASE’ İLE ‘ŞASİ’ FARKI

Bir tv kanalının 16 Ağustos 2021 günkü ana haber bülteninde, yurt dışından gelen kaçak bir sığınmacıya ilişkin haberden:

“Tekerlekle ‘şase’ arasında yolculuk ederken yakalandı.”

Hem haber sunucusu tarafından yanlış söylenen hem de dış sesten (vtr) iki kez işittiğimiz “şase”nin (Fr. sachet) anlamı:

İçine mendil, gecelik vb. şeyleri koymaya yarayan, türlü büyüklüklerde, kumaştan koruncak.

Haberde kullanılması gereken sözcük ise son sesi ‘e’ değil, ‘i’ olan “şasi” (Fr. châssis):

Motorlu taşıtların iskeleti, demek.

‘BABALI OĞULLU’ HATA!

Bu da bir başka kanalda, 8 Ağustos 2021 günü saat 13.00 bülteninde yayımlanan

nepotizm (akraba ve yakın arkadaş kayırma) haberi:

“Babası, Tarım Bakanlığında; oğlu orman müdürlüğünde…”

Böyle bir haber tümcesi kurmak için üç kişiden söz ediliyor olması gerekirHaberin öznesi olan forslu (sözü geçen, güçlü) bir kişi var. Onun babasına Tarım Bakanlığında bir iş verilmiş, oğlu da orman müdürlüğünde görevlendirilmiş.

Oysa haberde sözü edilmek istenen iki kişi. Bu durumda da sunumun şöyle olması gerekiyor:

“Baba, Tarım Bakanlığında; oğul (ya da oğlu) orman müdürlüğünde…”

İlahi medyam, sen bir ömürsün!

GRAM GRAM ‘EPİGRAM’

Fare taklidi / Yapıyordu kedi / Hem kedi hem fare olmuştu / Peşine düştü / Kuyruğunun / Kedi olalı bir fare / Tuttu dedirtecekti. / Sonra otların arasında / Bir ayna gördü / Aynaya baktı / Bir fare gördü.