'Bir Gazeteci Hapisteyse'

TGC; 1979 yılından beri verdiği “Basın Özgürlüğü Ödülleri”ni, “ülkemizin ve medyamızın içinde bulunduğu koşullar…” haklı gerekçesiyle bu yıl vermedi. “Koşullar elverdiğinde, bu ödüllerin yeniden konulacağını” bildirdi.

“24 Temmuz, Basın Özgürlüğü için Mücadele Günü” nedeniyle 21 Temmuz’da TGC’nin Burhan Felek Konferans Salonu’nda, birbirinden değerli konuşmacıların katıldığı bir toplantı yapıldı.

TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş’in moderatörlüğündeki toplantıda, Başkan Turgay Olcayto, 24 Temmuz 1908’de kaldırılan sansürün günümüzde şiddetlenip ‘otosansür’e dönüştüğüne dikkat çekti, 160 gazetecinin hapiste olduğunu anımsattı. “Ama, umudumuzu hiç yitirmiyoruz.” dedi.

DEMOKRASİ TEMELİ

Cumhuriyetimizle yaşıt, aksakal gazeteci Hıfzı Topuz, UNESCO’da 25 yıl boyunca ‘dünyada basın özgürlüğünü izleme’ görevi yaptığını ancak “Türkiye’nin kötü anlamda ‘başrol’ oynadığı bugünkü gibi bir dönem görmediğini” söyledi.

Altan Öymen, Orhan Erinç, Zeynep Oral gibi saygın meslek büyüklerimizin yanı sıra değerli akademisyenler Prof. Dr. Aysel Çelikel, Prof. Dr. Yasemin Giritli İnceoğlu; TGC’nin, (içinde bulunduğumuz koşullar gereği) basın hukukunu ‘yutmuş’ Avukatı Gökhan Küçük ile Birgün Gazetesi Yayın Kurulu üyesi Barış İnce; düşünce ve anlatım özgürlüğünün, demokrasinin temel taşı olduğunu vurguladılar. Zeynep Oral’ın toplantıdaki şu sözü ise basın camiamız için özgürlük savaşımının sloganı olacak denli çarpıcıydı:

“Bir ülkede, bir gazeteci hapisteyse hiçbir gazeteci özgür değildir.”

DAYANIŞMA EKSİĞİ

Biz bu satırları yazdığımız sırada, ülkemizin en köklü gazetesi Cumhuriyet’in 11’i tutuklu 17 yönetici, yazar, çizer ve habercisi dokuz ay sonra mahkemeye çıkarılmıştı.

Cumhuriyetçilerin ilk duruşması için acaba rastlantı eseri mi “24 Temmuz, basından sansürün kaldırılmasının 109’uncu yıldönümü” seçilmişti?..

İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesinin cuma günü (yarın), bu davadaki ara kararını vereceği tahmin ediliyor. Meslektaşlarımızın; dayanaksız, delilsiz suçlamalarla ellerinden alınan / alınmaya çalışılan özgürlüklerinin geri verilmesini bekliyoruz.

Bu arada, birçok medya kuruluşumuzun en hafif tanımla ‘duygudaşlıktan yoksun’ kılındığını bir kez daha üzülerek gördük. TGC, TGS, ÇGD, Basın Konseyi, PEN Yazarlar Derneği ve DİSK Basın-İş, konuya ilişkin olarak ortaklaşa şu tarihsel açıklamayı yapmak zorunda kaldı:

“… Farklı ülkelerden gelen gazetecilerin izlediği bu yargılanmanın, ülkenin ana akım medyasından tek tük birkaç gazete dışında hiçbir gazetede yer almaması utanç vericidir. (…) Bu HABERİ görmeyen, mesleğine ve meslektaşlarına sahip çıkmayan; kendine sansür uygulayan tüm basın yayın organlarını kınıyoruz. (…) Gazetecilik Suç Değildir.”

Akıl, havsala sınırlarının böylesine zorlandığı bir dönemin artık sona erip ‘gazetecilik mesleğinin yapılabildiği’ günlere dönmek istiyoruz.

GRAM GRAM ‘EPİGRAM’

Lozan’da onurla aldık / Atatürk Türkiye’sinin / On düvelden tapusunu / Doksan dört yıl sonra / Emperyalizmin maşası / Bölücü Sevr ajanları / Ancak alır havasını!