İki gün sonra, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutlayacağız.
‘Başöğretmen’ Atatürk’ün izinden giden, laik eğitim – öğretimi benimsemiş emekli / çalışan / çalışamayan / çalıştırılmayan tüm öğretmenlerimize, minnet duygularımızla birlikte, saygılarımızı sunuyoruz.
Sözünü ettiğimiz son öbektekiler için ‘çalıştırılmayan’ ya da ‘atanamayan’ yerine, ‘Ata’nmayan öğretmenlerimiz desek sanırız daha doğru olacak.
KPSS’de yüksek not almasına karşın salt Atatürk Devrimine bağlı olduğu için mülakat adı altındaki malum siyaset kalburunda elenip öğrencileriyle buluşturulmayan; dolayısıyla ‘çocuklarımızın, torunlarımızın yoksun bırakıldığı’ eğitim ordusu neferlerini kastediyoruz.
EĞİTİM, HALLAÇ PAMUĞU!
Bu arada, mesleğini yapma olanağına kavuşan öğretmenlerimizi zan altında bırakmak gibi bir tutum içinde olduğumuz asla sanılmasın.
Onlar, Millî Eğitim Bakanlığınca (MEB), kendilerine armağan edilecek beyaz önlüklerini giyip yalnızca AKP iktidarı döneminde 17 kez (yazıyla on yedi kez) değişen eğitim dizgesinde nasıl başarılı olabileceklerini kara kara düşünmeyi sürdürecekler.
Sayılarının bir milyonu aştığı belirtilen ‘Ata’nmayan öğretmenler ise ya ocağı tütmeyen işsizler ordusundaki yerlerini koruyacaklar (!) ya bir özel okula başvurup ‘asgari ücretin bile altında’ aylıkla çalışmaya razı olacaklar veya bu kutsal mesleği yapmaktan umudu kesip bir başka alanda kendilerine iş bakacaklar.
Kimsenin aklına, ciddi bir eğitim planlaması yapmak, bunca işsiz öğretmen varken eğitim fakültelerine yeni öğrenci almamak gibi bir uygulama gelmeyecek.
Öte yandan, Millî Eğitim Bakanı Tekin’in, eğitim – öğretim yılı başında yani 2023 Eylül’ünün ilk haftasında verdiği sayıyla okullarımızdaki 68 bin öğretmen açığı, yine bize özgü gariplikler dizisinde varlığını sürdürecek.
ÜRKÜTÜCÜ TABLO
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesinin, ulusal eğitimimizle ilgili 11 Eylül 2023 tarihli yazanağına (rapor) bakacak olursak (1):
* Velilerin çocukları için yaptıkları zorunlu eğitim harcamaları, geçen yıla oranla yüzde 120 arttı.
* Devlet bütçesinden ulusal eğitime ayrılan pay, AKP’nin iktidarı devraldığı 2002 yılında yüzde 17,18 idi. 2023 yılında yüzde 9,18’e geriledi.
* Türkiye, OECD ülkeleri arasında ilköğretimden yükseköğretime değin devlet tarafından öğrenci başına yıllık giderlerin karşılanması bakımından 36 ülke içinde 34’üncü sırada.
* Devlet okullarına ayrılmayan bütçe, “teşvik” adı altında özel okullara aktarıldı. 2002 öncesi yüzde iki olan özel okul oranı, AKP döneminde yüzde 25’lere ulaştı.
* Düz liseler kapatıldı, yalnızca liselere girişte denenen beş farklı sınav dizgesi sonucunda, Anadolu ya da fen liselerine yerleşemeyen binlerce öğrenci açıkta kaldı.
* Bu öğrenciler, imam hatip liseleri, meslek liseleri ve özel okullara yönlendirildiler.
* Üç yılda bir, 15 yaşındaki öğrencilerin başarısını sınandığı Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) sınavında Türkiye, 2003’ten beri okuma, matematik ve fen bilimleri dâhil tüm dallarda OECD ortalamasının altında kaldı.
‘MERDİVENALTI’ YURTLAR!
* 2022 yıl sonu itibarıyla 9,4 milyon çocuğumuz, yoksulluk ve sosyal dışlanma riski altında. Düşük gelirli ailelerin öğrenim çağındaki çocuklarının yüzde 41,8’i, okuldan ayrılmak zorunda kalma kaygısı yaşıyor. Bunlar, TÜİK’in saptadığı sayılar.
* 13 bin 800 köy okulu kapatıldı. Çocuklar “taşımalı eğitim” adı altında eğitimden uzaklaştırıldı. Yatılı ilköğretim bölge okullarının sayısı azaltıldı, yoksul ailelerin çocukları merdivenaltı gerici vakıf, cemaat ve derneklerin yurtlarına mahkûm edildi.
* Okul çağındaki 866 bin kız çocuğumuz okula gidemiyor. Bu sayı, Millî Eğitim Bakanlığının 2021-2022 örgün eğitim istatistiklerinden.
* Yine kız çocuklarının yüzde 62’si açıköğretim adı altında okula gitmeden sözümüz ona “eğitim” alıyor. Açık öğretimde okuyanları da eklediğimizde, okula gidemeyen toplam kız çocuklarımızın sayısı 1,5 milyonu aşıyor. Bunlar, geleceğin anneleri…
* Eğitim müfredatında; akıl yürütebilen, soran – sorgulayan, araştıran çocuklar yerine sorgulamadan, yalnızca kendine sunulanı öğrenmeyi esas alan içerikte; başta ‘çocuk hakları sözleşmesi’ olmak üzere ‘insan haklarına aykırı’ düzenlemeler yapıldı.
* 4+4+4 dizgesiyle birlikte seçmeli adı altında zorunlu din derslerinin sayısı artırıldı, müfredattan ‘toplumsal cinsiyet eşitliği’, ‘evrim kuramı’ ve ‘felsefe’ dersleri çıkarıldı.
Türkiye’nin geleceğine umutla bakmamızı sağlayacak bir tek olumlu gelişme bile içermeyen iç karartıcı yazanak, böyle uzayıp gidiyor.
BİR REZİLLİK DAHA
Bu arada, skandalların gündelik olay hâline geldiği ülkemizde, bir eğitim rezaleti daha ortaya çıktı. AKP’li Kocaeli Belediyesi, ildeki 38 okulda, Sezai Karakoç’un “Diriliş Neslinin Amentüsü” adlı kitabı dağıtmış. Kitapta, Kuran kaynak gösterilerek “sağcılar ‘uğurlu’ Allah topluluğu; solcular ise ‘uğursuz’ şeytan topluluğu” diye nitelendiriliyor. On bin kitabın okullara parasız dağıtımı için seçilen zaman da çok ilginç; Atatürk’ümüzü 85’inci ölüm yıl dönümünde andığımız 10 Kasım Haftası.
Eğitim İş Sendikası, kitapta ‘halkı kin ve düşmanlığa teşvik eden’ ifadelerin yer aldığını belirterek Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmuş da…
Suçlamadan olumlu sonuç alma olasılığı var mı sizce?
Şair ve yazar Sezai Karakoç, ‘karşı devrimci’ Necip Fazıl Kısakürek’in rahle-i tedrisinden geçmiş, onun yetiştirdiği ‘Büyük Doğu’ siyasal İslam hareketinin ikinci adamıydı.
İki yıl önce 16 Kasım’da öldü. Biz sıradan faniler gibi herhangi bir “mahalle-i hamuşan”a (2) gömülmedi elbet; İstanbul Fatih Vezneciler’deki Şehzade Camii’nin haziresinde toprağa verildi.
Karakoç’un “Gün Doğmadan” şiirindeki şu dizeler, vasiyeti sayılmış olmalı:
“… Mutlaka olmak isterim / Gün doğmadan Şehzadebaşı’nda…”
AKP’li belediyenin, 10 Kasım Haftası’nda Karakoç’u değil de kimi anmasını beklemeliydik ki!
Ülkemizde ‘halkı kin ve düşmanlığa teşvik etmek’le hep ilerici, yurtsever, barışçıl aydınlar suçlanır.
Oysa söz konusu aydınlardan, Sezai Karakoç’un “İkinci Yeni” akımının değerli bir şairi olduğunu yadsıyan bir tek kişi bile görmedik.
Her ne kadar çoğu şiiri ‘ölüm’ ve ‘öte dünya’ temalı olsa da okullarda dağıtılacaksa onun seçme şiir kitapları dağıtılmalı.
Sezai Karakoç’un şair yönüyle tanıtılıp öğretilmesi bile din bağnazlığının kör karanlığından biraz olsun sıyrılıp Ata’nmayan öğretmenlerin atanmasından geçiyor.
GRAM GRAM ‘EPİGRAM’
Barışçıl aydın derdest
Hrant’ın katili serbest;
Çocuktan cani yaratan
Kuklacı zevkten sermest.
1) https://www.ihd.org.tr/2023-2024-egitim-yilinda-egitim-hakki-tehlikede/
2) Suskunlar mahallesi, mezarlık.