85. Türk Dil Bayramı

Önümüzdeki salı, Türk Dil Bayramı’nı kutlayacağız.

1932’de düzenlenen ilk Türk Dili Kurultayı’nın açılış günü, “Dil Bayramı” kabul edilmişti.

Çağcıl anlamdaki ilk geniş kapsamlı Türkçe sözlük Kamus-ı Türkî’nin; ilk Türkçe roman Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat’ın; ilk Türkçe ansiklopedi Kamus-ül Alam’ın yazarı Şemsettin Sami (1850 – 1904), Osmanlıca için şöyle diyordu:

“Bu nasıl bir dildir ki Arap’a söylesen anlamaz, Acem’e söylesen anlamaz, Türk’e söylesen anlamaz.” 

ULUSAL UYANIŞ

Osmanlıcanın yerini Türkçenin alması; Meşrutiyet‘te uyanmaya başlayan ulusal bilincin, Atatürk Cumhuriyet’inde olgunlaşmasıyla başarıldı.

İstanbul’da kurulan Türk Derneğinde (1908) ve Ömer Seyfettin’in Selanik’te çıkardığı “Genç Kalemler”de (1911) Türk Dil Devrimi tohumları atılmıştı.

Ve, bizi her alanda Batı uygarlığıyla buluşturan Atatürk Devrimi  çerçevesinde, 1928’de Harf Devrimi yapılarak Latin Abecesi’ne geçildi. 1932’de de TDK, o zamanki adıyla Türk Dili Tetkik Cemiyeti (TDTC) kuruldu.

ÖZ VARSILLIĞIMIZ

26 Eylül 1932’de Dolmabahçe Sarayı’nda açılan ilk Türk Dili Kurultayı’na, bilim insanlarımızın yanı sıra saz şairlerinin, yeldirmeli köylü kadınların da aralarında bulunduğu 917 kişi katıldı.

TDTC’nin amacı şuydu:

Türk dilinin öz zenginliğini meydana çıkarmak, onu dünya dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmek.”

Günümüzdeki adıyla TDK, 12 Eylül 1980 askerî darbesine değin kuruluş amacına uygun, çok verimli çalışmalar yaptı. Darbeciler tarafından 1982’de kapatıldı. Yeni bir adla sonradan açıldı ama bir daha gerçek anlamda Dil Devrimi çizgisine dönemedi.

PEN’İN BİLDİRİSİ

85. Dil Bayramı nedeniyle PEN Türkiye Merkezince yayımlanan bildiride şöyle denildi:

“… Toplum kendiliğinden gelişmez. (…) Evrim çaba gerektirir. Bu bakımdan, evrim kavramını ‘kendini evriltme’ anlamında bir ‘özevrim’ olarak düşünebiliriz. Devrim denen yoğunluk dönemleri de genel evrimin bağrında pek çok etmene bağlı olarak yine bilinç ve emek ile serpilebilir.
(…) Türkçeye en uygun abeceyi geliştirip sunan ve savunan kurucu yurttaşları -başta Atatürk olmak üzere- şükran, saygı ve sevgi ile anıyoruz.

Yaşasın, Dil Bayramımız; yaşatalım ki yaşasın.”

Büyük Önder’in Dil Devrimi’ni yaşatabilmek üzere biz medya çalışanlarına da görevler düşüyor:

‘Doğru ve güzel Türkçe’ konuşup yazabilmek için çok iyi bir yazın (edebiyat) okuru olmak; yabancı sözcük kullanmaktan olabildiğince kaçınmak; dille ilgili her ikirciğe düştüğümüzde üşenmeyip sözlük ve yazım kılavuzuna başvurmak…

Dil Bayramımız kutlu olsun.

AYSEL TUĞLUK’A

Garip duygudur; annesi ölen insan, kendisini yine o kutsal varlığın yani annesinin teselli etmesini bekler. Geçen hafta toprağa verdiği annesi, gözü dönmüş bir güruh tarafından mezarından çıkarttırılan HDP Milletvekili Aysel Tuğluk’un tarifsiz acısına, Haydar Ergülen’in şu dizeleri merhem olsun:

“… Bu kez dağlar doğursun beni anne / Sen de ılık bir yağmur ol / Durmadan yağ kanayan yerlerime.”

GRAM GRAM ‘EPİGRAM’

Laik ulusal eğitimle / Alay edenlerden / Yeni alaycı yaklaşım: / Âmin Alayları!