Türkçemiz Kıvancımız

Dil araştırmacıları; İngilizcede yaklaşık altı yüz bin, Fransızcada dört yüz bin, Türkçede ise yüz bin sözcük bulunduğunu söylüyorlar.

Ancak bu olgu, Türkçemizin ‘yoksul’ bir dil olduğu anlamına gelmiyor.

Türkçe sözcükler, soneklerle türetilmeye çok elverişli.

Örneğin, “gün” sözcüğünün türevlerine bakın:

günlük, günce, gündelik, gündem, günaydın, günübirlik, güngen… 

AKRABA VARSILIYIZ!

Bu arada, dilimizde ‘akrabalık’ belirten sözcük varsıllığı şaşırtıcı.

Söz gelimi Fransızlar için:

Karının kız kardeşi,

Kardeş karılarından her birinin ötekine göre adı,

Kadına göre kocanın kız kardeşi,

Ağabeyin, dayının, amcanın karısı aynıdır:

“Belle – soeur”

Oysa biz, bu yakınlarımıza yukarıdaki sıralamayla:

“Baldız, elti, görümce, yenge” diyoruz.

Keza, bizim “kayınbirader, enişte, bacanak” sözcüklerimizin Fransızcadaki karşılığı tektir:

“Beau – frère”

Yeri gelmişken Arapça kökenli “akraba”nın çoğul olduğunu anımsatalım. Bu sözcüğün tekili olan “karip”, Türkçeleşmemiş. Peki, aramızda ‘kan ya da evlilik dolayısıyla bağlı olduğumuz’ tek kimseden söz ederken ne diyeceğiz… Eski İstanbullular, bu kişileri şöyle tanıtırlarmış:

– Akrabadan Ayşe Hanım!

Aynı durum, “sınıf”ın çoğulu olan “esnaf” için de geçerli:

– Mahallemiz esnafından Ahmet Efendi!

ÖNCE ‘KUZİN’İ UNUTTUK…

Atatürk, öğretmenlere seslendiği bir konuşmasında:

– Size neden sadece ‘muallimler’ dediğimi; ‘muallimler ve muallimeler’ diye seslenmediğimi merak etmiş olabilirsiniz, diyor.

Ardından da ‘Türkçeyi yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarma’ seferberliğine girişmişken bir de (Arapça kökenli ‘muallim – muallime, gibi) Türkçeleşmiş yabancı sözcüklerin ‘eril – dişil’ ayrımına girmememiz gerektiğini söylüyor.

Nitekim, bugün dilimizde ‘eril – dişil’ ayrımı yok.

Bir istisnayla:

Türkçede; amca, dayı, hala, teyze çocuklarından erkek olanlara “kuzen” (Fr. cousin), kadınlara ise “kuzin” (Fr. cousine) denir.

Önce “kuzin”i unutup her iki cinsten yakınımıza da “kuzen” demeye başladık.

Sonra TDK, “yeğen”in anlamına, “kuzen – kuzin”i de kattı. TDK sözlüklerinde şimdi “yeğen”in karşılığı şöyle:

“Birine göre, kardeş, amca, hala, dayı veya teyzenin çocuğu”.

Kuzen – kuzin sözcüklerine öz Türkçe karşılık türetmek yerine, böyle bir ‘kolaycılığın’ yeğlenmesi doğru mu?

Elbette siz, günümüzde hangi kültürel değerimize hoyratça el ve dil uzatılmıyor ki güzel Türkçemizdeki ‘akrabalık’ belirten sözcük varsıllığı korunsun, diyebilirsiniz…

Haklısınız.

GRAM GRAM ‘EPİGRAM’

Hukuksuz adalet / Medyasız muhalefet / Ata’sız Çanakkale Zaferi / Yumurtasız omlet günleri!