Pastane Zamanı

Hava durumuyla insanın ruhsal durumu arasında, sanırız bir koşutluk var.

Voltaire, “O kadar mutluyum ki utanıyorum.” derken belki de ilkyazın bu bol güneşli, tenimizi / tinimizi okşayan hafif esintili, ‘limonata gibi’ günlerini; mucizevi gökyüzü avizesinin doğuştan varolan yaşam sevincimizi, coşkumuzu karanlığın hapsinden kurtardığı ‘beyaz geceler’ini yaşıyordu.

Ama, öte yandan kendini ‘herkesten ve her şeyden sorumlu’ sayan sanatçı duyarlılığıyla; ‘kahir ekseriyet’ini mutsuzların oluşturduğu adaletsiz dünyada, dudağındaki bir anlık gülümseme bile suçluluk duygusuyla gölgelenebiliyordu.

ÖLÜMÜ ERTELETEN AŞK

Voltaire’inkine benzer bir sözü, Selçuk Altun’un 2 Mart 2017 tarihli Cumhuriyet Kitap ekinde (sayı 1411) okuduk; yazar, şair ve TV sunucusu Clive James‘e (doğ. 1939), ileri evrede kanser tanısı konulmuş. James, durumunu bir yazıyla açıklamış; ‘duygu sömürüsü yüklü’ bir şiir ve anı kitabı yayımlanınca da ayrıldığı eşiyle barışmış. 2014’te kanser olan sanatçı, 2016’da bir ‘özür’ iletisi kaleme almış:

“Hâlâ yaşıyor olduğum için çok utanıyorum.”

Clive James’in 75 yaşındayken ‘insan ömrünün iki uç duygusu’nu kısa aralıklarla yaşaması; ‘soğuk son’a yaklaştığını duyumsarken ‘hayatın anlamı aşk’ın geri dönüşüyle bu dünyaya tutunmuş olması güçlü olasılık.

NÂZIM İLE MÜNEVVER

İlkyazın bu ‘limonata günler’i, Nâzım’ın bir aşk şiirini anımsatıyor bize. Bursa Cezaevi’nde yatarken kendisini ziyarete gelen dayı kızı Münevver’e âşık olup onun için yazdığı dizeleri:

“Hoş geldin kadınım benim, hoş geldin /… Susamışsındır. /  Buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim. / Acıkmışsındır, / sana beyaz keten örtülü sofralar kuramam, / memleketim gibi esir ve yoksuldur odam…”

Münevver’le, soğuk demir parmaklıkların ardı yerine; bademli kurabiye kokan, masaları beyaz keten örtülü bir pastanede olmak için kim bilir neler vermezdi büyük şair!

O günlerin İstanbul’undaki ünlü pastanelerin adları bile şiirselmiş.

“Meserret”in anlamı ‘sevinç’.

Coup grillet ve çikolatalı trüf pastası dillere destan “Baylan”ın; nazlı, kusursuz, gibi anlamları var.

“Markiz”, adı gibi asil.

Münevver’in Nâzım’ı ziyaretinden dokuz yıl sonra, 1957’de kurulan “Pelit” ise ‘meşe palamudu’ demek. Bu meyve, ‘kupula’ adı verilen kadeh biçimindeki ayrı bir oluşumun içinde, onun tarafından korunuyor.

Ormanda el ayak çekildikten sonra âşık bir sincabın, sevdiğine kupula içinde buzlu şerbet sunmadığını kim bilebilir!

GRAM GRAM ‘EPİGRAM’

Güzel Türkçemizi / Hafife alanlar var / Sanıyorlar ki / ‘Sevmek’ ile / ‘Sövmek’ farkı / Tek harf kadar!