Kurallar ve Krallar

Nobel ödüllü bilim adamımız Aziz Sancar’ın adı, geçenlerde Ankara Büyükşehir Belediyesi kararıyla bir sokağa verildi. Tam, ne güzel bir karar diyecekken öğrendik ki adı değiştirilen sokak, Abdullah Cevdet Sokağı’ymış!

Gazeteci Özgen Acar, Abdullah Cevdet’in (1869 – 1932), “1908 devrimi” ile “kadın ve insan hakları savunuculuğunun öncülerinden” olduğunu anımsatmıştı. (1)

Devr-i AKP’nin başkent belediyesinde de egemen anlayışına göre, ‘kadın hakkı’ da neymiş; ‘Hakkı’ erkektir!

Başkan Melih Gökçek, 2 Haziran 2012 günü Samanyolu TV’deki ‘tecavüz mağduruna kürtaj’ konulu izlencede, o duruma düşen kadının ‘yaşam hakkı’nı bile yitirdiğini ciddi ciddi savunmamış mıydı:

Anası olacak kişinin hatasından dolayı çocuk niye suçu çekiyor? Anası kendini öldürsün!”

SENİ GİDİ GÖRGÜ HOCASI!

Hekim, şair, düşünür Abdullah Cevdet, Türk halkına “görgü kuralları”nı da öğretmeye çalıştı. 1927’de, “Resimli ve Mükemmel Âdâb-ı Muâşeret Rehberi”ni yazdı. Salt bu nedenle sokak tabelasından adı silinmiş olabilir!

Şimdilerde ‘görgü’ kitabı basıldığını pek duymuyoruz. Herhâlde alıcısı yok. Cevdet’in kitabının ardından geçen doksan yıl sonra bu gün, görgü dâhil hemen her kuralın enkazı altında kalan bir toplum mu olduk?

Büyük kentlerimizde sokaklar, caddeler, metrolar, “Buralar hep benim, sadece ben varım hâttâ kralım!” diye sanki haykıran; gündelik yaşamı size zorlaştırmakla yetinmeyip giderek ‘gasp etmeye’ yönelen insanlarla doldu.

BJK – Trabzonspor futbol karşılaşmasını kötü yöneten hakemin elinden kırmızı kartını zorla alarak kendisine gösteren futbolcuyu, neredeyse ulusal kahraman ilan ettik!

Anayasamızın 30. Maddesine göre, “… basın işletmesi olarak kurulan basımevi ve eklentileri ile basın araçları, suç aleti olduğu gerekçesiyle zapt ve müsadere edilemez veya işletilmekten alıkonulamaz”.

Ama yapılıyor!

Doğanın kurallarını da tanımıyoruz; ağaç, beni kesme, diyor; üzerimde on bin canlı yaşam sürüyor. Suyla toprak yalvarıyor; bizi kirletme, zehirleme yoksa kendi varlığını sona erdirmiş olursun.

Boşuna!

Murphy’nin ‘altın kural’ı geçerli:

“Altını olan, kuralı koyar!”

Son ağaç kesilip son ırmak kuruduğunda, son gazete ve TV kanalına el konulduğunda; altının yenmediğini, haber alma özgürlüğünün yok edildiğini, yoksul evlerine verilecek kömürün, nohutun da tükendiğini anlayacağız ama geçmiş ola!

GRAM GRAM ‘EPİGRAM’

Köktendinci Arap teröristler

Büyük Önder’i başkentimizde

Kâfir ilan etmek için toplandı

Ve, Atatürk’ün laik Türkiye’si

Bu ‘haricî bedhahlara’ da katlandı

1) Cumhuriyet, 22 Aralık 2015